30/12/2014 | Yazar: Hande Çayır

Çift çizgili çıktı gebelik testi sonucu. Yani hamile. Kocası? Yok. Evlilik dışı bir bebek düşmüştü rahmine.

Kürtaj, Fransızca curetage -bıçakla kazıyarak temizleme şeklinde cerrahi müdahale- sözcüğünden alıntıymış. “Kazı, kazan” diye bir deyiş de varmış. Kazıtınca kazanabilirmişsin.
 
Çift çizgili çıktı gebelik testi sonucu. Yani hamile. Kocası? Yok. Evlilik dışı bir bebek düşmüştü rahmine.
 
Rahman ve rahim olan Allah’ım... Yazmaya başlıyorum...
 
Git yap, dedik testi. Erteledi bir süre. Eczanedekilerle konuşmak istemediğindenmiş. Aldı sonra. En iyi sonuç sabah alınırmış. Ne tuhaf! Hiç düşünmemiş hamile kalabilen bir memeli olduğunu. Memeleri ağzına girecek kadar büyüyünce anlamış onu da. “Fare gibiyim, yılan gibiyim” diyordu. “Sanki ben, ben değilim, başka bir şeyim...”
 
Canının bir yarısına demiş ki:
 
- Bebiş gelmek istediyse, geri göndermek doğru olur mu?
- Belki vazgeçmek istemiştir. Geri dönmek istemiştir. Sen göndermiyorsundur.
- Öyle mi dersin? (Gözler tavanda)
 
Adam devrede ve diyor ki:
- Kazıttıracak mısın?
 
Saçlarına fiyonklar bağlamış, bir iki ritüel olsun istemiş. Bu arada, kazıyıcı doktorunu, en sevişken arkadaşı bulmuş. Gitmişler. Doktor memeleri ile oynamış biraz. Meme kanserinden bahsetmiş. Sutyen takmanın önemini vurgulamış. Yoksa, maazallah memeleri ileride sarkabilirmiş. Son kez sormuş:
 
- Bir hafta sonra pişman olmaz mısın kızım?
 
Ağlamış biraz. “Azıcık normal ol” deyip duranları hatırlamış. Tam normal olacakmış gibiyken yine olamıyormuş! N’apsın? Araştırma isteği, başına gelen hemen her konuda tavan yaparken bu konuya eli gitmemiş hiç. Kazı çalışmasının detaylarını bilirse hem belki ilerleyemezmiş.
 
Narkoz... Damar yine bulunamadı. Morluklar...
 
- Ama siz de çok sigara içiyorsunuz galiba, damarlarınız yok olmuş.
 
Fısır fısır sesler arasında doktor, beyaz önlüklü kadına kızmış.
 
- Ne yapıyorsun? Bir damarı bulamadın mı?
 
Canı çok acımış. Yanmış. Böyle ışıl ışıl... Esinti gibi... Çize boza... Başka... Kesik kesik...
 
Uyandığında, beyaz önlüklü kadın giydiriyormuş çoraplarını. Kazımışlar!** Birkaç bisküvi ile bir bardak çay koymuşlar önüne. İlk tepkisi püskürmek olmuş. Hıçkırıklarla kıvranmış. O an, bütün çaresiz kadınlar bir bir dizilmiş önüne. En çok da, tecavüze uğrarcasına becerilen annesinin anlattıkları... Ve her kürtajının ardından ulvi (!) ev içi hizmetlerine nasıl da devam ediverişi... İşi trajikleştirmeyelim tamam.
 
Küçük bir karartıymış bebiş... “Ne güzel birlikte yaşarız işte, boynuma sarar, gezerim... Keşiflerine şahit olurum... Hem kaç insan var ki sanki bundan sonra hayatımı birlikte sürdürme isteği duyabileceğim...” demiş. Vıcır vıcır susmayan bir zihni, gülücüklü bir kalbi varoladursun; bebişle yaşama fikrini, yakın arkadaş komitesi uygun bulmamış. Olaya hemen el koymuşlar.
 
Eve gitmiş komite ile. Uzaklardan gelen bir şarap açılmış. Fıstık Hanım yarı uyuklarken, kadeh tokuşturulmuş usulca. Emma Goldman’ın*** hapishanede kaldığı yıllar içinde, kürtaj yapmayı öğrendiğini konuşmuşlar. Sonra da üreme karşıtı eylemlerini... Birkaç vajina fitili, üç beş hapı yutmak derken iyileşmiş annelikten dönme minik kadın/güçlü kadın/güzel kadın...
 
Yogiler de diyor ki, sorduklarında ileride, hani, böyle, kaç çocuğunuz var dediklerinde, gitmek isteyen bu miniği de söylemek/anmak iyiymiş. Hem zaten hangimiz iyi olmak istemiyoruz ki? ****
 

* A baby, an infant: Bebek, yavru.
** Birazcık hassasiyet diliyorum insanoğlu...
*** Fevkalade tehlikeli bir kadın: Emma Goldman
Dönemin çok ünlü bir anarşist lideri ile yaptığı tartışmanın şu cümlesi çok ünlüdür. Kendisini cinselliğe çok önem vermekle eleştiren bu kişiye şöyle diyordu:
“... Beni, seksi aşırı önemsemekle itham ediyorsunuz; pekâlâ, belki sizin yaşınıza geldiğimde, ben de bu kadar önemsemeyeceğim; ancak, şu anda gencim ve önemli sayın dostum, inanın çok önemli...”
**** Ha, bir de, anladık bebişi önce istedin, sonra vazgeçtin de, bundan sonrası için spiral taktır kızım, spiral!
 
Not: Bizim evin kızı, bir sonraki kazıttırıcılarla (!) kontrolde karşılaşınca, onların elini tutmuş. “İyi olacak” demiş, korkmayın iyi olacak... Güzel günler gelecek... Hani şu, diğer yarısının dediğinden... Güneşli günler... 

Etiketler:
nefret