10/11/2016 | Yazar: Tunca Özlen

Gerçek hak eşitliği için sömürü düzeninin değişmesi, eşit yurttaşlığın yaşamda karşılık bulması için sermayenin yerine emeğin egemen olması şart

Başlıktaki soru ve benzerlerine yanıt arayan, mücadeleyi Komünist Parti çatısı altında yürüten Komünist LGBT’ler olarak, kolektif bir üretim sürecinin sonucunda, tarihsel olarak doğrulandığına inandığımız yanıtları bir tanıtım broşüründe topladık.

Açık konuşmak gerekirse, Komünist LGBT’lerin önünde “kimlik mi sınıf mı” gibi bir soru bulunmuyor. Çoğunluğu tam/yarı zamanlı işlerde güvencesiz çalışan veya işsizlikle boğuşan LGBT’ler, işçi sınıfımızın bir parçasıdır. Bizim için aşikâr olanın, emekçi LGBT’ler için de bir doğruya dönüşmesi ise, ideolojik mücadelenin konusu.

LGBT hareketinde bir süredir gözlenen yükselişe, işçi sınıfı hareketinin çeşitli nedenlerle eşlik edememesi, LGBT’lerde kimlik bilincinin sınıf bilincini geride bırakmasını beraberinde getirdi.  Komünistler olarak bu uyanışa sınıf aşısı yapmak boynumuzun borcu.  İşe, “Komünist LGBT’ler Neyi Savunuyor?” broşüründe “kimlik mi sınıf mı” sorusuna verdiğimiz yanıtla başlayabiliriz.

Kimlik siyaseti mi sınıf mücadelesi mi?

Başlıktaki soruyu açmak için, önce başkaca sorular sormalıyız: Eşcinsel bir çalışanla eşcinsel bir patronun çıkarları ortak mıdır? Çalışanlar ve patronlar, kimlik temelli sorunlara karşı birlikte mücadele edemezler mi? Bu bağlamda, kimlik mücadelesi sınıflar ve siyaset üstü değil midir?

Bu sorulara, hayata bir kimliğin penceresinden bakarak yanıt verenler var. Emek-sermaye çelişkisini görmezden geliyor, sermaye güçlerine umut bağlıyor, tersini iddia etseler de düzen siyasetine yanaşıyorlar. Sömürü sürerken eşcinseller üzerindeki baskının kalkacağını, ‘laik’ patronların onları gericilikten koruyacağını, homofobiye karşı Avrupa Birliği’nin veya Birleşmiş Milletler’in imdada koşacağını bekliyorlar. Çok beklerler!

Komünist LGBT’ler hayata işçi sınıfının penceresinden bakıyor. Bizim için toplumda tarihsel çıkarları ortak olanların altında toplandığı çatı, kimlik değil sınıftır. Kimlikleri üzerinden karşı karşıya getirilen, birbirine düşmanlaştırılan tüm emekçilerin çıkarları ortaktır. Herkes gibi ücretsiz sağlık ve eğitim hizmetinden yararlanamayan, işsizlik tehdidi altında düşük ücretle çalışan emekçi LGBT’lerin tüm bunların üstüne ayrımcılığa maruz kalmaları, kimlik temelli sorunların sınıfsal karakterini gözler önüne seriyor.

Bir kimlik grubunun bir diğerini aşağılaması, ezilmesine göz yumması veya bunu desteklemesi kimlikler arasındaki rekabetin değil, sınıflar arasındaki mücadelenin ürünüdür. Bu bağlamda düşmanımız heteroseksüeller veya homofobikler değil, ayrımcılığı üreten sistemdir. Bu yüzden eşcinsel patronlarla ve ‘LGBT dostu’ şirketlerle yollarımız ayrı.

“Batı kapitalist ama orada eşcinseller özgür” diyorlar. LGBT’lere yönelik tüketim kalıplarından oluşan ve kapitalist ülkelerde giderek genişleyen ‘pembe ekonomi’, meselenin özünde kimlik temelli değil sınıfsal olduğunun en somut göstergesidir. Emekçi LGBT’lerin çalışarak asla sahip olamayacağı olanaklar, bize kazanım olarak sunuluyor. “Paran kadar özgürlük, paran kadar eşitlik”, kapitalizmin palavrası işte budur.     

Eşit yurttaşlık için verilen mücadele küçümsenemez; dünyanın farklı ülkelerinde elde edilen her kazanım LGBT mücadelesinin ürünüdür. Diğer taraftan kazanımları tehlikeye sokan, onları kâğıt üzerinde kalma tehlikesiyle karşı karşıya bırakan bir sistemde yaşıyoruz. Ekonomik eşitsizlikler üzerinde yükselen kapitalizmde, insanların yasalar önünde de eşit olamayacakları ortada. Her şeyin paranın gücüne bağlı olduğu bir sistemde, eşitlik ancak ulaşmak için uğruna mücadele edebileceğimiz bir kavga başlığı olabilir.

Gerçek hak eşitliği için sömürü düzeninin değişmesi, eşit yurttaşlığın yaşamda karşılık bulması için sermayenin yerine emeğin egemen olması şart. Kendiliğinden gerçekleşmesi mümkün olmayan bu dönüşümü, ancak emekçi LGBT’lerin doğal bir parçası oldukları işçi sınıfının mücadelesi yaratabilir.

Çağrımız açık: Emekçi LGBT’ler örgütlü mücadeleye!

"Komünist LGBT'ler Neyi Savunuyor?" tanıtım broşürü, Madde 5


Etiketler:
nefret