03/05/2016 | Yazar: Sa Bahattin

‘Sorgusal geçiş’ beni tdk.gov.tr’de bazı başka "özel" kelimelerin anlamlarını aramaya yöneltti. Bunun üzerine ilk aradığım kelime ‘eşcinsel’ oldu. Bu, sözlükte bulunmayan bir kelimeydi. Şaşırdım. Ama henüz sakindim. Bunun üzerine "homoseksüel"i denedim.

Belki dün (2 Mayıs 2016) tarihinde sosyal medyada paylaşılan ve TDK sözlüğünde kirli kelimesinin ikinci anlamı olarak verilen “aybaşı görmekte olan (kadın)” açıklamasına ilişkin bazı yazıları görmüşsünüzdür. Ben de gördüm. İlk tepkim, sözlükte böyle bir açıklamanın yer almasını olağan bulmak oldu. Neden mi? Çünkü kelimenin bu anlamının birçok kadın tarafından kullanılmasına direkt olarak şahit olan bir insandım. Evet, yanlış bir kullanımdı. Bunun için bu kelimeyi böyle kullanan zihniyetle mücadele edilmeliydi. Sonra zamanla, “kirli”nin bu anlamı eski anlam olarak yer alırdı sözlükte.

Ama sözlük ahlakî ve politik tartışmaların yapıldığı bir yer değil, bir kelimenin en yaygın kullanımlarının sunulduğu bir yer olmalıydı. TDK da böyle bir yerdi herhalde. Çünkü Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yapan arkadaşlarım da orayı kullanıyordu. Var olmalıydı bir bildikleri. Yok muydu? Görelim:  tdk.gov.tr!

Yukarıdaki paragrafta özetlediğim bu “sorgusal geçiş” beni tdk.gov.tr’de bazı başka özel kelimelerin anlamlarını aramaya yöneltti. Bunun üzerine ilk aradığım kelime “eşcinsel” oldu. Bu, sözlükte bulunmayan bir kelimeydi. Şaşırdım. Ama henüz sakindim. Bunun üzerine homoseksüeli denedim. Burada kelimenin Fransızca kökenli olduğu ifade edilip “eş cinsel” açıklaması yapılmıştı. Anladım ki TDK sözlüğü ve cinseli yan yana bir birleşik kelime olarak değil ayrı iki kelime olarak kullanıyordu. Tanımı ise “kendi cinsine cinsel veya duygusal ilgi duyan kimse”idi. Vay be! Açıkçası pek eleştiremeyeceğim bir tanım verilmişti. Duygusal ve cinsel ha! Güzel ülkemin güzel kurumu. Aydınlanma timsali. politikdogrucu.gov.tr!

Ardından “gey” kelimesine baktım; karşılığı, Erkek eş cinsel idi. Gözlerim yaşarmış mıydı? Yok, o kadar abartmayalım, ama gamzelerimi ortaya çıkaracak denli bir gülücük kondurduğum doğrudur. Ki 90’lı yıllarda alındığını bildiğim, ebeveynlerimin evinde hâlâ durmakta olan, kâğıt baskı, iki ciltli eski bir TDK sözlüğüne ergenlik yıllarımda baktığımda, eşcinsel için “kendini erkeklerin hizmetine sunmuş edilgen erkek” gibi bir tanımı okuduğum hatırlamaktaydım. Bu iyiye giden bir şey gibi göründü gözüme. Ama biraz erken sevinmiş olabilirdim. Henüz  “lezbiyen” kelimesine bakmamıştım ki. bakalimnelerolacak.gov.tr?

Erkek egemen zihniyetin varlığını açıkça görebileceğimiz bu tanımda, beklediğimiz en basitinden “kadın eş cinsel” karşılığı yerine “sevici” kelimesi yer alıyordu. Bir ampül yandı kafamda. Kırıverdim kendisini. Mâlum çağrışımları pek iç açıcı değildi. Ama bir şey anlamış gibiydim. Bu sözlüğü oluşturanların “çoğu” erkekti herhalde. Çünkü kadın eş cinselliğini başka türlü nasıl böyle görmezden gelebilirlerdi ki? Hele de erkek eş cinselliğine böylesi inciler dizerken. İhtiyatlı olmakta fayda vardı. Sevici kelimesinin anlamını öğrenmeliydim. (Aklıma ilk gelen sev-me yapan sev-me satan kimse tanımı pek uygun bir karşılık gibi durmuyordu. Neyse canım, tahminleri bir kenara bırakıp gerçeklerle yüzleşmeliydim!). Dolayısıyla “sevici” kelimesini de tarattım. Bulduğum cevap “kendi cinsinden kimselerle cinsel ilişkide bulunan kadın, ablacı, lezbiyen” yazıyordu. Yani burada, kadının duygusal ilgisine hiçbir gönderme yoktu. Olay açıkça cinsel ilişkiye indirgenmişti. Sanırım kadınların duygusal ilgisinin kadınlara olabileceği ihtimali erkeklere pek “gerçekçi” gelmiyordu. amabirazkizdimsanki.gov.tr.

Tarama işinde sıra “biseksüel”e geldi. Hem kendi cinsini hem de karşı cinsi arzulayan, demişti TDK sözlük. İyi gibiydi. Tanım cinsiyet belirtmiyordu. Belli ki kadınları da kapsıyordu. Yoksa ayrıyeten belirtirlerdi. Belirtirlerdi değil mi? Ancak burada da duygusal arzu/cinsel arzu ayrımı yapılmamıştı. İlk okumada sadece cinsel bir güdü olduğu hissini uyandırıyordu. Değiştirilebilirdi, biraz daha açık olabilirlerdi, ama yine de lezbiyen kadar “tedirgin edici” değildi. ehfenadegilbu.gov.tr!

Başlamıştım bir kere. Artık duramıyordum. “İnterseks”e göz attım. Böyle bir kelime sözlükte yoktu. Eskiden daha sık kullanılan “hermafrodit” kelimesine baktım. İsim, biyoloj, bitki bilimi; böyle kategorilendirilerek verilmiş bu açıklamada bir hayvan alemi üyesi olan insan saf dışı bırakılıyor gibiydi. Açıklamada bulunan erdişi kelimesi dikkatimi çekti. O halde aramayı onunla yapmalıydım. Erdişi (lüfen kelimenin dişi-er olmadığını yani er’in birinci sırada olduğuna dikkat ediniz. Belli ki erkek her yerde üstündü. En eşit olduğunu düşündüğünüz durumda bile. E, George Orwell haksız mı olsundu? Tabii ki bazıları daha eşitti). “Erdişi”ye ilişkin tanımda birinci sırada “hem erkek hem dişi gametleri bulunan (birey)” ifadesi yer alıyordu. Burada yine birinci sırada erkek olmasını dikkate değer bulduğum gibi, “gamet” kelimesi kullanılarak olaya bir tekniklik kazandırılmaya çalışıldığını, halk dilinden uzaklaştırıldığını fark ettim. Gamet, TDK sözlüğe göre bile “erkek veya dişi üreme hücresi” demektir. Yani aslında sperm ve yumurtaya gönderme yapar. Bunlar insanlarda ergenlik döneminde üretilmeye başlanan hücrelerdir. Oysa, bir insan İnterseks doğar. O halde, bu tanım da bilgi eksikliği içeriyordu. Üzülmemeliydim. Hayal kırıklığına uğramamalıydım. Ülkemi tanıyordum. Egemen zihniyetleri biliyordum. Şok olmamalıydım. Akademi ve nesnelliğin ağızda durduğu gibi durmayan kelimeler olduğunu lisans eğitimimden beri defalarca görmüş/duymuştum. Aşırı(!) hassasiyete gerek yoktu. benioylekolayyikamazsin.gov.tr

Nitekim taramaya merakla devam ettim. “Transseksüel” ve “trans seksüel” ifadelerine ilişkin aramalarım karşılıksız kalınca “trans” kelimesini kullanabilirim diye düşündüm. 2 anlam verilmişti. “1.Medyumların ruhla ilişki kurdukları zaman girdikleri özel hipnoz durumu” Yuh! Yani medyumlar kesindi. Ruh vardı. Özel olarak bir hipnoz durumu oluşuyordu! Hiçbirinde “varsayılan, “değerlendirilen” “bilmem kime göre” gibi nesnel olmadığı izlenimini verecek bir ön bilgi yoktu. TDK neymiş be yahu? Dedim! cildirmisolmalisin.gov.tr

Haydi ikinci anlama bakayım diye devam ettim okumaya. “2.Kendinden geçme, içinde bulunduğu ortamdan başka bir dünyaya veya havaya geçme” Hurafenin böylesi! Başka bir dünyaya geçmiş gibi olma desen affedeceğim, ama TDK, bu resmen zıvanadan çıkmış bir tanım. Ve maalesef ki üçüncü tanımın yok! Yani cinsiyet kimliklerine hiçbir gönderme yapmıyorsun. Demek ki senin için ruhlar ve öteki dünyalar “etten-kemikten insanlar”dan daha gerçek!? Seni akademisyenler kaynak olarak gösteriyor mu? Etrafımda dilbilimde akademik kariyer yapan yok. Ama ben yapsaydım, göstermeye utanırdım. manyakmisinbe.gov.tr?

Neyse canım, gecenin bu yarısı uykumu kaçırmışım, aklımı da kaçırmayayım dedim, devam ettim “travesti” ile. “Kadın gibi giyinip süslenen eşcinsel” yazıyordu. Eşcinsel birleşikti. Giyinenin cinsiyetine bir gönderme yoktu. Erkek akıl tanımlamıyorsa kendinden bahsediyordur saçmalığına sığınmam gerekiyordu. Yazık değil miydi bana? Ben onların bildiği okuyuculardan değildim ki? Ben Kaos GL takip ediyordum. Ne bileyim seminerlere toplantılara falan gidiyordum. Bir şeyler öğrenmiştim. Sorgulamayı falan. Kelimelerin gerçek anlamlarını merak etmeyi, her yazılana inanmamayı. Beni niye bu kadar hafife aldılar ki? Zaten normal olan kendini ifadeye ihtiyaç duymaz diye bilinirdi. Bunu nasıl bu kadar pervasızca kullanabilirlerdi. Tüm ülkeye hizmet etmiyorlar mıydı? Tüm ülkeye? Ülkenin tüm insanlarına. Ama yok, belli ki öyle değildi. Biraz sığ durmalıydım. Bir nefes aldım. Belli ki bu kadın gibi giyinip süslenen (sanki inceden bir küçümseme mi vardı-?) kişi illa ki erkekti. İlla ki eş cinseldi. Pardon eşcinseldi, Ya hangisiydi?  senmidelisinbenmideliyim.gov.tr?

Kadınların trans-vesti (karşı cinse ait kıyafetleri giymesi) durumu yine göz ardı edilmiş, üstelik bir cinsiyet kimliği “cinsel bir eylem” üzerinden var edilmişti-ki bu düpedüz yanlış bir bilgiydi. Travesti bir bireyin erkek olması zorunluluğu yoktur. Dahası, karşı cinse ait kıyafetler giyen bir bireyin eş cinsel olması gerekmez.  Ancak, bu bilgiler sanırım TDK için fazla “derin”, “aydın-işi” belki de “çapulcu tarzında” bulunuyor diye düşünüyor iken, “çapulcu” kelimesini de taratmak geçti aklımdan. Aklımdan geçiyorsa parmaklarım niye dursundu? Taradım gitti. Çapulcu isim “Düzene aykırı davranışlarda bulunan…” ile başlayan tanım, belli ki ağır bir etki altındaydı. Ne etkisi olabilirdi ki bu? 2013’ün Haziran ayında duyduğum bir ses kulaklarımda çınlamasa belki daha akılcı düşünebilirdim. Derin bir nefes daha aldım, -cu yapım ekiyle türetildiği belli olan bu isimin kökünü bulmak maksadıyla “çapul”a yöneldim. Bir yapım eki alarak başka bir kelimeye dönüştüğü açık olan bu kelimenin kök anlamını merak etmekte haklıydım diye düşündüm. (Üzgünüm hâlâ düşünüyordum). Çünkü gözlükçü gözlük yapan-satan, arabacı araba alım satımı yapan, demirci demir işi ile uğraşan ise çapulcunun da çapul la bir ilgisi olmalıydı. Ve çapul : hırsızlık/yağma kelimelerine karşılık geliyordu. Düzene aykırı yapılan tek iş bu muydu!? Yahu biz bunu düzenin kendisinden öğrenmiyor muyduk? Tecavüz falan belli ki düzene aykırı işler değildi. Ama bir parka sahip çıkmak, baskıcı bir rejimi eleştirmek elbette düzene aykırıydı. Düz-en’e aykırı : tecavüze direnmek maksadı taşıyan… kendinegelseniyiolur.gov.tr!

Gecenin bir vakti ne işlere daldım böyle? diyerek bir sigara yaktım. Ama parmaklarım gerçek birer çapulcu gibi davranıyordu. Zihnimin de iş birliğiyle (Nasıl olur? Hâlâ yaşıyor!?) “top” kelimesini aramaya cesaret ettim. “Yüce düzen, sen beni bağışla!” Kelimenin 7. Anlamı homoseksüel erkek idi. Yanında argo, kaba gibi bazı TDK açıklamalarında bulacağınız ibareler yoktu. Belli ki olağan bir kelimeydi. Küfür olarak kullanılmıyordu. Belli bu kişiler “eşcinsel” ya da “eş cinsel” olmayan ancak Fransa’dan ithal “homoseksüel” olan erkek bireylerdi. Oysa ben politik değerlendirmeler yapan LGBTİ bireylerin yazılarında ve söylemlerinde homoseksüelliğin bir hastalık adı olması nedeniyle kullanılmaması gerektiğini düşündüklerini duymuştum. O zaman “top”lar, bu eş cinsel (yoksa eşcinsel miydi?) erkekler arasında biraz da hasta olanlar mıydı? Keşke beynimi yıkamalarına erken yaşta izin verseydim. Şimdi böyle şeylerle uğraşmıyor olurdum. hemuykumuhemaklimihemmantigimicaldin.gov.tr

Ama gaza gelmiş bir çapulcu’yu kimse durduramazdı. O halde düzene (kendi uyku düzenime dâhi) aykırı davranmaya devam edecek ve bir de “ibne” kelimesine bakacaktım. İsim, kaba konuşmada; tabirleriyle sunulan bu TDK.gov.tr bilgisi 2 anlam içeriyordu :

1.isim Edilgin eş cinsel erkek.

2. ünlem Kızgınlıkla söylenen bir söz.

Haydaaa! Yine çıktı bu eş cinsel karşıma. Eşcinsel değildi bu. Bir de üstelik edilginliği vardı şimdi. Edilgen değildi bakın. Zaten eş anlamlar çıkıyordu bu ikisi için. Hareketi ve etkisi olmayan, pasif. Demek ki pasif eş cinsel erkek ibne idi, ama aktif ya da aktif-pasif hatta anal seksten hoşlanmayan biriyse bu ibne olmadığı anlamına geliyordu. TDKnelere kadirdi.gov.tr

İkinci tanım biraz daha karmaşıktı doğrusu. İlk kez TDK’nin bir tanımında “kızgınlıkla söylenen bir söz” gibi genel-kapsayıcı bir ifade görüyordum. Yani kızınca ibne demek kadar doğru bir şey yoktu. Dolayısıyla kimse kimseyi “ibne” kelimesi üzerinden dava edemezdi. Öylesine bir kızgınlık sözüydü ya bu. Kızgınlıkla söylenen söz deyince aklıma “şerefsiz” geldi benim. Bu da çok sık söylenirdi. Bunun için TDK böyle bir açıklama yapmış mıydı? Merak ettim doğrusu. Taradım, cevap HAYIR!dı. Yani bir insana kızgınlıkla “şerefsiz” derseniz bu “şerefsiz” anlamına gelirdi. Dingil dediğinizde de durum değişmezdi. Ama “ibne” derseniz “kızgınlıkla söylenmiş bir söz” olduğundan tüm anlamlardan bağımsızdı. Canımdı. İbnemdi. Birtanemdi. Yani ben buraya kadar olanlardan dolayı biraz kızıp İbne TDK –hani demem de, çünkü ben kızdığıma değil sevdiğime ibne derim-dersem bana hiçbir şey olmaz mıydı? Kızgınlıkla söylenmiş bir söz TDK anlamına geliyordu bu. Ben de bazen çok “kızgınlıkla söylenmiş bir söz”ce davranıyorum değil mi? sizdehaklisinizcanim.gov.tr

İşleri bu kadar sarpa sardırıp TDK’da “öteki” olmak diye bir ifadenin iç sesimden yükseldiğini fark edince, o kelimeyi taramak da bu yazıdan önce yaptığım son iş oldu. Neyse ki orada anlamlar bildiğimiz gibiydi. Ohh!tu. Derin bir nefes almıştım. Ama bu sefer kendimi tutmak için değil, rahatça koyuvermek adına bir nefes. Var oluşlarımızın tüm biçimlerini karmaşaya sokmuş TDK en azından “öteki”lere bunu yapmıyordu. “ötekinin ötekisi” gibi sözleri de TDK bilmiyordu. Sanki şimdilik bilmese daha iyiydi.

hepimizkizginliklasoylenmisbirsozuz.gov.tr!


Etiketler:
İstihdam