16/01/2013 | Yazar: Esra Güleç

Ama öyle açık açık da sorulmazdı ki şimdi merhaba sen eşcinsel misin diye. Ya da sen bizi mi dinliyorsun mu diyecektik, eh saçma olurdu tabi.

Her şey benim Kaos GL’nin yerel muhabir eğitimine katılmamla başlamıştı. Muhabirlik eğitiminde Hacettepe, ODTÜ, İstanbul Üniversitesi gibi üniversitelerde LGBT örgütlenmelerinin olduğunu öğrenmiştim ve benim üniversitemde neden olmasın diye düşünmüştüm.
 
Dahası muhabirlik eğitimine giderken Kocaeli’nde LGBT’leri ilgilendiren ne haber olabilir, nen nasıl haber bulacağım ki diye düşünüyordum. Meğer bir muhabir gözüyle olaylara baktığınızda etraf haber kaynıyormuş.
 
Bir de Kocaeli’nde yaşayan Kocaeli Üniversitesi’nde öğrenci olan LGBT bireylere ve homofobi transfobi karşıtı olarak mücadele etmek isteyenlere nasıl ulaşabilirimi soruyordum kendime, arkadaşlarıma ve bir çözüm arayışı içerisindeydim.
 
Bir gün fakültede arkadaşımla birlikte Kaos GL’nin dergilerine bakıyorduk. Biz o dergilerdeki yazılara kendimizi kaptırmışken o yazılardaki kavramlar üzerine tartışırken bir öğrenci sürekli önümüzden geçmeye ve hatta bizim konuştuklarımızı duymaya çalışırcasına geçmeye başladı.
 
Bizde de bir merak oluştu tabi. Çünkü o öğrenci arkadaş görünüş olarak eşcinsel bir arkadaş izlenimi yaratmıştı bizde.
 
Ama öyle açık açık da sorulmazdı ki şimdi merhaba sen eşcinsel misin diye. Ya da sen bizi mi dinliyorsun mu diyecektik, eh saçma olurdu tabi.
 
Tabi yine benim aklımda bir LGBT topluluğu oluşturmak için ne yapabilirim ve onlara nasıl ulaşabilirim sorusu oluştu. Sonra okulumda bir panel düzenlemenin iyi bir çözüm yolu olabileceğini düşündüm ve bu fikrimi üyesi olduğum kadın çalışmaları kulübüyle paylaştım.
 
Kulüpteki arkadaşlarla birlikte böyle bir etkinliğin çok hoş olacağını ama üniversitede bunu yapma şansımızın pek olmayacağını düşünüyorduk ama yine de bir şansımızı denemek istedik.
 
Panel için Kaos’tan arkadaşlarla görüşmüştüm gelebilecekleri günü ve saati belirlemiştik. Şimdi sıra etkinliğin düzenleneceği salonu ayarlamaya gelmişti ve tabi üniversite yönetiminden panel için izin alma kısmına.
 
Önce salon için bir izin dilekçesi hazırladık fakat dilekçede etkinliğin konusu homofobi ve ayrımcılık yazdığı için idari personeller homofobi kelimesine oldukça merak saldılar ve sanki izin verecek kimseler kendileriymiş gibi homofobi ne demek, ne konuşulacak yani bu panelde gibi sorular sorup vazgeçirme çabaları harcamaktan geri durmuyorlardı.
 
Tabii ki biz bu etkinliği üniversitede gerçekleştirmeyi başarmıştık. Zor olmuştu ama olmuştu.
 
Salonu ayarlamıştık ve şimdi sıra etkinliği insanlara nasıl duyurabiliriz ve daha da ötesi insanları bu etkinliğe katılmaları konusunda nasıl ikna edebiliriz ve duyuruları nasıl etkileyici hale getirebiliriz sorularının çözümünü bulmaya gelmişti.
 
Ama süremiz çok kısıtlıydı.
 
Tek yapabildiğimiz Facebook üzerinden etkinliği olabildiğince yaymak ve Kocaeli’de belli yerlerde el ilanları dağıtmak oldu.
Açıkçası hepimiz çok heyecanlıydık. Çünkü üniversitede ilk kez homofobi konuşulacak, ilk kez LGBT hareketi hakları üzerine bir şeyler yapılacaktı. Katılım nasıl olurdu tepkiler ne olurdu merak içindeydik.
 
Etkinlik öncesi ise Zenne filminin gösterimini yapmış oldukça da kalabalık bir katılımla karşılaşmıştık.
 
Veeee bizim için beklenen o önemli gün gelmiş bendeki heyecan da tavan yapmıştı tabi.
 
Kaos’tan arkadaşları karşıladık önce. Otogarda içimde sürekli mahcup olma korkusu vardı. Ya onlar boşa gelmiş olurlarsa, ya katılım olmazsa diyordum içten içe ve korku heyecan duyguları karışmıştı birbirine.
 
Etkinliğin olacağı salonun önüne geldiğimizde karşılaştığımız kalabalıktan sonraki mutluluğumu anlatamam. Bu yaşanması gereken bir an gerçekten.
 
Birden salonu dolduran 200-250 kişilik bir kalabalık ve gelenlerin çoğunun ayakta kalması üniversitede Banu Güven’den sonra en kalabalık etkinlikti belki de.
 
O an emeklerinizin boşa gitmediğini hissetmek gibisi yoktu doğrusu. İki saat olarak belirlediğimiz panel 3 saat sürmüş insanlar hiç beklemediğimiz kadar olumlu yaklaşmıştı. Ve örgütlenmemizin başlangıcı da bu etkinlikte oldu.
 
Bir şeyler yapmak, mücadele etmek isteyen arkadaşlarla tanıştık, birbirimize ulaştık ve aslında ne kadar çok olduğumuzu gördük.
 
Etkinlik sonrası ilk toplantımızı 10 gün sonra gerçekleştirdik. İkinci bir heyecan da bu toplantı öncesi oldu benim için. Acaba kimse gelir mi kaç kişi gelir neler olur ki soruları vardı aklımda.
 
Tabi etkinlik sonrası karşılaştığımız Saadet Partisi’nin “eşcinsellik ahlaksızlıktır, zina suç olsun” pankartı ile olan mücadelemizin de bizde daha bir örgütlenme, bir bütün olma hırsı yarattığını belirtmeliyim.
 
İlk toplantımızı yapacağımız kafeye gittik ve beklemeye başladık. Tabi kimin bizim için geldiğini anlamak biraz zor oldu açıkçası başta. Fakat sonra tanımaya başladık birbirimizi. Toplantı için gelenlerin yüzlerinde gök kuşağının o rengârenk güzelliği vardı sanki.
 
İlk toplantımız da panelimiz gibi kalabalık geçti. İletişim adreslerimizi aldık birbirimize ulaşmak heteroseksist düzene karşı daha güçlü durabilmek ve bir bütün olabilmek için.
 
Ayrıca Facebook üzerinden bir grup açıp örgütlenme sürecimizi oradan devam ettirdik.
 
Daha sonraki toplantılarımızda sayımız ilk toplantıdaki gibi çok değildi ama bir şeyler değişmeye başlamıştı artık bu şehirde. En azından eskiden birbirinden haberdar olmayan bizler artık tanıyorduk birbirimizi, artık daha çok olduğumuzu biliyorduk.
 
Son olarak Eğitim-Sen’de Kaos GL ile birlikte Homofobi Karşıtı Buluşmanın ikincisini Kocaeli’de 27 Kasım 2012’de gerçekleştirdik.
 
Örgütlenmenin geleceği ne olur, mücadele nasıl ilerler bunun için şimdilik söz söylemek anlamsız olur; ancak ne olursa olsun mücadele etmek ve başlangıç için bir adım atmak gerek her zaman.    

Etiketler:
nefret