08/08/2012 | Yazar: Özgür Puya

fışıfışşırrrttppffhshshsss… …fışıfışşırrrttppffhshshsss…Dalgalar kendini sürekli kıyıya vuruyor.

fışıfışşırrrttppffhshshsss…
       …fışıfışşırrrttppffhshshsss…
Dalgalar kendini sürekli kıyıya vuruyor.
 …fışıfışşırrrttppffhshshsss…
Onlar vurdukça kumsal yeniden doğuyor. Ayak izleri kayboluyor. Çocukların oyunları bozuluyor. Kumdan kaleler yıkılıyor. Dizine kadar denize girmiş bir erkek çocuğunun buruşuk testisleri serinliyor, dişleri zangır zangır. Bir yengeç bir türlü varamıyor denize. Her yeltenişinde…
         …fışıfışşırrrttppffhshshsss…
Geri atıyor onu dalgalar. Elinde uzun çomağıyla bir çocuk yaklaşıyor ona. Uzun saçlı sapsarı bir bebeğe annesi güneş kremi sürerken onun gözleri dalgın dalgalarda.
  …fışıfışşırrrttppffhshshshshhssss…
Sonuncusu çok fazlaydı. Denizin dibinde ne kadar balık artığı, yosun, yüzebilen insan pisliği varsa vurdu kıyıya.
     …fışıfışşırrrttppffhshshsss…
Birkaç koca eşleri tarafından zorlana zorlana çocuklarını az daha beriye çekmek için yollandı. Dalgalar bir birini kovalama oyununa daldı şimdi de. Bunu nasıl yapıyorlar art arda, bu kadar çabuk?
          …fışıfışşırrrttppffhshshsss…
              …fışıfışşırrrttppffhshshsss…
          …fışıfışşırrrttppffhshshsss…
               …fışıfışşırrrttppffhshshsss…
Onların oyunu beni kıyıya daha çok yaklaştırdı. Birazdan kumsaldaki yerimi alacağım gibi. Benim kıyıya vurmam kumsalın üç beş günlük yalnızlığı demek. İnsanlar kaçışacak, kocaman eller küçük yüzlerde gözleri bulup perde olacak, aman görmesinlere dönüşüp benden saklayacaklar herkesi. Dört terlik eşini yitirecek. Üç gözlük, iki havlu, beş parça penye(kız erkek karışık), yirmi iki çakmak (kaçı benim gibi bir kadın acaba) ve üç paket sigara unutulacak. Bunlar tahminlerim.
Biraz görünüyorum. Dikkatli bir göz lazım çünkü dalgaların getirdiği karma pislik beni gizliyor. Girebilmiş demek ki. Yengeci göremiyorum. Elindeki çomakla şimdi o çocuk kumsalı yaralıyor.
  …fışıfışşırrrttppffhshshsss…
Ama dalgalar kumsalın yaralarını sarıyor. Cebinden bir taş çıkarıp dikti inatçı. Kumsalda küçümen bir mezar taşı. Bozmasın istiyor dalgalar oyununu. Dalgalar kıyıya vurdukça düzelmeyecek geri gelmeyecek şey var mıdır ki?
Elbette vardır.  Mesela testisleri buruşuk çocuğun çığlığını art arda beş dalga vursa silemez kulaklardan.
…fışıfışşırrrttppffhshshsss…
          …fışıfışşırrrttppffhshshsss…
              …fışıfışşırrrttppffhshshsss…
                     …fışıfışşırrrttppffhshshsss…
               …fışıfışşırrrttppffhshshsss…
Çünkü beni gördü çocuk. İlk defa ölü gördü. Karnımdan sarkan bağırsakları gördü. Korkmadı. Elimi tuttu. Saçlarıma dokundu. Denize yayılıp serpilmiş saçlarıma dokundu. Elimi unuttu. Saçlarıma dokundu. Sandı ki tuttuğunu unuttuğu el onu tuttu. Çok korktu. Bastı çığlığı.
Aaaaaaaaaaaaaaaaahhhhh….
Bir daha bağırdı.
Aaaaaaaaaaaaaaaaahhhhh….
Herkes geldi. Herkes gördü. Küçük gözler de kördü.
…fışıfışşırrrttppffhshshsss…
Demek ki dalgalar kıyıya vurdukça düzelecek çok şey, geri gelecek çok şey varmış. Bir ölüyü getirdi dalgalar, namusu mu temizleyemeyecek?
 …fışıfışşırrrttppffhshshsss…
Herkes gitti.
Küçümen taş yerindeydi.
Ama deniz, iyiydi.
                                      …fışıfışşırrrttppffhshshsss…
 

Etiketler:
İstihdam