05/04/2013 | Yazar: Evren E. Çakmak

LGBT ergenler artık eskisinden daha şanslı ama bilgi tek başına yeterli değil. Bu süreçlerin devamını da hesaba katan politikalar hareketin gündeminde daha fazla yer etmeli.

LGBT ergenler artık eskisinden daha şanslı ama bilgi tek başına yeterli değil. Bu süreçlerin devamını da hesaba katan politikalar hareketin gündeminde daha fazla yer etmeli.
 
Kaos Kültür Merkezi’nden çıkıp eve geldiğimde dört güzel telefon görüşmesi yaptım. İkisi Anadolu’nun farklı yerlerinden arayan iki genç trans erkek, diğer ikisi de açılan bireylerin aileleri idi. Bu telefonlara seviniyorum çünkü insanların birilerine ulaşabiliyor olması güzel, tıpkı Homofobiye Karşı Yerel Buluşmalardaki gibi. Kars’ta halay çekerken anlıyorum birbirimize ne kadar benzer olduğumuzu. Bursa’da muhabbet ederken görüyorum ne kadar da farklı olduğumuzu.
 
LGBT bireylerin tüm harfleri ile yaşadıkları en ortak süreç açılma süreçleridir. Kişinin dünyaya düşmüş bir göktaşı gibi yalnız hissedişinden aile ve toplum içinde kendi olarak var olmasına kadar geçen süreç yer yer ızdıraplı, bazen de keyiflidir. Doğru bilgiye ulaşımın güç olduğu zamanlarda bu süreç daha bir yalnız atlatılır halde idi. “Bir ben bir Zeki Müren” sözünü ben söyleyemedim tevellüdümden ötürü ancak çok güzel tarifliyor benim de atlattığım yalnızlık süreçlerini. Veya “benim Zeki Müren’im bile yoktu” diyen kadın arkadaşlarımı daha iyi anlayabiliyorum, tariflerden uzak olduğum günleri düşünürken. Tarifler kimlik hareketlerine eleştirel yaklaşanların söylemlerinin aksine (ki ben de yer yer öyle düşünüyorum) hâlâ hayati bir önem taşıyor birçok kişi için. Kişinin gösterilenin dışında bir kimliğin varlığını bile öğrenebiliyor olması hâlâ hayati önem taşıyor.
LGBT hareketini diğer hareketlerden ayıran en belirgin özelliklerinden biri tam da bu gerçeklikte kendini ortaya koyuyor. Politik olarak devamlı ilerleyen bir hareket olmasının yanı sıra kimlik süreçlerinin benzer seyirlerinden ötürü başlangıç için de çeşitli araçlara sahip (olmalı). Hem de yaygın kanımızın aksine bu araçlar hepimiz için var olmalı.
 
“Ben toplumu kabul etmiyorum, o benim hiçbir zaman var olmama izin vermemiş çürümüş bir araç” diyor dergimizin eski sayılarında bir okur mektubu. Bu sözü tamamıyla benimsemiş olmakla beraber artık çocuğunun elinden tutup Kaos GL’ye getiren annelerin var oluyor olması ayrı bir umut doğuruyor içimde. Hareketin doğrudan gündeminde olmasa da açılma yaşının düştüğünün bir göstergesi bu. Kimlik inşa süreçleri tam da yukarıda belirttiğim doğru bilgiye ulaşımın daha kolay hale gelmesi ile olması gereken yaşa inmeye başladı. Ergenlik sürecindeki LGBT’ler artık diğer yaşıtları gibi zamanında kendileri hakkında düşünebiliyorlar. Toplum baskısını, dışlanmayı, yok sayılmayı düşünmekten buna çok da zaman bulamayan diğer kuşakların aksine artık güzel şeyler de olduğunun farkındalar.
 
Açılma yaşının erkene çekilmesini birçok gelişmeye bağlayabiliriz. Okullarda yapılan çalışmalar, alanda uzmanlaşmış Psikologlar, bu konuda eğitim almış öğretmenler, internet kullanımı ve daha da meşrulaşan alan vs. vs. Bu hızlı yükselişin hesabını çok da yapmıyoruz aslında. LGBT ergenler artık eskisinden daha şanslı ama bilgi tek başına yeterli değil. Bu süreçlerin devamını da hesaba katan politikalar hareketin gündeminde daha fazla yer etmeli. Bu bireylerin kendilerini ifade edebilecekleri mekanizmalar örgütler içinde oluşturulmak zorunda. Akran grupları belki meseleyi analiz edebilecek ve öznelerin meseleye dair söz üretebilecekleri alanlar yaratılması bakımından işlevsel bir mekanizma olabilir. Ana akım sivil toplumun eğlenceli gençlik, "aydınlanmacı mantığın" geleceğin neferleri, "ortodoks solun" çelik disiplinli gençlik algısı bu alanda işe yaramaz. Gençlerin politik olarak özneleşebilmesi şüphesiz ki kendilerine ait alanların yaratılması ve bu alanların diğer alanlarla organik bağlarla tutunabilmesi ile mümkün olacaktır.
 
LGBT hareketi bu süreci görmezden gelme lüksüne hiçbir açıdan sahip değildir. Hizmetin kitlenin ihtiyaçlarına yönelik şekillenmesi tek başına yeterli bir yöntem değildir. Gözden kaçırılmaması gereken önemli bir noktada şudur ki; kimlik inşa yaşının düşüyor olması örgütlenme yaşının da düşmesini gerektirir. Yoksa alan ve hareket gitgide birbirinden kopmaya başlayacak bize de ya “Anayasa Uzmanı” ya da “Berlin Sokak Aktivisti” olmaktan başka seçenek kalmayacaktır.

Etiketler:
nefret