27/01/2023 | Yazar: Yunus Kara

LGBTİ+’lar, afetlerin ve diğer iklim krizi sonucu meydana gelen olayların hemen sonrasında, halihazırda sınırlı olan güvenli alanlarını ve sağlık hizmetlerine erişimlerini kaybedebiliyorlar.

LGBTİ+’lar iklim krizinin neresinde? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İklim krizinin, tüm toplumların karşı karşıya kaldığı en önemli zorluklardan birisi olmaya başladığını söylememiz artık çok mümkün. “İklim değişikliği” kavramının yerine “iklim krizi” kavramının kullanılıyor oluşunun nedeni, olguların, durumların ve sürecin bir krizi içermesi, bu krize ya da bu krizin yarattığı başka olgulara etkili çözümler üretilmesi gerektiğine dikkat çekilmeye çalışılmasıdır.

İklim krizi, insan faaliyetlerinin neden olduğu sera gazı veya karbon emisyonları (su buharı, karbondioksit, metan gazı vd.), fosil yakıt tüketimi, ormansızlaşma ve endüstriyel süreçler sonucunda, dünyadaki iklimin değiştiği ve bunun sonucunda ortaya çıkan kriz(ler)i ifade ediyor. Bunun yanında ilgili kavram, hava sıcaklığında, yağış düzenlerinde, okyanus asitliğinde ve deniz seviyelerinde olumsuz değişikliklerin yaşanmasını da içeriyor.

İklim krizi, farklı yabani hayvan türlerinin (kuşlar, böcekler, balıklar, yarasalar vd.) yaşamsal bölgelerini değiştirmelerine neden olarak, farklı türlerde bulaşıcı hastalık yayılımını tetikleyebiliyor.[1] [2] [3] İklim krizine bağlı olarak yabani hayvanların göç etmesi hem hayvanların popülasyon dinamiklerinin değişmesine hem de doğanın dengesinin bozulmasına neden oluyor.

İklim krizinin beraberinde getirdiği olumsuz doğa koşulları, hava olaylarının dengesiz olmasına, bölgeler arasındaki sıcaklık ve soğukluk farklarının aşırı değişmesine, sel baskınları, kuraklaşma/çölleşme, deniz seviyesinin ve buharının farklılaşmasına neden olarak yoksul ülkelerdeki birçok insanın göç etmesini zorunlu kılıyor. Ayrıca göç eden insanların büyük bir kısmı dezavantajlı ve kırılgan gruplar içerisinde yer alan kadınlar, çocuklar, farklı ırka, cinsiyet kimliğine ya da cinsel yönelime sahip bireyler olabiliyor. İklim krizi ile ilişkili oluşan durumların (örneğin fırtınalar, seller, kuraklıklar vd.) özellikle gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerin herhangi bir bölgesinde oluşması, ölümleri ya da yaralanmaları, nüfus gruplarının yer değiştirmesini/yerinden olmasını, gıda üretiminin olumsuz etkilenmesini ve temiz su kaynaklarının azalmasını beraberinde getiriyor.

İklim krizi sonucunda bireylerin yaşadıkları yerden göç etmesi, sosyo-ekonomik statülerinin ve psikolojik iyilik hallerinin olumsuz yönde değişmesi, farklı kimliklere sahip bireyleri (örneğin siyah lezbiyen bir kadın) daha fazla etkileyebiliyor. İklim krizi sonucu meydana gelen olayların, farklı cinsel yönelimlerle ilgili kalıp yargılar ve/veya normlarla etkileşime girmesi de mümkün.[4] LGBTİ+’lar, afetlerin ve diğer iklim krizi sonucu meydana gelen olayların hemen sonrasında, halihazırda sınırlı olan güvenli alanlarını ve sağlık hizmetlerine erişimlerini kaybedebiliyorlar.[5] [6] Önyargı ve ayrımcılık nedeniyle, LGBTİ+’lar, acil barınma, tıbbi bakım ve gıdaya erişimleri de dahil olmak üzere, kısa ve uzun vadede, afete hazırlık, müdahale ve iyileştirme ve yardım çabalarının dışında tutuluyorlar. Örneğin, Pakistan’ın Sindh şehrinde farklı yıllarda meydana gelen sel felaketlerinin ardından, natransların alanı paylaşmaktan çekineceği düşüncesiyle, transların yardım kamplarına girmelerine izin verilmediği gözlemlendi.[7]

Katrina Kasırgası’nın LGBTİ+’lar üzerinde yarattığı etkileri inceleyen araştırmalarda ise heteronormativite, ayrımcılık ve kesişimsellik olgularına dikkat çekildiği görülüyor.[8] [9] [10] [11] Bu araştırmalarda, iklim krizinin ya da afetlerin etkilerini azaltmaya yönelik oluşturulan politikaların heteronormatif varsayımlar içerdiği, LGBTİ+’lara yönelik devam eden karşıtlığın ve ayrımcılığın devam ettiği, sosyo-ekonomik statü ve ırk gibi olgulardan farklı şekillerde etkilenen LGBTİ+ topluluğunun kendi içerisindeki deneyimlerin çeşitliliğinin göz ardı edildiği ortaya kondu. Heteronormatif varsayımlar ile ilgili olarak, ailelerin ve çiftlerin sadece heteroseksüel birliktelikler üzerinden değerlendirilmesi, hükümet ve birçok sivil toplum kuruluşu tarafından sağlanan destek paketlerinden LGBTİ+’ların yararlanamamasına neden oldu.[12]

İklim krizi sonucu meydana gelen felaketlerde, kurtarma ve iyileştirme ile ilgili politikaların ve faaliyetlerin heteronormatif varsayımlar içermesi, orta sınıf cis-heteroseksüel ailelerin evlerinin altyapı gereksinimlerine öncelik verilmesine ancak LGBTİ+’ların çoğunlukla yaşadığı yerleşim bölgeleri, ticaret ve turistik alanları için ihtiyaç duyulan finansmanın sağlanmasında gecikmelere neden olduğu da ifade edildi.11 Bunların yanında, birçok toplumda LGBTİ+’lara yönelik var olan damgalama, ayrımcılık ve nefret söylemi, iklim krizi sonucu meydana gelen olaylarda da devam ederek, sağcı dini gruplar tarafından afetlerin ilahi bir ceza olarak LGBTİ+’lar ve onları destekleyenler yüzünden gerçekleştiği de öne sürüldü. Ayrıca trans ve intersekler için cinsiyet kimliklerinin sorgulanması ve “yanlış” kabul edilmesinden dolayı afet sonucunda kaldıkları barınakların banyo ve tuvaletlerinde taciz edildikleri de gözlemlendi. Diğer bir nokta, LGBTİ+ topluluklarında farklı seviyelerde kırılganlık yaratabilen yaş, cinsiyet, ırk ve sosyo-ekonomik statü gibi faktörlerin kesişimsellik bağlamında ele alınmaması. Örneğin, herhangi bir felaket sürecinde, düşük gelire sahip Beyaz olmayan lezbiyen kadınların, orta sınıf Beyaz gey erkeklere oranla daha savunmasız olduğu belirtiliyor.8

Günümüzdeki sosyal sorunlardan daha fazlasını kapsayan iklim krizi, toplum sağlığı ve toplum altyapısını tehdit eden ve geçim kaynaklarına ulaşımı engelleyen bir süreci içeriyor.[13] [14] Bu tür engellerin, ekonomik olarak gelişmekte olan ülkelerdeki eşitsizlikleri artırarak, dezavantajlı ve kırılgan grupların hizmetlere erişimini daha fazla kısıtlayacağını söylememiz mümkün. Bu kapsamda, iklim krizi konusuna dikkat çekebilecek alanların (toplum sağlığı, göç, işsizlik ve yoksulluk, kültür) sıralanması ve bu alanlar doğrultusunda sosyal hizmet, psikoloji, sosyoloji, ekonomi ve toplum sağlığı gibi disiplinlerin çalışmalar gerçekleştirmeleri önem arz etmekte.[15] Bahsi geçen alanları açıklamak gerekirse:

Toplum sağlığı; acil durum ve afetler karşısında yerel halklara yönelik müdahalelerin ve yardımların yeterli hale getirilmesini, iklim krizinin özellikle yerel halklar üzerinde zihinsel, fiziksel ve ruhsal etkilerinin olmasını, kadın, çocuk, LGBTİ+’lar ve farklı ırka sahip bireylere yönelik şiddetin artmasını ve bu bireyler arasında depresyon, intihar oranlarının yükselebileceğini kapsıyor.

Göç; iklim kaynaklı yapılan göçlerin çocuklar, kadınlar, LGBTİ+’lar ve farklı ırka sahip bireyler üzerinde daha fazla etkisinin olabileceğini, iklim krizi kaynaklı yaşanan göçlerle ilgili araştırmaların gerçekleştirilmesini, yerel halkların, yaşadıkları bölgeyi bırakmak durumunda kalmasına yönelik ulusal ve uluslararası politikaların geliştirilmesini ve bu toplulukların haklarına önem verilmesini içeriyor.

İşsizlik ve yoksulluk; iklim krizinin ekonomik etkilerinden en fazla etkilenebilecek grupların dezavantajlı ve kırılgan gruplar olacağının farkına varılmasını, yerel ekonomi kaynaklarının (balıkçılık, kerestecilik, tarım vb.) iklim krizinden daha çok etkilenebileceği üzerinde durulmasını, iklim krizinin çalışma sektörünü etkilemesi durumunda toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin ortaya çıkarak, özellikle kadınların ve LGBTİ+’ların iş yaşamına katılımının daha fazla engellenebileceğini kapsıyor.

Kültür; yerel kültürlerin korunmasını, kültürel çeşitliliğin ve farklılıkların sağlanmasını ve desteklenmesini, yerel halkların aktivizm yapmalarının sağlanarak, kendileri için önemli olan su, toprak, bitki ve hava kaynaklarının korunmasını, küresel ve yerel iş birliklerinin artırılarak, bölgesel ölçekte değişimlerin gerçekleştirilmesini içeriyor.

Bu alanlara yönelik, ülkelerin yerel, ulusal ve uluslararası düzlemde harekete geçmesinin iklim krizi ile mücadelede önemli bir kilometre taşı olacağı da unutulmamalı.

Türkiye’de cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, ırk ve sosyo-ekonomik statü ile ilgili kimliklerin ve/veya grup üyelerinin, iklim krizine nasıl tepki verdiğine yönelik araştırmalar çok sınırlı. Özellikle LGBTİ+’ların iklim krizinden ve bu kriz sonucunda meydana gelen olaylardan nasıl ve hangi şekillerde etkilendiklerini ortaya koyan araştırmalara ihtiyaç duyulmakta. Sosyoloji, psikoloji, sosyal hizmet, uluslararası ilişkiler ve ekonomi bilimleri de dahil birçok alanın multi-disipliner araştırmalara ağırlık vermesi, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, ırk ve sosyo-ekonomik statü gibi durumların iklim krizi ile olan ilişkisini, yerel halkların sistematik katılımıyla araştırması gerekmekte. Bu katılımcı yaklaşım, iklim krizinin çözümüne yönelik olası fikirlerin artmasını, iş birliğinin sağlanmasını ve ortak eylemin oluşturulmasını sağlamada önemli bir dönüm noktası olabilir.

Kaos GL Dergisine ulaşın

Bu yazı ilk olarak Kaos GL Dergisinin İklim dosya konulu 184. sayısında yayınlanmıştır. Dergiye kitapçılardan veya Notebene Yayınları’nın sitesinden ulaşabilirsiniz. Online aboneler dergi sitesinden dergiyi okuyabilir.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.



[1] Bell, J. R., Alderson, L., Izera, D., Kruger, T., Parker, S., Pickup, J., Shortall, C. R., Taylor, M. S., Verrier, P., Harrington, R. (2015). Long-term phenological trends, species accumulation rates, aphid traits and climate: Five decades of change in migrating aphids. The Journal of Animal Ecology, 84(1), 21–34. DOI: 10.1111/1365-2656.12282

[2] Martin, B. T., Nisbet, R. M., Pike, A., Michel, C. J., Danner, E. M. (2015). Sport science for salmon and other species: Ecological consequences of metabolic power constraints. Ecology Letters, 18(6), 535–544. DOI: 10.1111/ele.12433

[3] Seebacher, F., Post, E. (2015). Climate change impacts on animal migration. Climate Change Responses, 2(5), 1-2. DOI: 10.1186/s40665-015-0013-9

[4]  Dominey-Howes, D., Gorman-Murray, A., McKinnon, S. (2014). Queering disasters: On the need to account for LGBTI experiences in natural disaster contexts. Gender, Place & Culture, 21(7), 905-918. DOI: 10.1080/0966369X.2013.802673

[5] ARROW. (2014). Identifying Opportunities for Action on Climate Change and Sexual and Reproductive Health and Rights in Bangladesh, Indonesia, and The Philippines. Kuala Lumpur: Asian-Pacific Resource & Research Centre for Women (ARROW).

[6] Varma, A. (2017). Sexual and Reproductive Health and Rights: Key to Building Disaster Resilience. Kuala Lumpur: Asian-Pacific Resource & Research Centre for Women (ARROW).

[7] Mian, L. H., Namasivayam, M. (2017). Sex, Rights, Gender in The Age of Climate Change. Kuala Lumpur: Asian-Pacific Resource & Research Centre for Women (ARROW).

[8] D’Ooge, C. (2008). “Queer Katrina: Gender and Sexual Orientation Matters in the Aftermath of the Disaster.” In Katrina and the women of New Orleans, (Eds: B. Willinger). New Orleans, LA: Tulane University.

[9] Gorman-Murray, A., McKinnon, S., Dominey-Howes, D. (2014). Queer domicide: LGBT displacement and home loss in natural disaster impact, response, and recovery. Home Cultures, 11(2), 237-261. DOI: 10.2752/175174214X13891916944751

[10] Leap, W., Lewin, E., Wilson, N. (2007). Queering the disaster: A presidential session. North American Dialogue, 10, 11 – 14.

[11] Richards, G. (2010). Queering Katrina: Gay discourses of the disaster in New Orleans. Journal of American Studies, 44, 519– 534.

[12] Caldwell, J. (2006). This is home. The Advocate, 32 – 40.

[13] Doherty, T. J., Clayton, S. (2011). The psychological impacts of global climate change. American Psychologist, 66, 265–276.

[14] Swim, J. K., Stern, P. C., Doherty, T. J., Clayton, S., Reser, J. P., Weber, E. U. (2011). Psychology’s contributions to understanding and addressing global climate change. American Psychologist, 66, 241–250.

[15] Kara, Y. (2021). Kesişimsellik iklim krizinin neresinde? Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), 7(1), 1- 16. DOI: 10.46442/intjcss.729485


Etiketler: life
İstihdam