13/10/2014 | Yazar: Eser Gündüz
Bu ülkede yıllardır süregelen Kürt düşmanlığını yenmenin tek yolu, ilkokul sıralarından itibaren çocuklara, iktidarların Kürtlere ve Kürtlerin yaşadığı bölgelere uyguladığı politikaları anlatmaktır.
Bir hafta yazı yazamadım sizlere. Bayram dedik, seyran dedik, kanlı sokaklar arasında kafamızı dağıtmaya çalıştık derken, bir anda Kobanê’deki kanlı günler bizi karşıladı. Aman dedik, yapmayın dedik, kardeşlerimize sahip çıkılsın dedik, bir anda kendimizi şehir şehir kanlı kıyımların arasında bulduk. Bu kadar kanın arasında, bir dokundular da bir anda 1980’lere, 1990’lara gidiverdik. Sokaklarımız tanklar, askerler ve silahlarla dolup taşıverdi. Oysaki daha bir hafta öncesinde çocuklar şeker yiyip oyunlar oynuyorlardı.
Uzun uzun analizler yapmaya gerek yok. Zaten günlerdir ortalık analizlerden geçilmiyor. Analizler kıyımları durdurmuyor maalesef. Bu nedenle neler yapılabilir sorusunu sormak geliyor içimden. Bu bir alternatif, diğer alternatif ise, elimizi başımıza götürüp ah vah deyip ağıtlar yakmak.
Uzun uzun analizler yapmaya gerek yok. Zaten günlerdir ortalık analizlerden geçilmiyor. Analizler kıyımları durdurmuyor maalesef. Bu nedenle neler yapılabilir sorusunu sormak geliyor içimden. Bu bir alternatif, diğer alternatif ise, elimizi başımıza götürüp ah vah deyip ağıtlar yakmak.
Şimdi bildiğim bir şey varsa, bu ülkede yıllardır süregelen Kürt düşmanlığını yenmenin tek yolu, ilkokul sıralarından itibaren çocuklara, iktidarların Kürtlere ve Kürtlerin yaşadığı bölgelere uyguladığı politikaları anlatmaktır. Keza empati yoksunu anne ve babalarına nazaran belki çocuk yaşta bu yeteneği edinirler de beraber okuduğu Kürt kardeşini az da olsa anlarlar. Sonra yine bu çocuklara, provokatörlerin, süper güçlü dış mihrakların, bitmek tükenmek bilmeyen ağzı salyalı iktidarların yanında, üç kuruş fazla maaş alacağım diye sırf iktidar istiyor diye insanları öldüren polislere karşı nasıl korunmaları gerektiğini anlatırım.
Yani anlayacağın benim güzel dostum, IŞİD falan bahane. Bu ülkede korunmamız gereken birinci şey cahil beyinler, ikinci şey ise polistir. İktidarları saymıyorum, çünkü ne yaparsak yapalım onlar hep ensemizde olacaklar.
Kobanê’deki direniş günlerdir devam ediyor. Tayyip bile düştü düşüyor dese de, Kobanê direnmeye devam ediyor. Benim elimden bir şey gelmiyor da, analizler falanlar filanlar bir yana, nedense içimden yakarmak geliyor. Onu da ancak şöyle yapabiliyorum:
Ah benim yurdum, güzel yurdum. 7’den 77’ye bin bir halkı, farklı dinleri, eşsiz dilleri ve etnik kökenleriyle rengârenk yurdum. Yine gösterdin, süper güçlerin bir dokunuşuyla pamuk ipliğine bağlı birliğini, beraberliğini.
Bir yanda, süper güçlerin ve kendi seçtiğin iktidarın IŞİD oyununa kandın, diğer yandan provokatörlerin seni kardeşine düşman etmesine izin verdin.
Ah benim ülkem, güzel ülkem. ATM’si, büstleri, BİM’leri insan canından daha kıymetli ülkem. Bir bilsen, gebersinler dediğin insanların kurduğu Kanton bölgelerde, Ezidiler, Türkmenler, Kürtler, Araplar kardeşlik içerisinde yaşıyordu. Ah bir bilsen, senin ülkene hiçbir zaman gelemeyen demokrasi o düşman olduğun kantonlarda senden çok çok önce vardı.
Atatürk’ün ölümünden bugüne nerdeyse 80 sene geçti. Atatürk gitti, kurduğu ülke gitti. Sen onun büstüne yanarken, birileri senin yaşadığın toprakları sattı.
Ah benim vatanım, canım vatanım. Arkasından koştuğun, uğruna canını vereceğin liderler nasıl satılmışlar bir bilsen.
Ah benim insanım, güzel insanım, cahil insanım. Kaç kişi daha yitip gitti ölümlere dur derken gördün mü? Hem de bir hiç uğruna. Faşizm, aşırı milliyetçi tutumlar nasıl hortladı da, bir anda kan gövdeyi götürdü.
Yandım yandım tutuştum kardeşlerim. Çıksam sokağa, bağırsam çağırsam, dedim ama kim geçebilir cahil bir düşüncenin önüne. Dünya tek bir bütün olmuş, sınırlar ortadan kalkmış, biz bir avuç toprağı neden paylaşamıyoruz bir bilsem. İnsanları anavatanlarından etmek, dillerine ket vurmak, bir başkasını fitne ve fesatla ona düşman etmek, ahh ahh ah diyorum.
Sonuç olarak;
Ulan dedim, bizim bir gökkuşağımız var. Neden birleştirmez insanları. Renk renk bir olsak, sokaklara dökülsek ve oyuna gelmeyelim, gelin bu ülke hepimize yeter, desek.
Burnumuzun dibindeki IŞİD gerçekten güçlü bir örgüt müdür bilmem, ülkeme girerler de başta Alevi kardeşlerim olmak üzere, kendilerine ters düşen herkesi katlederler mi bilmem, büyük İslam devletini kurarlar da Tayyip’i padişah, Ahmet Davutoğlu’nu halife yaparlar mı bilmem?
Bildiğim bir şey varsa, biz bir olursak kimse bizim önümüze geçemez.
Haydi, LGBTİ kardeşim, kalk, gökkuşağını bürün ve sokaklara dökül. İnsanlara haykır, bir olalım de, bir ol de, oyuna gelme de. Yoksa sıra bizlere geliyor.
Etiketler: