22/02/2016 | Yazar: Emirhan Deniz Çelebi

Hangisi daha tehlikeliydi acaba? O etkinlikte benim sorduğum soru mu, kameraların ’’bilirkişi’’ psikoterapisti çekmesi mi, ’’bilirkişi’’ psikoterapistin konuya cinsel yönelemeyişi mi?

Bir hafta önce Facebook sayfamda bir etkinliğe denk geldim. Bilgi Üniversitesi'nde "İlişkiler ve Cinsellik" konulu bir seminer varmış. Bilgi bilgidir diyerek bastım Gidiyor'a. Gidiş, o gidiş...

“Bu konular tehlikeli konular!”

Tam vaktinde yetiştiğim herhalde tek seminerdi, girmemle başlaması bir oldu. Nasıl mutluyum nasıl heyecanlıyım. Tez konuma teğet de geçse belki bir iki alıntı yazarım, atıfta bulunurum aşk’ı ile gitmiştim ama aşk tehlikeli mevzu imiş, bilemedim. Detayına geçmeden evvel hatırladığım bir kaç cümleyi de şuracığa iliştirivereyim:

Bir kadın babasıyla cinsel ilişkiye girer mi? Ya da bir erkek annesiyle? Hayır! Bir erkek partnerine çocukluk döneminde annesi ile halledemediği sorunları yansıtır. Aynı şekilde bir kız da babası ile olanları…

Seminerin sonuna kadar dinledim. Sunum bittikten sonra "Evet, on beş dakikamız kaldı, soru cevap kısmına geçebiliriz."i duyar duymaz el kaldırdım ve sorularımı yönelttim. Malum salonun çoğu psikoloji bölümünden oluşmakta idi. Belki bu vesile ile birkaç kişi ‘cinsel yönelim’, ‘cinsiyet kimliği’ gibi kavramları öğrenir, duyar, sorar, sorgular diye düşündüm ve gelecek cevabı gerçekten çok merak ettim. Mikrofonu aldım.

- Hazırladığınız bu sunum için çok teşekkür ederim öncelikle, İlişkiler ve Cinsellik temasının ele alınması gerçekten güzel, benim birkaç sorum olacak. Sunumunuz genel olarak Freudyen bakış açısı ile temellendirilmiş, Oedipus ve Electra karmaşalarını esas alarak sunulmuş. Konumuz cinsellik ve ilişkiler ise ve ilişki dediğimiz şey de insanı esas alıyorsa bu sunumun yalnızca ikili cinsiyet sistemini üzerinden yürütülmesi sizce de eksik kalmıyor mu? Cinsel yönelimlerimiz, cinsiyet kimliği kavramları hiçbir şekilde ağzınızdan çıkmadı. Queer birisi, lezbiyen birisi, gey birisi için bu sorulara cevabınızı açıkçası merak ettim.

- Çok güzel bir soru. Yalnız bu sorunu şu an burada cevaplamayacağım çünkü şu an kamera çekiyor, kayıtta. Ben bir bilirkişi olarak buradayım, halktan biri değilim, sokaktan geçen alelade bir insan değilim. Bunlar tehlikeli konular burada söyleyeceğim tek bir şeyi buradaki insanlar yanlış anlayabilir, bunlar tehlikeli konular o yüzden çıkışta vereceğim cevabı.

- Bilirkişi olarak size sorayım o zaman, aşk tehlikeli midir ki?

- Sorularınızı sonra cevaplayacağım, burada değil.

- ...

İstediğinizi seçin, koyun o noktalara: Kocaman bir hayal kırıklığı, kocaman bir hüsran, bir psikoterapistin geçiştirme, korku, tedirginlik (ne derseniz deyin) dolu cevabı... Sanırım ben gerçekten ayırdığım zamana acıdım, acıdım ama bir şeyi gördüm: ‘’Halktan, kamera çekiyor, tehlikeli, yanlış anlama, bunlar’’ kelimelerinin bir bilirkişinin söyleminde ne kadar da ötekileştirici olabileceği. 

Hangisi daha tehlikeliydi acaba? O etkinlikte benim sorduğum soru mu, kameraların ''bilirkişi'' psikoterapisti çekmesi mi, ''bilirkişi'' psikoterapistin konuya cinsel yönelemeyişi mi, onu dinleyen öğrenci potansiyeli mi, queer Ayşe mi, gey Ahmet mi, AŞK mı? Ben yine seçemedim, siz istediğinizi seçin ve koyun cevap niyetine. 

PS: Ben cevabımı aldım ama cevabı size şimdi değil, sonra ileteceğim. Bunlar tehlikeli konular. Cevabı hala bulamadıysanız, hepinize AŞK olsun!


Etiketler:
İstihdam