14/10/2015 | Yazar: Yasin Durak

Fakat asıl sorun bunu ‘Konyalıların’ yapıp yapmadığı değil. Sorun bunun Konya’da rahatça yapılabilmesi.

Dün akşam Konya’da oynanan Türkiye-İzlanda maçı öncesinde Ankara’daki katliamda kaybettiğimiz canlarımız için saygı duruşu yapılmak istendi. Ancak tribünlerden gelen tekbir sesleri ve yuhalamalar nedeniyle insanlık görevleri bir kenara bırakılıp, hemen maça geçildi. Oldukça iyi bir oyun sergileyen ulusal takım, bir vakit sırf Alevi olduğu için kadroya dahil edilmeyen Selçuk İnan’ın golüyle “Avrupalı” oldu. Maçtan sonra bize kalan tek şey, bu akla havsalaya sığmaz yobazlığın neden olduğu derin infiali hissetmekti.

6 Eylül 1980’de Konya’da yobazlığın ayyuka çıktığı bir miting yapılmıştı. Alkollü müesseseler başta olmak üzere kimi iş yerlerinin taşlandığı, seks işçilerinin kentten sürüldüğü, sarık ve cüppeli mollaların kenti teslim aldığı bir gün yaşanmış, olaylar bir hafta sonra gerçekleşecek askeri darbenin de meşruiyet referanslarından biri haline getirilmişti. Olaydan 30 yıl sonra Konya’da bir saha araştırması yaparken insanların hafızasını eşelediğimizde, görüştüğümüz herkesin “o günkü olayları Konyalılar çıkarmadı, şehre dışarıdan gelen provokatörler vardı” diye konuştuğunu fark ettik.

90’larda İmam-Hatiplerin kapanmaması bahanesiyle yükselen yobazlık yine Konya’da kurumsallaşmıştı. O dönemki Cuma eylemlerinde gazetecileri tartaklayanların, “dekolteli” kadınlara sataşanların da yine Konyalılar değil, provokatörler olduğu söylenmişti.

AKP’den bile evvel, ev sahiplerinin kiracılarına “kızlı-erkekli” manifestosunu okumaya başladığı, radikal İslamcı “teröristlerin” rahatça propaganda yaptığı, evlerin temelinden domuz bağına sarılmış cesetler çıkan, gündelik yaşamda kamusal ortam öyle çok “yobaz” gibi görünmese de “yobazlığın” saniyeler içinde kolayca destek bulduğu ve örgütlenebildiği şehirdi Konya. Gündelik olarak dinci, milliyetçi ve cinsiyetçi tacizin, dahil olmadığı hayatlara müdahil olma isteğinin rutinleştiği şehirdi.

Belki de “Konyalılar” haklıdır, tüm bunları yapanlar “dışarıdan gelenlerdir”. İslami holdingler kurup insanların elinde avucunda ne varsa “Allah adına” çalanlar da “dışarıdan gelenlerdi”. Aziz Nesin’in kalacağı oteli taşlayanlar da “dışarıdan gelenlerdi”. Daha bu yıl Konya’daki Suriyeli mültecilerin evlerini yakanlar da “dışarıdan gelenlerdi”…

Ciddi bir infial yaratan saygı duruşu skandalının ardından sosyal medyadaki serzenişlerinden anlaşıldığı kadarıyla “Konyalılar” bu yobazlığı yine “dışarıdan gelenlerin” icra ettiğini düşünüyorlar. Olayın “bütün Konya’ya havale edilmesinden” rahatsız durumdalar. Geçen dönemin CHP milletvekili adayı Turgay Bilge “Konya’ya mal edilmek istenilen o ayıbı tribünlerin küçük bir kısmı gerçekleştirdi” diyor mesela. Kimisi “dışarıdan gelen 50-100 kişilik bir taraftar grubu yaptı bunu” diyor, kimisi de suçu Konyaspor’un taraftar grubu olan Nalçacılılar’a atıyor. Öte yandan Nalçacılılar grubu başkanı da basın sözcüsü de saygı duruşunda gösterilen insanlık dışı tavır ile ilişkili olmadıklarını söylüyor. Sanıldığının aksine ıslık çalarak o kişileri engellemeye çalıştıklarını söylüyorlar. Yeminler ediyorlar, “ıslıklarımız yanlış anlaşıldı” diyorlar. Hatta “Konyalıları” iyi bildiklerinden olsa gerek, web sayfalarında maçtan önce de böyle bir ihtimale karşı duyuru yapıp “saygı duruşu esnasında sessizliğin bozulmaması noktasında azami dikkat” çağrısı bile yapmışlar. Fakat onlar da Konya’ya toz kondurmak istemiyorlar. Sosyal medyadaki tüm serzenişler aynı: “Konyalılar bunu yapmaz”.

Fakat asıl sorun bunu “Konyalıların” yapıp yapmadığı değil. Sorun bunun Konya’da rahatça yapılabilmesi. Görüntüleri izlediğimizde tribünlerden yükselen sesin öyle 50-100 kişinin harcı olmadığı da ortada. Stadın büyük bir kısmının eşlik ettiği bir skandal bu. Üstelik Konya’nın bugünkü yerel gazetelerinin hiçbirisinde bırakın olayı kınayan bir yazıyı yahut deklarasyonu, olayla ilgili bir habere bile rastlayamazsınız. Herhangi bir yerel yönetici ya da şehir ahalisinin önde gelenlerinden birisi çıkıp olayı kınayan bir açıklama da yapmadı. Tribünde aşırıya kaçan yobazlık olumlanmasa da, bunu ortaya çıkaran zihniyetin devam ettiği ortada. Eğer Konyalılar bunu kendileri yapmadılarsa bile engelleyebilmeliydiler. Olmadı bir tavır, bir tutum ortaya koyup isyan etmeliydiler buna. Ama kentin kamusal vicdan(sızlığ)ı buna elvermiyor. Bunun yerine sosyal medyada Konya’yı aklama telaşına düşüyorlar. İşte Konya’nın ve dahi birçok taşralı-muhafazakâr kentin asıl sorunu da bu. Dinci-muhafazakâr ideolojilerle bezeli bir kamusal ortamın yarattığı vicdansızlık. En dindar, en milliyetçi olma çabasının insanlık onurunu ortadan kaldırdığı bir kabul görme tutkusu. Bu kamusal ortamın kuruluş temellerine karşı çıkılmadığı sürece Konya gibi şehirler böyle yobaz-faşizan girişimlere yataklık etmeye uzun süre daha devam edecek gibi görünüyor.  


Etiketler:
İstihdam