18/08/2014 | Yazar: Eser Gündüz

Derdim tasam LGBTİ’lerin sorunlarının sadece LGBTİ’leri ilgilendirmediğini topluma göstermek.

Bir Perşembe akşamı saat 21:00 sularında buluştuk Buse ile. Orta halli bir AVM’nin kafeteryasında, yeni tanışmamızın verdiği utangaçlıkla yavaş yavaş girdik konuya. Facebook’taki konuşmamızda, bir heteroseksüel olarak eşcinsel arkadaşlara sahip olduğundan dolayı çokça hor görüldüğünü söylemişti bana. Bunları yazmak istediğimi dile getirmiştim çünkü derdim tasam LGBTİ’lerin sorunlarının sadece LGBTİ’leri ilgilendirmediğini göstermekti topluma.
 
Özgürleşmek ya da bir başka kesimin deyişle normalleşmek (tabi bu kime göre neye göre tartışılır) tüm canlıların problemiydi.
 
Neyse lafı uzatmayayım. Sohbet koyulaştıkça Buse yavaş yavaş açılmaya başlıyor. Heyecanla bekliyorum anlatacaklarını. Uzunca bahsediyor yaşadıklarından. Geçen süre içinde kayda değer bir olay göremiyorum. Sonra Eskişehir’de arkadaşıyla oturduğu kafede başından geçen trajikomik bir olayı anlatıyor.
 
Merve isimli eşcinsel bir arkadaşıyla oturmuşlar kafeye. Merve maskülen yapıya sahip, kısa saçlı, eşcinselliğini gizlemeyen bir birey. Buse heteroseksüel. Biraz vakit geçtikten sonra beraber tuvalete gidiyorlar. Aradan birkaç dakika geçiyor ya da geçmiyor kafenin bütün çalışanları tuvaleti basıyor. Buse şaşkın bir şekilde ne olup bittiğini anlamaya çalışırken, kafe işletmecisi “ne yapıyorsunuz siz burada” diye çıkışıyor. Buse cevap veriyor, “ tuvalette ne yapılırsa onu yapıyoruz, asıl siz ne hakla giriyorsunuz buraya böyle”. İşletmeci haklı gururu ve mekânın sahibi olmanın verdiği özgürlükle, “burası benim mekânım, böyle rezil durumlara izin vermem”, diyor. Buse bir hışımla kalabalığı yarıp Merve’nin çantasına koşuyor. Pembe kimliğini kaptığı gibi adamın gözüne sokuyor. Arkadaşının kadın olduğunu ispatladığını düşünürken işletme sahibi tekrar çıkışıyor. “Onun kadın olması mesele değil siz ne yapıyorsunuz burada”, deyip linç girişimine devam ediyor.
 
Derken Buse Merve’yi de kaptığı gibi bağıra çağıra çıkıyor mekândan. Çevredeki insanların anlamakla anlamamak arasında gidip geldiği olayda Buse rezil oluşuyla kalıyor. “Uzun süre önünden geçemedim o kafenin,” diyor.
 
Buse’nin dudaklarından dökülen kelimeler birer film şeridi gibi ölen ve yaralanan eşcinsel ve trans arkadaşlarımı getiriyor gözlerimin önüne. Ahmet Yıldız’ı getiriyor. Onları öldürenin de bu zihniyet oluşu ne kadar tuhaf geliyor o an.
 
Bir tarafta belki de sizlere çok basit gelecek trajikomik bir olay, diğer tarafta ölümler. Kişilerin cinsel yönelimleri ya da cinsiyet kimlikleri ne olursa olsun, zarar veren aynı mantık, aynı algı. Bu yüzden mesele sadece LGBTİ’leri ilgilendirmiyor.
 
Buse arkadaşı için yaptıklarından dolayı LGBTİ’lerin kahramanı olamayacak belki ama daha genç yaşında pek çok insanın algılayamayacağı bir durumu algılayıp, “eşcinsel arkadaşlarım için her şeyi yaparım”, diyor, çünkü bu mesele hepimizin meselesi.
 
Yazımı bitirirken unutmamak ve unutturmamak için Ahmet Yıldız demek istiyorum. Özgürleşmek için, yönelimlerimiz ne olursa olsun birlik ve beraberlik olmak adına Ahmet Yıldız demek istiyorum. Bölünmeden, hangi ideolojide olursak olalım, meselemiz evrenselse, hep beraber hareket edelim. Çünkü hepimiz Ahmet Yıldız olabiliriz, hepimiz Buse olabiliriz. 

Etiketler:
2024