01/09/2017 | Yazar: Tanju Tariz

Bize düşen görev, bekçileri eğitmek. Ama Vali’den bir ricam var, rotasyon olsun.

Malum bayram öncesinde tatile çıktım. Assos’a gittim. Assos’u bir kısaltma zannederek, mana yükleyerek gittim ama nafile bir mana, bir anlam yokmuş. Ayol en azından kaosjel’in kaosu kısaltma olmasa da G-L kısaltma.

Çok sevdim Assos’u. Kuzenimin ailesinin evi olduğu için her ne kadar eve koli atamayıp, süpet ile yetinerek tatili tamamlayacak gibi olsam da sonunda kendimi Balıkesir’e attım. Uzatmalı eski kocama kendimi bir güzel kolilettim. Sonra da Bandırma'da yeni yaz kolilerinin kollarında güneşlendim.

Neyse bunlardan bahsedecek değilim, Assos’ta orman içinde gezerken, “Ormanı bekçi değil sevgi korur!” yazısı dikkatimi çekti. Dedim, Sevgi kim? Ben yokken buraya bir gacı mı yerleşti? Benden izinsiz nasıl çarka çıkar? Böyle derin duygulara dalmışken İstanbul’daki “bekçi” olayı aklıma geldi. Kaosjel kendisi Angara’da ama pek bi dert etti İstanbul’daki bekçi olayını. Ayol Buse de demiş zaten, Angaralılar sizin de balyoz’unuz var. Haset etme ne olur, çalış senin de olur. Gerçi bu kaosjeldekiler de sarı kız dışındakine bir bekçi dönüp bakmaz ama neyse…

Ben bekçiye öyle kötü anlamlar yüklemiyorum. Başımız çıkıştığında, canımız koli çektiğinde, hornetten birini bulamadığımızda, “aman bekçi” dediğimizde hemencecik gelecek ve görevini icra edecek genç ve yetenekli insanlar olduğunu düşünüyorum. Ha şunu dert ediyorum tabii ki: Bunları kim eğitti? İlk kolilerini “Kür Koli Kazası Laçonya Çekiç” ile mi, “Kocamı seviyorum herkese veriyorum Neşe Ebru Meral Esin ile mi?” yoksa “Boğazdan Gelen Esinti Yıldız Tar ile mi kestiler?

Kızlara sordum tabi. Yok anam yok hoy! Zaten bunlardan biri eğitime gitse idi ben mutlaka annelik vazifemi en iyi şekilde yerine getirir, yedirmez yerdim, oturtmaz otururdum. Kızlarımın minçoları eskimesin, dilleri yorulmasın diye elbette! Esmeray da malum üniforma-fobik olduğu için bu bekçiler pek bir eğitimsiz! Bize düşen görev, bekçileri eğitmek. Ama Vali’den bir ricam var, rotasyon olsun. Her hafta aynı bekçi aynı mahallede görev yapmasın!

Kızlarım, pasif+pasif’lerim, pasif+oralA’larım, sevişen pasiflerim, öpüşmeyen pasiflerim, direk isterim diyen pasiflerim, bu bekçilerle nasıl iletişim kurduğunuz önemli! Malum laçolarla iletişim kurarken, “aynen”, “tamam”, “hallederiz”, “bakarız”, “o iş bende”, “yapma yaw”, “olur” gibi kelimelerin ne anlama geldiğini ve nerede nasıl kullanıldığını fiil, isim ya da zarf olduklarını iyi çözmeniz lazım. Yoksa haliniz yaman! Bu konuda ne yazık ki online bir eğitim programı yok. Çok dedim Romanya ile karşılıklı bir Erasmus programı yapsak diye ama Yıldız Tar umursamadı beni. Şimdi olacak bütün madilikten kendisi sorumlu.

Geçen haftaki yazımda “eskiden dönmeye saygı vardı” yazmıştım ama bu lubun sözünün mânâsını (yıldız kız bu ikisinin üstüne de şapkalı a koy! Şapkasız olmaz! Kaosjel bu konuda pek hassas. Hatta biseksüel mevzusunda bu şapka olayındaki hassasiyeti gösterse belki örgütlenirdik) anlatmamışım! Ankara’da Çankırı caddesinde bir pavyona gittiğin zaman lubun lubun gidersen hesap ödemezdin. Bir laço çıkar hesabını öderdi. Sen sadece eğlenirdin. Ha laçoya alıkırsan alıkırsın; alıkmazsan alıkmazsın. Kimse çıkıp madilik yapmazdı.

Okurumun birinden mektup geldi. Benim trans kardeşlerimi küçük düşürdüğümü, belirli stereotipler dışında herkese madilik alıktığımı yazmış. Balım, çiçeğim, peteğim; gullüm diye bir şey vardır. Güllüm alıkırken ya “onlardan” bahsedersin, “bunlar ucuz lubunyalar” dersin, “kalitesiz kızlar” dersin ama ortada kast ettiğin, işaret ettiğin kimse yoktur. Ya da örneğin kızım Yıldız Tar’dan ya da Esmeray’dan bahsederken evet madi koli atarsın ama madi koli attığın da sen de karşılıklı eğlenirsin. Şimdiye kadar yazılarımda madi koli attığım; Buse Kılıçkaya (ona öyle hitap ediliyor neden anlamadım bi türlü), Demhat, Remzi, Yıldız Tar (Bu da Buse ekolünden), Funda, Ebru Meral, Laçonya Çekiç, Aslı ile (halasıyım onun) hep karşılıklı güllüm alıkarak paylaştık. Kimse kırılmadı, incinmedi! Zaten bende de başka kimsede de “kırılacak ince bir bel” yok.

Malum ben de eskiden kendimi gazeteci zannediyordum. Kaosjel paramı ödemedi diye yazmıyordum hatta. Ama sonra Yıldız Tar uzun uzun anlattı. Ben gökkuşağı forumunda yazıyormuşum. Yazılarım kaosjel’i bağlamazmışmış. Beni de bağlamaz belki de! Yani uzun lafın kısası, benim yazılarım hetero dünyanın mizah dediği yazılardan. Biz de güllüm diyoruz! İsteyen gullüm alıkır, istemeyen kanalı değiştirir! (uzaktan kumanda çıktığı zaman fikir hürriyeti böyle tariflenirdi).

Bu yazımı size söz verdiğim gibi pazartesi günü yazdım ve gönderdim. Ama alık Yıldız kendisinden bahsetmedim diye gene yayınlamadı. Bu arada biraz da bu bekçi mevzuuna bozulduğunu biliyorum. Kendisinin malum Le Angara’ya taşınmaya karar verdiği süreçte bekçilerin göreve başlaması hiç hoş olmadı! Yıldız’ı seviyorum ve kolilerini bozuyorum. Gelecek yazıda koli nasıl bozulur onu anlatacağım zeytinyağlı kabak çiçeği dolmalarım benim!

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler:
İstihdam