26/04/2013 | Yazar: Hande Çayır

Selam verirken yapılan o hareket ‘kalbimden, dilimden, aklımdan sana kötülük gelmez’ demekmiş. Bunu sevdim.

Salondaki tek başörtüsüz kadın bendim filmi izleyen. Tesadüf belki…
 
Filmin Recep İvedik serisi kadar izleneceği öngörülmüş. Tesadüf belki…
 
Filmde, öğretmenler var. Afganistan’a, Senegal’e, Bosna Hersek’e gidiyorlar. ODTÜ mezunları 200 dolar maaş karşılığında çalışmaya gönüllüler… Tesadüf belki…
 
◊◊◊◊◊
 
Şu mesajı aldım Selam filminden: Kendini feda et… Daha büyük ve senin dışında bir amaca hizmette bulun… Ölürsen ardında kalanlara biz bakarız…
 
Selam verirken yapılan o hareket “kalbimden, dilimden, aklımdan sana kötülük gelmez” demekmiş. Bunu sevdim.
 
“Ver müziği, ver müziği” kullanımı vardı. Buna zor dayandım.
 
Oyuncular iyi niyetli görünüyorlardı ancak hiçbir duygu geçmedi. Buna da ne desem bilemiyorum. Kendime de şaşkınım. Oyuncuların iyi niyetli görünmeleri mi dedim ben şimdi?
 
Açlık vardı. Et dağıttılar. Su yoktu. Çeşme yaptırdılar.
 
Şu satırlar da Ahmet Hakan’dan: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22991844.asp
 
◊◊◊◊◊
 
Üç şey çıktı bana, develer tellal iken… Pireler de berber…
 
1-    Bireyin yok sayılması ve kendinden vazgeçmesi beni incitiyor.
2-    Her zaman baktığımız kaynakların dışındakilere bakmak ufuk açıcı. Bu filmi izlemezdim normal şartlar altında. Bu arada, şartlar ne zaman anormal oldu? Bunu da kestiremiyorum şu an.
3-    Filmde “ben-olmayan” sunumuna dair bir örnekle karşılaştım. Bu örnek, iyilik mesajcılarına karşı karikatürleştirilen küpeli erkekti. Arabasını düşüncesizce park ederken resmedilmiş. “İyilikten, aşktan sen ne anlarsın be züppeciğim” mesajını yedi durdu.
 

Neyse, işte, bir ben var herhalde benden içeri… 


Etiketler:
İstihdam