03/09/2012 | Yazar: Halil İbrahim Dinçdağ

Bugün Türk futbolu bir değerini daha kaybetti. Yıllarca Galatasaray ve milli takım formasını alnının akıyla terleten, değerli futbol adamı, spor adamı, devrimci, emekçi Metin Kurt’u kaybettik.

Merhabalar,
 
Bugün Türk futbolu bir değerini daha kaybetti. Yıllarca Galatasaray ve milli takım formasını alnının akıyla terleten, değerli futbol adamı, spor adamı, devrimci, emekçi Metin Kurt’u kaybettik. İlk sporcu grevinde de ilk sporcu sendikası girişiminde de “Çizgi Metin”in imzası vardı… “Futbol oyun olarak güzel, borsada kirli ve çirkin” diyen devrimci spor emekçisi Metin Kurt yaşamını yitirdi… Futbolun Spartaküsü olarak adlandırılan Metin Kurt her zaman haklı mücadelesini sürdürmüş, sporcunun yanında olmuştur.
 
Kapitalist düzene boyun eğmemiş, haksızlıklar ve yalanlar karşısında dik duruş sergilemiş bir insandı. Kimseye boyun eğmemiş ve sporcu sendikasının kuruluşuna önderlik etmiştir. Metin Kurt’un bu mücadelesi bütün emekçilere örnek olmalıdır. Yıllarca vermiş olduğu mücadele insanın istedikten sonra neler başarabileceğini göstermektedir. Bu bir ders niteliğindedir. Bizler hep beraber birlik ve beraberlik içerisinde olursak yapamayacağımız hiçbir şey yoktur, bu dersin adı.
Taraftar grupları bu konuda Metin Kurt’un futbolun bir emekçi oyunu olduğu söylemini biliyor ve emekçilerin kalesinde gol olmaması için futbolu devrimci duruşlarıyla değiştirmeye çalışmaktalar. Yakın tarihte İzmir’de belli taraftar gruplarının kurmuş olduğu “Taraftar Hakları Derneği” bu bağlamda çok önemlidir. Aslında bizler birer birey olarak yasal haklarımızı tam manasıyla bilmediğimiz için haklarımızı arayamıyor veya bu yasal hakların kullanılmasının önüne birçok engel çıkartılıyor ve korkutuluyoruz. Üzerimize ölü toprağı serpilmiş, biat kültürü daha doğrusu ondan ötesi kölelik kültürü aşılanmış ve masum halkım koyun haline getirilip güdülmektedir. İşte benim halkımın üzerindeki bu kara tabloyu kaldırmak bizlerin görevidir.
 
Hayatı boyunca mücadele veren insanların anısına saygı onların bıraktığı bayrağı en yukarılara taşımakla olur. Metin Kurt hayatı boyunca mücadele etmiş ama hiçbir zaman anılmamış, kapitalist düzenin uşağı olmuş basın gündeme getirmemiştir. Ama yalaka olmuş reklam peşinde koşan futbolcu ve sözde futbol adamlarını manşetlere taşımıştır. Hiç biri halk için bir şey yapmamış sadece kendi ceplerini düşünen kan emicileri reklam yapmıştır, yapmaya devam etmektedirler. Bir yanda milyarlık yaşam süren zengin ve duyarsız futbolcular, bir yanda emekçilerle beraber hareket eden bir Metin Kurt efsanesi. Yaşamdaki alternatifler bu kadar basit. Ya şaklaban olursun ya da Metin Kurt.
 
Gerçek emekçiler halk için mücadele eden haksızlığa boyun eğmeyenleri çıbanbaşı olarak göstermiş ve linç kampanyası başlatmışlardır. Mücadele eden işçilerin, kadınların, ezilenlerin haberini yapmadığınız sürece, Metin Kurt öldükten sonra onun haberini yapsanız ne olur yapmasanız ne olur. Değerlerimizi kaybettikten sonra avını yerken gözyaşı döken timsah gibi gözyaşı dökmeyin. Bu halk onu unutmayacak unutturmayacaktır. Mekanın cennet olsun…

Etiketler:
nefret