26/09/2013 | Yazar: Gözde Demirbilek

gerçekten heyecanlandım sizin yüzünüzden diye bağırmak isteyen günler geçiriyorum.

her şeyin tuhaf bir şekilde yarım kaldığı şu günlerde (şş birsen tezer’den gönderdim!) gerçekten heyecanlandım sizin yüzünüzden diye bağırmak isteyen günler geçiriyorum. duru bir hafiflik çöktü üzerime. sürekli akşamüstü yaşıyor gibiyim. izmir de bunu yaşatmakta ısrarcı biraz. 
 
yeni insanlar tanıyıp gördükçe tekilleşiyorum. sanırım bu şehir değişikliği, çevre değişikliği, birçok şeyin değişmesiyle açıklanabilir. hayatıma zamanında girmiş ve mekânlarla özdeşleşmiş herkesten uzaktayım. uzaklaştım. içimdeki hüzün bağları çözüldü bir bir sadece izler, gibi şeyler.
 
dün ali’nin haberini alınca buruldum, biz tanışmadık onunla. uzaktan takip ettiğim, okuduğum bir insandı ve öylece gözlerini kapatmasının ardından kanserle verdiği savaşın gerisinde bize çok güzel cümleler bıraktığını düşünmeye çalışıyorum. kendime güzel şeyler empoze etmeye çalışıyorum. bir yandan sabah ev arkadaşımın cümlesi düşündürdü beni. "ilk defa trans cinayetiyle değil, hastalığıyla ölümüne üzülüyoruz" gibi. ölüm, aynı ölüm. karşısında üzülmeyle yükümlü olduğumuz bir ölüm.
 
keyfimi yerine getirmek için büyük bir çukurun içinde çabalıyorum diyebilirim. yüzümü güldürmeye çalışıyorum. bugün sokaktan geçerken birinin hapşurduğunu duydum pencereye baktım kadın camdan kafasını çıkarınca "iyi yaşa" dedim. içimde sevgi ve ilgi biriktiğini düşünüyorum. kimseye akıtmadığım sürekli nereye kadar depolayacağımı bilmediğim ilgi ve sevgiden söz ediyorum. böyle birden fışkırıyor. kadın da dönüp "sağ ol gülüm" dedi. bi anlık bir şey koptu içimde, görmeyi istediğim şey bu tribine girdim yürürken. mutlulukla isyanımın arasında sıkıştım.
 
geçen hafta bundan daha berbat bir hâlle dolanıyor idim, bu yüzden yazarak iç karartmak hiç sevmediğim şeydir. uzun uzun yazmadım geçen perşembe. şimdi cümlelerime bakınca "nerde çantalara gökkuşağı geren" diye kendime yakınıyorum ama yakında yanıdan rengarenk çiçekler açacağıma inanmak istiyorum. henüz inanmıyorum, inanmak istiyorum.
 
meyve çaylı depresyonlarım karadır abiler! 
 
geçecek ama kapatsam da kendimi eve ben kendimi kapattığım evlerde gökkuşağı bileklikler yapar çıktığım gün patlarım. öyle olacak yine, bu sefer bi şeyler yaratmaktan çok içimi dökmek geldi içimden. şş tamam bitti bitti. bu kadar hüzün yeter. 

Etiketler:
nefret