21/06/2014 | Yazar: Rıza Yalçın Koçak
Bırakınız Hormonlu Domates ödülü bu kez de BDP Gençlik Kolları’na gidiversin, Yurtsever Gençlik bunca yıldır yaratılan birikim ve değerin ağırlığına uygun olarak genel ahlakçı yapısını bir sorgulayıversin.
Bırakınız Hormonlu Domates ödülü bu kez de BDP Gençlik Kolları’na gidiversin, Yurtsever Gençlik bunca yıldır yaratılan birikim ve değerin ağırlığına uygun olarak genel ahlakçı yapısını bir sorgulayıversin.
Ne de olsa ‘her temas iz bırakır!’
Salih Canova Kaos Forumunda yayınlanan yazısında Hormonlu Domates Ödüllerinin bu yıl ki “kazananı”nın BDP Gençlik Kolları olmasına bozuk atıyor, birçoğu haklı sebeplerini sıralayıp, bizleri bekleyen tehlikeyi işaret ediyor!
“…Malumunuz her yıl belirli bir temayla düzenlenen Onur Haftası kapsamında, geride bıraktığımız yılın homofobik söylem/eylem üreten kişi ve kurumları da, bir anket aracılığıyla belirlenir ve Hormonlu Domates Ödülü’yle ödüllendirilir… Genel Ahlaksız Kategorisi’nde tek başına aday gösterilen BDP Gençlik Komisyonu bu adaylardan biri. Ödüle aday gösterilmelerinin gerekçesi de Dersim’deki birahanelere ‘fuhuş’ yapıldığı gerekçesiyle düzenledikleri saldırı.”
Yazı bütünen fazlasıyla ihtiyaç duyduğumuz bir dayanışma kaygısı ile kalem alınmış. İyi de olmuş. Birçok noktada yeniden düşünmemizi sağlıyor. İçerikte ise her bir belirleme altına imzayı çakıvereceğimiz türden. Kürt Hareketinin LGBTİ noktasında durduğu yer, attığı adımlar, şovenist yaklaşımın her telden buraya vurma kaygısı, Kürt Hareketinin özünde mevcut bulunan ulusalcı anlayışı ezen ulusun- Türk Ulusunun milliyetçiliğiyle bir gören sakat yaklaşım vs.
Ama sanki daha başka bir şeye ihtiyacımız var!
Bu neye benziyor biliyor musunuz? Halk Cephesi’ni eleştirirken bir çok sakat anlayışını mahkum etmeye kalkışırken, bir yandan da bu hareketin ‘Türkiye Devrimci Hareketi’ içerisindeki yerine, ödediği bedellere, devamcısı olduğu geleneğe atıf yapma kaygımıza! Hayır, demiyorum ki bunları kaldırıp atalım ama bir yandan da bunu söylemeden geçememe ruh halimiz, ‘kıyamama’ durumumuzu ele veriyor, dönüştürme noktasında bir anlama mazhar olması gereken eleştirilerimizi savunmasız bırakmıyor mu?
Belki de eleştirmenin mahiyetine dair kafa yormamız gerekiyor yeniden. Tüm saydığımız olumlu özelliklerle birlikte Kürt Özgürlük mücadelesinin ataerkil ve homofobik anlayıştan bütünen azade olduğunu iddia edebilir miyiz? Bir çok birlikteliğe göre ileri bir noktada olduğunu görüyor olmamıza rağmen iddiamızın bunun ötesine geçemeyeceği aşikar. O vakit, Dersim’de yaşanan birahane vakalarının LGBTİ hareketinin bir şekilde gündemine girip buradan bir sonuç çıkarması meselesi ‘çürük bir domatesi’ hak etmese gerek diye düşünüyorum. Dersim’de uzun uzun vakit geçirme imkanları bulmuş ve bahsi geçen sistemli yozlaştırma politikalarına bizzat şahit olmuş biri olarak söylüyorum; evet, orada bir devlet politikasından, sistematik bir şekilde uygulamalardan söz etmeden oranın gerçekliğini anlamamız mümkün değildir. Ama bununla birlikte oraya müdahale eden Türkiye sol hareketinden ve Kürt Özgürlük hareketinden birçok kimsenin de ‘namusçu-genel ahlakçı’ kaygılar taşıdığını belirtmeden geçmemek gerekiyor. Hali hazırda Dersim’in içkin doğasında mevcut olan ‘devlet düşmanlığının’ (ziyadesiyle haklı ve meşru) yanı sıra diğer bir saikin de ‘memleketimizi orospular bastı’ şeklinde tezahür ettiğini, seks işçilerini anlama kaygısının zerre kadar taşınmadığı, karşı taraf potasında onların da eritildiğini görmek şarttır.
Hal bu iken, hele ki bizim ellerde bazen sabrın sınırını esnetmek gerekiyor. Vuku bulan yanlış yaklaşımların bizi daha fazla üzmesinin sonucu olarak daha acımasız olabilme hakkımız yok mudur?
Elbette eleştirimizin altını, bu sefer başka bir yandan sakatlayacak şovenist anlayışlara kapı aralamamak şarttır. Kürt hareketine – onun esaslı bir parçası olan BDP Gençlik Kollarına- verilecek ‘Hormonlu domates’ yalnızca homofobik-ataerkil-heteroseksist-genel ahlakçı yana dair duyduğumuz öfkenin simgesi olmalıdır. Bunu farklı kaygılarla temellendirip buradan milliyetçilik namına ekmek yemeyi umanlar zaten iflah olmaz bir derdin sularında kulaç atmaktadırlar. Ancak ‘Kürtfobi’ ödüllerini bu yaklaşımın karşısına dikip, ‘Bizim de elimiz boş değil hani’cilik oynamak da bir bu kadar tehlikelidir diye düşünüyorum.
Buradan kelli, bırakınız Hormonlu Domates ödülü bu kez de BDP Gençlik Kollarına gidiversin, Yurtsever Gençlik bunca yıldır yaratılan birikim ve değerin ağırlığına uygun olarak genel ahlakçı yapısını bir sorgulayıversin. Saik budur ve bundan kimseye zarar gelmez kanaatindeyim.
İlgili yazı:
Etiketler: