06/09/2012 | Yazar: Ali Erol

Kaos GL kendisini asla bir ‘cinsel azınlık’ grubu olarak görmediğinden bir bütün olarak toplumun dönüşmesini hedefledi. Eşcinseller olarak her yerdeyiz ve mücadelemiz yasalardan sosyal hayatın her alanına kadar yayılacaktır.

Kaos GL, verdiği mücadele ile toplumsal muhalefetin, zorunlu heteroseksüellik üzerinden sisteme paralel tanımladığı daha doğrusu mevcut sistemden aynen devraldığı heteroseksist yaklaşımını sarstı.
 
Öncelikle eşcinseliz, gerçeğiz ve burdayız! Varolan zihniyet, eşcinsel aşkın meşruiyeti için “eşcinselim ama…” diye ikinci bir cümle kurmamızı bekliyor. Toplumsal muhalefet bu kibirden vazgeçsin. Eşcinsel varoluş bizatihi meşrudur.
 
Kaos GL kendisini asla bir “cinsel azınlık” grubu olarak görmediğinden bir bütün olarak toplumun dönüşmesini hedefledi. Eşcinseller olarak her yerdeyiz ve mücadelemiz yasalardan sosyal hayatın her alanına kadar yayılacaktır.
 
BirGün Gazetesi, “Toplum Muhalefetini Arıyor” başlıklı yazı dizisinde, eşcinsel grupların görüşlerine de yer vermişti. Kaos GL’nin cevabı dizi kapsamında 1 Mart 2005 tarihinde yayınlandı.

Muhalefet cephesinin neresinde duruyorsunuz?
 
Kaos GL, tabandan ortaya çıkışıyla, verdiği eşcinsel varoluş mücadelesiyle aslında ikili bir muhalefet kanalı açmak durumunda kaldı. Hem sistem hem de kendini sistem karşıtlığı üzerinden kurmaya çalışan toplumsal muhalefet hareketi, eşcinsel realitesini tanımamakta ortaklaşabiliyor. Mevcut sistem, merkezi örgütlenme üzerinden sahte bir bütün tanımladı ve bunu topluma dayattı. Etnik, dinsel gibi kanallara paralel sahte bütünü tanımlayan zorunlu heteroseksüellik ile birlikte, eşcinsellik kamusal alandan kovuldu ve sosyal hayatta telaffuz edilmez oldu. Sahte bütünün çoktandır parçalanmaya yüz tuttuğu hepimizin malumu olsa da, sisteme muhalif toplumsal hareket, eşcinsellik söz konusu olduğunda, mevcut sistemle heteroseksüel blokta yan yana durmakta en küçük bir beis görmedi.
 
Kaos GL, on yılı aşkındır verdiği mücadele ile toplumsal muhalefetin, zorunlu heteroseksüellik üzerinden sisteme paralel tanımladığı daha doğrusu mevcut sistemden aynen devraldığı heteroseksist yaklaşımını sarstı.
 
Yeni bir toplumsal muhalefet artık geçmişin merkezi iktidarı fethe çıkmış muhalefet anlayışı ile yaratılamayacaktır. Gerçi bu gerçeği, kendini tek doğru ve evrenin merkezinde gören bir iki çevre dışında kabul etmeyen yok gibi. Yaşanan sancı ise bundan sonra her türlü iktidar ile nasıl ilişkileneceğiz veya ilişkilenmeyeceğiz sorusuna verilecek cevap ile iğne/çuvaldızın ne kadarını kendimize batıracağımıza karar vermeye çalışmaktan kaynaklanıyor olsa gerek.
 
Türkiye’deki muhalefetin neleri tükettiğini, nerelerde tökezlediğini düşünüyorsunuz?
 
Türkiye’de toplumsal muhalefet, haliyle sol, samimiyetinden kuşku duyulmayacak bir şekilde eşitlik, özgürlük ve adalet için mücadele ettiği halde onca zulme maruz kalmış olan eşcinsellere bir kez olsun dönüp bakmamıştır bile. Arnavutluk’tan Nikaragua’ya, Eritre’den Tigre’ye kadar dünyada yüzünü dönmediği yer, el atmadığı özgürlük mücadelesi kalmadığı halde, sıra bir türlü eşcinsel kadın ve erkeklere gelmemiştir. Eşcinseller tamamen kendi özgüçleriyle söz almaya kalkıştıklarında, egemen ideolojiyi yeniden üretme konusunda mevcut sistemi bile geride bırakıp, burjuva medyası ile yarışa girebilmişlerdir.
 
Toplumsal muhalefet, gey-lezbiyen realitesini tanımalıdır. Bunu da, kendini “yeniden” toparlayana kadar vitrin süsü yapmak için değil birlikte özgürleşme dışında artık başka bir yol olmadığından yapmalı.
 
Dünyadaki muhalif hareketlere mesafeniz nedir?
 
Eşcinsel Kurtuluş Hareketi tam da Batı’dan tüm Dünyaya yayılan 68 dünya devrimi kalkışmasıyla şekillendi. Türkiye’den gelişmeleri takip etmeye çalışıyoruz. Ama bu Erbakan’ın, pek çok Kemalist ve solcunun söylediği gibi eşcinselliğin ve bu topraklarda varolma mücadelesi veren eşcinsel hareketin Batı’dan geldiği anlamına gelmez! (Tam tersine Türkiye’nin Batı’ya dönük yüzü, sistemiyle de muhalefetiyle de, Batı’dan homofobi getirdi.)
 
Dünyada gey-lezbiyen emekçiler sendikalarda örgütleniyorlar; bizler de sendikalarla iletişim kurmaya kalktığımızda, bu olsa olsa polisin veya rakip konfederasyonun işidir diyebiliyor sendikacılarımız. İşçi sınıfını örgütlemeyi kendi işi gören solcularımız, işçi-memurları örgütlemek eşcinsellere mi kalmış, kendi işlerine baksınlar, diyebiliyorlar. Cinsiyetçiliğe ve homofobiye karşı mücadele etmeden mi yükselecek toplumsal muhalefet?
 
Neo-liberal politikalar, 70’lerin sonu 80’lerin başında herkes gibi Eşcinsel Kurtuluş Hareketini de etkilemişti. Eşcinsellerin Küreselleşme karşıtı hareketin bir bileşeni olmaları, Türkiye’de bizleri hem heyecanlandırdı hem de biraz derdimizi anlatma konusunda işlerimizi kolaylaştırdı.
 
Muhalefetinizde öne çıkan “hayırlarınız” neler?

Öncelikle eşcinseliz, gerçeğiz ve burdayız! Varolan zihniyet, eşcinsel aşkın meşruiyeti için “eşcinselim ama…” diye ikinci bir cümle kurmamızı bekliyor. Toplumsal muhalefet bu kibirden vazgeçsin.
 
Eşcinsel varoluş bizatihi meşrudur. Nasıl ki işçilerin, kadınların, kürtlerin, gençlerin… arasından her türlüsü çıkabiliyorsa, her çeşidinden eşcinsel de olabilir. Kimse homofobisine bahane aramasın.

Kaos GL kendisini asla bir “cinsel azınlık” grubu olarak görmediğinden bir bütün olarak toplumun dönüşmesini hedefledi. Eşcinseller olarak her yerdeyiz ve mücadelemiz yasalardan sosyal hayatın her alanına kadar yayılacaktır.
 
Anayasanın 10. maddesine “cinsel yönelim” ibaresinin eklenmesini istiyoruz. Tüm yasaların cinsel yönelim ayrımcılığına karşı yeniden düzenlenmesini istiyoruz. Çalışma hayatında ve sendikalarda cinsel yönelim ayrımcılığına son verilsin istiyoruz. Mevcut eğitim sisteminin zorunlu heteroseksüelliğe karşı yeniden düzenlenmesini ve gey-lezbiyen gençliğe yönelik asimilasyon politikalarına son verilmesini istiyoruz.
 
Küreselleşme hareketine paralel bir ezilenlerin koalisyonu yaratılabilir. Bu da kolay olmayacaktır mevcut zihniyetlerle. Kaos GL iletişim ve etkileşim alanları yaratmaya çalışsa da, mevcut yapılar homofobiyle yüzleşmeye ya yanaşmıyorlar ya da hiçbir şeyi sorgulamadan samimiyetsizce bir yaklaşım geliştirebiliyorlar. Bir sendikacı Kaos GL’ye konuşma için gidiyor diye diğer sendikacı arkadaşlarınca makaraya sarılabiliyor. Toplumun diğer kesimleriyle etkileşim böyle mi sağlanacak?
 
Kaos GL olarak mevcut partilerden bir beklentimiz bulunmuyor. Mevcut sendikal mücadelenin dönüşümü ile kapitalizme karşı toplumsal hayatın her alanında yan yana gelme ve birlikte örgütlenme becerilebilirse yeniden bir çıkış bulunabilir.
 
 
 İlgili söyleşiler:
 
“Anadolu’nun Son Tutsaklarıyız”
 
“Gey her zaman yoktu. Her zaman olan eşcinsellikti!”
 
Birbirimizi Güçlendirmek Hepimize İyi Geliyordu!
 
Siyahî Dergisinden Söyleşi
 
“Kaos GL Politikası, Mücadelesi ve Sorunları”
 
“Toplumdaki Krizlerden Eşcinseller Muaf Değil”

Etiketler:
İstihdam