19/10/2016 | Yazar: Emre Korlu
‘Bizler yaşlanamıyoruz’ diyordu bir su perisi en güzel düşüne doğru yürürken hastanenin o soğuk odasında ölmeden önce... Neden yaşlanamadık ki biz Başak?
“Bizler yaşlanamıyoruz” diyordu bir su perisi en güzel düşüne doğru yürürken hastanenin o soğuk odasında ölmeden önce... Neden yaşlanamadık ki biz Başak? Neden o buz gibi gölün suyunda bulundu cesedimiz? Neden düştük zalimlerin eline de kor oldu geleceğimiz? Çünkü sanki başka bir gezegenden gelmişiz gibi dışladılar bizi. Çocukluğumuzu, hayallerimizi, iyi bir meslek sahibi olmaya duyduğumuz o inancı söküp aldılar masallarımızın arasından. Oysa hepimiz kendi öykümüzün kahramanıydık hani.
Hani senin de kınalı ellerin olacaktı, uzun yolları küçük bir çocuğun heyecanına sarılarak yürüyecektin? Ne bileyim işte; hiç tanışmadığım kadının gidişine ağladıktan sonra unutacağım belki de tüm bunları ve sen hep göl kelimesini duyduğumda geleceksin aklıma zira birkaç güne kalmaz yüksek müziklerin, saçma ışıkların altında anımsanmayacaksın bile. İnsanoğlu bu Başak, okunmuş ve unutulmuş kitap gibi atılıyoruz bir kenara. Hatırlamak için ya birilerinin ölümüyle sarsılıyoruz ya da kendi ölümümüzü bekliyoruz; sürekli onarıyoruz hafızamızı; ne tuhaf!
Ve bu lanet sistem, elinden yaşama hakkını çaldı; belki tıbba inat anne olabilme heyecanını, gitmek istediğin sinemaları, okumak istediğin kitapları, görmek istediğin ülkeleri, sonraya sakladığın gülüşleri, ağlamaya duyduğun ihtiyacı; aşkı,
senden yaşlanabilme hakkını aldı.
Ne kötü şey yaşlanamamak Başak! Makas darbesiyle kesilen hayatın ölü kahramanı olmak ve 1-0 yenik başlamak bu kırıp dökücü yolculuğa; ne kahredici bir daha hiçbir şeyin başlangıcında olamamak.
Hiç ısınamadın değil mi bir daha? Bedenin gölün soğukluğunda üşürken bir de götürüp morga koyduklarında seni o zaman ruhun ağladı mı Başak? Yine duyulmadı mı hıçkırıkların?
Biliyorum; bu yazının da noktası konulduğunda ölüm haberinin üzerine onlarca haber sıralanmaya başladığında, unutulacak olmanın o zalim gerçeğiyle beni de affetmeyeceksin!
Zaman geçecek, peydahlanıp duracak yeni gün doğumları; sustuklarını duyan kimse olmayacak, kırılmaz bir sabırla hatırlanmadıkça gidişin, ziyan edilmiş bir mücadelede belki de yalnızca gözlerindeki mana kalacak.
“Açık bir yarayım” dediğini duyar gibiyim. Başak, bizi bağışla!
İlgili Haber:
Kayıp trans kadın gölde ölü bulundu: “Şüpheli bir ölüm”
Etiketler: