05/07/2014 | Yazar: Zeynep Akkuş

Birbirlerini ortak yaralarından tanıyan kişilerin oluşturduğu ve ucunun bucağının nerede başlayıp nerede bittiğinin tahmini mümkün olmayan, devasa bir aile yaşıyor bu dünyada.

Birbirlerini ortak yaralarından tanıyan kişilerin oluşturduğu ve ucunun bucağının nerede başlayıp nerede bittiğinin tahmini mümkün olmayan, devasa bir aile yaşıyor bu dünyada.
 
Ahmet Yıldız 2008 yılında babası tarafından öldürüldüğünde, Şili’den Kanada’ya, İspanya’dan Avustralya’ya, dünyanın dört bir yanından insanlar bir araya gelip “Ahmet benim ailemdir” dedikleri ve “Gerçek ailesi Ahmet’i özlüyor” sözüyle biten bir video çekerek başta youtube olmak üzere pek çok paylaşım ortamından milyonlarca kişiye ulaşmışlardı. Videoda yer alan kişilerin hepsi tanıyor muydu Ahmet’i, bilmiyorum. Bir insanı “tanımak”, ondan “ailem” olarak söz etmeye yeterli olur mu? Bazı durumlarda pekâlâ da oluyor işte! Peki Ahmet’i kendilerine ailelerinden biri kadar yakın hissetmelerinin yegâne sebebi, aynı cinsel yönelime sahip olmaları mı? Ya da -şeytanın avukatlığını yapayım,- onunla bir şekilde, bir yerde beraber olmuş olmalarından kaynaklanan bir yakınlık, bir sempati mi?
 
Bilinmesi gereken bir gerçek var ki, bu mesele hiçbir zaman bu kadar “basit” olmadı ve olmayacak!
 
Birbirlerini ortak yaralarından tanıyan kişilerin oluşturduğu ve ucunun bucağının nerede başlayıp nerede bittiğinin tahmini mümkün olmayan, devasa bir aile yaşıyor bu dünyada. Eşcinsel, biseksüel, trans ya da interseks olmanın doğurduğu zorlukları hayatlarının bir döneminde mutlaka yaşamış ve belki hâlâ yaşayan, belki hâlâ o zorluklarla boğuşan insanların bir araya gelmesiyle oluşmuş; dil, din, ırk, inanç gibi kavramların engel ya da ötekilik yaratmadığı bir aile bu. Ve ne mutlu ki, içinde sadece LGBTİ’ler yok. Onlara destek veren ve hiç de azımsanmayacak sayıda heteroseksüeli de kapsıyor. Konuya tek kaşı havada yaklaşanları şaşırtacak ölçüde ve çeşitlilikte; her şehirde, her ülkede, dünyanın dört bir yanında fertleri olan bir aile.
 
Ve bugün o ailenin fertleri olan bizler, 17 yaşında intihar eden bir trans erkeğin, İzmirli Okyanus Efe’nin yasını tutuyoruz. Okyanus Efe’nin adını çoğumuz ilk kez bu acı olayla duyduk ama bu, ölüm haberini alır almaz ülkenin en büyük üç şehrinde eş zamanlı anma eylemleri düzenlememize engel olmadı. Maalesef antrenmanlıyız, böyle eylemleri hemen organize edebiliyoruz. Daha önce etmedik mi, Baki için, Dora için, Gaye için, Roşin için, Ahmet için...
 
Yine içimizde büyük bir öfke ve yüreğimizde derin bir acı var. LGBTİ’lerin yanlış olmadığını hâlâ anlatamamanın acısı ve öfkesi bu! Ama bir yandan da bu kavurucu duyguları bastırıp LGBTİ’lerin yalnız da olmadıklarını haykırmaya devam ediyoruz!..
 
Aramızdaki bu muazzam bağın gücüyle; biyolojik ve kutsal(!) aile kavramının gümbür gümbür çöküşünün ve iflasının çok yakın olduğuna inanıyoruz. Sevdiklerimizin ardından cami avlularında açık kimliklerimizle -henüz- toplanamıyor olabiliriz; anmasına -ya da kutlamasına- katıldığımız kişilerin akrabaları bizi en fazla “çok yakın bir dost” olarak biliyor olabilir ama aslında biz birbirimizin…
 
…türlü baskılar sonucu evlenmek zorunda kaldığı nikâhlı eşinden daha çok sevdiği, yanında daha mutlu olduğu hayat arkadaşı, sevgilisi, can yoldaşıyız.
 
…“aile”siyle paylaşamadıklarını paylaştığı sırdaşıyız.
 
…omzunda ağladığı dert ortağıyız!
 
…intiharı düşündüğünde, “Sakın yapma! Seni istemeyenlere inat yaşa, var olmaya devam et!” diyen destekçisiyiz.
 
…yaşımız ölçüsünde annesi, babası, kardeşi, evladıyız.
 
Asla ve kat’a, bizi inandırmak istedikleri kadar yalnız ve sahipsiz değiliz. Kanımızdan olmasalar bile canımızdan olanları anmamızı da, kutlamamızı da, sevmemizi de, sahiplenmemizi de hiçbir güç, hiçbir otorite, hiçbir inanç, hiçbir gelenek, hiçbir sözde kutsal engelleyemez. Tıpkı yepyeni bir "aile" kavramının ve devamında yepyeni bir toplum yapılanmasının doğuşunun engellenemeyeceği gibi.
 
Birbirimize, "Git kendini as da hepimiz kurtulalım" diyen bir babanın olduğundan çok daha yakın olduğumuz gibi; temelinde böyle babaların “reis”lik yaptığı ve diğer fertlerinin ses çıkarma cesaretine sahip olamadığı ailelerin meydana getirdiği habis bir toplumu da hem lanetliyor hem de reddediyoruz!..
 
Fotoğraflar: İskenderun Özgürlüğün Renkleri LGBTİ

Etiketler:
İstihdam