10/07/2014 | Yazar: Varujan Tigran
Yerel seçimler olsa anlaşılır ama herkesi ilgilendiren bir Cumhurbaşkanı oylamasında ikametgâh adresini oy kullanacağı yerde gösteremeyen kesinlikle oy kullanamıyor.
Evsizler, Çingeneler, göçebeler ve hatta yazlığı olmayan tatilciler…
Yerel seçimler olsa anlaşılır ama herkesi ilgilendiren bir Cumhurbaşkanı oylamasında ikametgâh adresini oy kullanacağı yerde gösteremeyen kesinlikle oy kullanamıyor.
Her seçim döneminde Emma Goldman’ın meşhur “Oy kullanmak bir şeyleri değiştirse yasaklanırdı.” sözü gündeme geliyor. Bu sözle ilintili olarak gittiğim sorgulamadan sonra Türkiye’de karşılaştığımız engellemeler oy kullanmak önemli bir şey olsa gerek dedirtiyor.
Geçtiğimiz seçimlerde seçim hileleri ve kavgaları; yakılan zarflar; oy kullanma engellemeleri o kadar çoktu ki… Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanmak için de bugünkü uğraşlarımdan sonra benzer engellemelerin olduğunu anladım. Evsizler, Çingeneler, göçebeler ve hatta yazlığı olmayan tatilciler istese de oy kullanamıyormuş.
Allah kimseyi devletin eline düşürmesin…
YSK’nın duyurusunda da olduğu üzere tatildekilerin oy kullanabilmesi için 9 Temmuz’un seçmen kayıtlarının son günü olduğunu biliyordum. İşten izin alarak sabah erkenden kardeşimle beraber nüfus müdürlüğüne gittim. Bana ilk başta kesin bir dille üzerime İstanbul’da kayıtlı bir fatura olmadan işlem yapamayacaklarını söylediler. Yani oy kullanmak için öğrenci olduğum Trabzon’a gitmem gerekirmiş. İyi de ben öğrenciyim nasıl olur da seçme ve seçilme hakkımı gasp edersiniz diye sorduğumda nüfus müdürü benle aynı fikirde olduğunu bunu YSK’ya sormam gerektiğini söyledi. Sonrasında öğrenci olmam hasebiyle burada bir yurtta kalıyor olsan oy kullanabilirdin gibi sözler sarf ettiler. Buna benzer gerekçelerle fatura getirmediği veya ikametgâhı burada olmadığı için onlarca insanı geri çevirdiler. Benim gibi itiraz dilekçesi vererek oy kullanabilme ihtimali olan kişileri bile ısrarcı olmadıkları sürece geri döndürme yoluna gidiyorlardı. Ancak tatilini bir akrabasında geçiren insanların buna itiraz etme hakkı bile yoktu ve oy kullanmaları katiyen engellendi. Hele evsizsen hiç oy kullanamazmışsın. Yerel seçimler olsa ikamet adresi devletin mantığı çerçevesinde bir nebze anlaşılabilecek bir şey ama biz herkesi ilgilendiren bir Cumhurbaşkanını oylayacağız. Yani anlayacağınız tatilciler için kolaylık sağlanacağı haberlerinin aksine öyle ya da böyle ikametgâh adresini oy kullanacağı yerde gösteremeyen kesinlikle oy kullanamıyor.
Ailemin İstanbul’da yaşadığını belirtip oy kullanmak istediğim konusunda ısrarcı olunca "annenin adına bir faturayla gelirsen YSK’ya burada oy kullanman için şerhli bir ikametgâh yaparak dilekçe verelim" dediler. Bu cümleyi duymak bile epey zaman almıştı. Ben de sonrasında mahalle muhtarında doğrudan ikametgâh adresimi değiştirmeyi denedim ama muhtarlıkta yapılan işlem resmi olmazmış, olmadı. Mecburen eve gidip faturayla tekrar nüfus müdürlüğündeki şefe gittim. Şef bana faturadaki adresin kayıtlarda çıkmadığını söyledi. Yakın bir zamanda sokağın adı değişmişti ve güya kapı numarası faturada düzeltilmemişmiş. Gidip bunu İSKİ’den (Sular İdaresi’nden) değiştirmem gerekiyormuş.
Fatura adresi değişikliği için otobüsle başka bir ilçeye gittim. Bir ton evrak gerekli dedikleri için “bir oy kullanacaktım burnumdan getirdiler” diyerek sitem ettim. Bunun üzerine sadece bir kapı numarası değişikliği ise bilmem hangi beyle konuş belki düzeltilir dediler ve ben de gittim konuştum. Görüştüğüm kişi bizim mahalleyi iyi biliyormuş meğerse ve oradaki adresleri değiştirdiklerine dair bir ton ispata girişti. Faturada eski ve yeni sokak isimleri ve numaralar yer alıyormuş ki bir karışıklık olmasın. Oysa bu bana karışık gelmişti ve nüfus müdürlüğü çalışanları için de öyle olacak ki numarayı bile doğru okuyamamış beni sırf bu yüzden ikinci kez geri çevirmişlerdi.
İSKİ’den aldığım daha net ifadelerle adresimizin yazıldığı bir faturayla Nüfus Müdürlüğüne üçüncü kez gittim. Tekrar şefe işlemi yapmak istediğimi eski ve yeni her iki kapı numarasının da faturada yer aldığını anlattım. O da yoğunluktan dolayı beni karşı masadaki Kürt bir memur abiye yönlendirdi. Sonra baktı evraklara ki faturadaki adreste yazılan yeni sokak ismi ile ikamet adresindeki sokak ismi benzese de uyuşmuyor. Abiyle biraz Kürtçe konuştuk ve sizi tekrar yollamam gerekiyor ama halletmeye çalışacağım dedi. Şefin de onayıyla işlemi gerçekleştirdi. Sanırım bürokrasiyi bu şekilde biraz deldik. Meseleyi bütün günümüzü alsa da çözdük ama tabii bir de YSK’nın dilekçeyi onayı gerekiyor.
Ha bu arada oyum Selahattin Demirtaş’a…
Seçilmeye ve seçmeye çok büyük anlamlar yüklemesem de bu ülkenin demokratikleşmesi açısından bazı açmazları aşmamızda önemli olabiliyor. Cumhuriyet tarihi boyunca yok sayılan Kürtlerin milletvekillerinin parlamentoda oluşu statükoyu oldukça zorluyor. Tabii tüm HDP milletvekillerinin gündemleştirdiği konular da sistemi sarsan cinsten.
Hâlihazırda üç Cumhurbaşkanı adayından biri eski devlet geleneğini savunurken biri şimdiki statükonun diktatörleşen lideri olmak istiyor. Burada da Selahattin Demirtaş devletçi anlayışların dışında ilk kez cumhurbaşkanlığına aday olan tabiri caizse halktan biri olarak farklılaşıyor. Bu anlamda alacağı oyların niceliği sadece kazanması açısından değil Türkiye’de devletçi anlayışların dışında bir alternatifin olabileceğini göstermesi açısından da önemli.
CHP’ye oy vermenin hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini geçen seçimde de vurgulamıştık. Çünkü CHP gösterdiği adaydan da anlaşılacağı gibi hiçbir zaman tam anlamıyla solda konumlanamayacak. Sadece seçim endeksli ve salt hükümet karşıtlığına indirgedikleri politikalarıyla ise devletin kronik rahatsızlıklarıyla bir alıp veremediklerinin olmadığı da anlaşılıyor. Tabii gönül ister ki CHP geçmişiyle yüzleşsin ve en azından demokratlaşarak Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sunsun ama ne yazık ki CHP değişim beklentilerini karşılayamamakla kalmıyor sağa kayıyor.
Şu çok açık ki bu ülkede demokrat Kürt bir adaya oy verirseniz bir şeyler değişebilir. Elbet salt parlamentoya, seçime ve seçilmesine endeksli düşünmemek ve uzun soluklu alternatif bir yol kurgulamak gerekecektir. Bu oy temsilindeki düşünceyle halkın iradesi ve belirleyiciliğiyle sistemi de değiştirebileceğimize inanıyorum. Halklar birleşerek alternatif bir yolu sisteme dayatmalıdır. Hiç olmazsa Selahattin Demirtaş yüksek bir oy oranı alırsa bütün sistem partileri etraflıca düşünüp politikalarını değiştirmek zorunda kalacaktır. Yıllardır birbirinin karşıtı gibi görünen ama birbirini besleyen sistem partilerine oy vermek neyi değiştirdi ki…
Moda bir tabirle söylemek gerekirse “tatava yapmayın” oyunuzu HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş’a verin.
Etiketler: