01/06/2012 | Yazar: Seyhan Arman

Toplumumuzda öteki sayılanların da, çoğu zaman kendisine yabancı olan ya da henüz tanışmadığı bireyleri ötekileştirdiğini zaman zaman yazmıştım. Şimdi anlatacağım hikaye bunun apaçık bir kanıtı ve maalesef ben bu durumu anlayamıyorum.

Toplumumuzda öteki sayılanların da, çoğu zaman kendisine yabancı olan ya da henüz tanışmadığı bireyleri ötekileştirdiğini zaman zaman yazmıştım. Şimdi anlatacağım hikaye bunun apaçık bir kanıtı ve maalesef ben bu durumu anlayamıyorum. 
 
Mimar Sinan Üniversitesi mezunu dansçı bir arkadaşım var, adı Umut. Geçtiğimiz günlerde yine Mimar Sinan da okuyan öğrencilerin mezuniyet performanslarını izledik beraber ve ikimizde hiç beğenmedik, çünkü özensiz ve yaratımdan uzaktı (son performans hariç). Biz bu durumu bir kaç gün sonra chat ortamında tekrar konuşurken ’’dur sana 2. sınıfta yaptığım bir performansın linkini göndereyim’’ dedi ve önerdiği videoyu izledikten sonra, bir başka videosuna daha denk geldim ve izledim. Denk geldiğim performansın adı ’’Pozitif’’ ve 3. sınıf öğrencisi iken sergilemiş. Videoyu izlerken HIV+ bir arkadaşından etkilendiğini biliyordum ama hikayeyi sonradan öğrendim, hikayeyi öğrenince de sizinle paylaşmak istedim, hem performansı, hem de o performansı Umut’a yaptıran duyguyu.
 
’’Gey arkadaşlarımın çoğunlukta olduğu bir arkadaş grubu ile bara eğlenmeye gittik. Barda daha önceden tanıdığım ama çok fazla samimi olmadığım, çok fazla paylaşımlarımın olmadığı bir arkadaşımla karşılaştım. Karşılaştığım o kişi gruptaki tüm arkadaşlarımın da tanıdığı, hatta birçoğunun samimi olduğu birisiydi. Eğlence sonrası hep beraber aynı evde toplanmak üzere evin yolunu tuttuk, fakat arkadaş grubumuz ortak kararla barda karşılaştığımız kişinin bizimle gelmesini istemedi. Ben zaten çok samimi değildim ve bütün grup istemediği için olur dedim. Eve gittiğimizde öğrendiğim sebep ise o kişinin HIV+ olmasıymış. İşte o anda kendimi gerçekten çok kötü hissettim ve ‘nasıl yani?’ dedim kendi kendime. Yani biz yaşadığımız toplumda öteki sayılan, horlanan, dışlanan, dövülen, sövülen hatta öldürülen bir grubuz ve biz bile bir başkasını ötekileştiriyoruz, üstelik hepimizin olabilme ihtimali olan bir hastalık yüzünden’’ diye anlattı Umut performansı yapmasının sebebini.
 
İşte bu performansta kendi arkadaşları tarafından bile dışlanan bir bireyin hissettiklerini göreceksiniz. Daha doğrusu neler hissettiğini asla bilemeyeceğimiz, sadece tahmin edebileceğimiz bir duyguyu izleyeceksiniz. 
 
Maalesef ki bu olay tek değil, olmayacakta. Benim bire bir şahit olduğum çok olay yaşandı HIV+ bireylere karşı, çok dışlamalar, aşağılamalar. Hâlbuki cinsiyeti, dili, dini, siyasi görüşü, mesleği, memleketi, hayata bakış açısı ne olursa olsun her insana bulaş ihtimali olan bir virüsten/hastalıktan bahsediyoruz. Üstelik yıllar önce adını AİDS olarak ilk duyduğumuz andan farklı bir boyutta olmasına rağmen. Bugün HIV+ bireyler AİDS safhasına gelmeden gayet sağlıklı bir şekilde hayatlarını sürdürebiliyorlar. Bulaş riski ise, sosyal arkadaşlık kurarak, aynı evi, odayı paylaşarak, aynı tabakta yemek yiyerek, aynı tuvaleti kullanarak, aynı kuaföre giderek, tokalaşarak, öpüşerek, sarılarak vs değil, yalnızca korunmasız cinsel ilişki ve kan yoluyla (ve anneden bebeğe doğumda) geçerli. Ama biz yani şuan da HIV+ olmayanlar, bütün bunları bilmemize (ya da duymamıza) rağmen hala dışlamaya, aforoz etmeye, toplumdan silmeye çalışmaya devam ediyoruz. Neden? Çünkü cahiliz, çünkü bilmiyoruz, çünkü öğrenmeye açık değiliz, çünkü yanlışın bize dayatılmasına ses çıkartmıyoruz ondan!
 
Lütfen Umut Sürel’in henüz öğrenci iken yaptığı bu çağdaş dans performansını tüm bunları düşünerek, bilerek izleyin.
 
Ve biz istersek, başka bir dünya mümkün!!!

Video Haber İkon  İlgili Video:


Etiketler:
İstihdam