02/09/2013 | Yazar: Kürşad Kahramanoğlu

Özal döneminden beri gelen bu ‘Eski Osmanlı Toprağı’ndaki zenginliklerden pay alma(!) saçmalığı artık sona ermeli

Özal döneminden beri gelen bu “Eski Osmanlı Toprağı”ndaki zenginliklerden pay alma(!) saçmalığı artık sona ermeli
 
Türkiye Suriye’ye askeri bir müdahalede bulunursa; Türkiyeli bir insan olarak, Türkiye Devleti’nin bir vergi mükellefi olarak sorumluluğumu reddediyorum, bu müdahaleden doğacak her türlü sonucun sorumlusu olarak da TC hükümeti ve parlamentosunu sorumlu tutacağımı ilan ediyorum!
 
TC Hükümetleri Esad Rejimi bakanları ile ortak bakanlar kurulu toplantıları yaparken, TC Başbakanı ve eşi, Esad ve eşi ile kanka iken Esad’ın diktatör olduğunu söyleyip karşı çıktığım için bu reddi yapmaya yerden göğe kadar hakkım var. Esad’ı bırak, babasının da bir diktatör olduğunu yazageldiğim için bu ikiyüzlülüğe katılmama hakkım var!
 
ABD, Fransa/İngiltere Suriye’yi bombalayacak, İsrail “biz bu çatışmanın tarafı değiliz” diye kenardan ellerini ovuşturacak, Mehmetçik karadan Suriye’ye girecek öyle mi? ABD, Fransa/İngiltere, İsrail üçgeninin taşeronu olmak istemediğim için bu savaşı reddediyorum.
 
Daha dünkü genelkurmay başkanı “terörist organizasyon”un başı olmaktan hapiste ve yine daha dünkü Türk ordusunun komuta kadrosunun üyelerinin birçoğu benzer suçlamalardan hapiste olan emasküle olmuş bir ordunun; bilenmiş ve sadık Suriye ordusunu yenemeyeceğinden çekindiğim için Mehmetçiğin Suriye’ye girmesine karşıyım.
 
Türk ordusu Suriye’ye başarılı bir şekilde girebilse bile, bunun Suriye’yi bölüp, peşinden o bölgede önce bir Kürt/Arap iç savaşı çıkaracağını sonra da orada bir şeriat devleti kurulacağını düşündüğüm için müdahale etmeme tarafıyım.
Saat 17:00. Yazımın bu noktasında ara vererek, yabancı haber kanallarına “onlar ne yapıyor” diye bakıyorum: Parlamenter bir demokrasi olan Birleşik Krallık’ta (BK) hükümet, BM Güvenlik Konseyi’ne Suriye’ye müdahaleyi legalleştirebilecek bir öneri sunmuş. BK Başbakanı tatilde olan parlamentosunu acilen toplantıya çağırmış, derhal Suriye’ye müdahale etmek için yetki istiyor. Parlamenter demokrasilerde başka türlü olamaz; milletvekillerine danışmak lazım, saatlerce tartışmak lazım. Hay bin kunduz! İşçi Partisi karşı çıkıyor. Obama’nın ve Fransa devlet başkanı Hollande’nin böyle dertleri yok, onlar başkan; isterseler Suriye’yi hemen bombalatabilirler! Ah gördünüz mü bak Kuzu haklı çıktı! Bizde de Başkanlık sistemi olsaydı, Tayyip Bey danışmanına sorardı “Sümeyye kızım, Suriye’yi alalım mı?”. “Alalım baba, orda Sunni Müslüman kardeşlerimize eziyet ediliyor.” Suriye’nin yarısı çoktan bizimdi! BK Başbakanı David Cameron, parlamentodaki oylamayı kaybetti. David "BK Parlamentosu’nun ve halkının müdahale istemediği açık. Buna göre hareket edeceğim", dedi.
 
Böyle bir müdahalenin, iç politikada daha fazla diktatörlük eğilimlerini artıracağını (hep böyle olmuştur – savaş demokrasinin düşmanıdır; “milli menfaatler” adı altında bütün muhalefet katledilir) ve “Kürt Açılımı” gibi bütün inisiyatiflerin rafa kaldırılacağını düşündüğümden savaşa karşıyım.
 
Özal döneminden beri gelen bu “Eski Osmanlı Toprağı”ndaki zenginliklerden pay alma(!) saçmalığı artık sona ermeli. Bu ülkenin olgun bir dış politika yönlendirmesine ihtiyaç var. Güneyimizdeki petrol ve doğal gaz rezervlerinden kimse bize pay vermeyecek. Hele hele ABD, Fransa/İngiltere, İsrail üçgeni. O tabii kaynaklar orada yaşayan insanlara ait; bazıları tarafından planlandığı gibi orada şeriatçı bir devlet kurulsa ve bizde en büyük destekçisi olsak bile yine bedava enerji yok!
 
Ama en önemlisi: Milyonlarca varil petrol bile bir Mehmetçiğin hayatına değmez. Bu savaşı açacaklar o garip Mehmet’i “şehittir, vatan için öldü” diye yutturmaya çalışacaktırlar illa... Şimdiden yazıyorum: Suriye’de kurban verilecek hiçbir genç Vatan için hayatını vermiş bir kahraman değil, fakat dünyayı idare eden emperyal güçlerin bir oyununun kurbanları olacaklar. Onları oraya gönderen hükümetlerin ve o hükümetlerin arkasında duran parlamentoların piyonları olacaklar.
 
Savaşa karar vermek, ölüme karar vermektir. Başkalarının içişlerine karışmak, sınırlarını ihlal etmek ölümü hem kaçınılmaz hem de meşru kılar. Nasıl kıvırırlarsa kıvırsınlar, ölüm fermanını hazırlayan ve imzalayan hükümet ve onu onaylayan parlamento benim rızam dışında hareket ediyor demektir. Ellerine hiç şüphesiz bulaşacak olan kana ortak değilim. SAVAŞA HAYIR! TC HÜKÜMETİ VE PARLAMENTOSUNUN VERCEĞİ SAVAŞ KARARININ TARAFI DEĞİLİM. Benim “rızam ve onayıma rağmen e verilmiştir. RED EDİYORUM!

Etiketler:
nefret