14/11/2011 | Yazar: Gülçeray Ersoy

Güzel yüzüne şiirler yazılamayacaksa bir daha, bu kimin suçu? Birileri izin verse daha çok beste yapacaktın. İkimiz söyleyecektik. Kesik kesik. Ama bütün.

Bir sonbahar yağmuruydu. Tanıdım onu. Elleri gözleri ve burnu vardı. Minik. Saçlarını sevmesem yüreği susacaktı. Ve bulutlar, hiç durmadan kanayacaktı. Sabaha doğruydu. Özledim. Teni ne sihirli ve birisi sanki aşktı. Uykularla bitmeyen bir açlık bu, göğsünde uyumaya. Bir kadın gibi ve aslında adamın varlığı, gizil ve kırılgan. Öyle deli deli konuşmasam belki kalacaktı bu evde. Korkmayacaktı kendinden. Bakacaktı gözlerime içten içe. Çünkü vardı ve şiddete gelin gitti. Bin yıl yaşadık da yetişemedik…
 
Hiç kimse sormadı. Çünkü bilmedi. Nedense gizli ve kapılar arkası. Odalar içeri. Yürekler yakını. İnsanlar yitiği. Biz kimi sevdikse çok acıtıldı etlerimiz. Mor ve gri. Silahlar tutuşturuldu ellerimize. Değil kuru sıkı. Biz kimi sevdikse zorlandık evlenmeye. Kimi istedikse sapkınlaştırdılar ruhumuzu ve hissetmekten uzak kalmayı seçtiler. Bir daha bakmadılar gözlerimize. Kanatlarımızı yıprattılar. Oysa zararım yoktu sana. Dedim kadın ve gittin. Kimse kalmadı şimdi yalınayak. Nefesini dayamadı nefesime ve şarap. Çünkü öyle güzeldin sabahın ilk saatleri. Yarım şişeyle biraz leblebi. Hele mora bayılırdın. Hep öyle boya dudaklarını derdin. İzlerdin bir tek mor. Mor dudaklarımda. Değil etinde senin… Sona duydum, iyi değilsin. Birileri yapmış. Şiddet. Küfretsem çok mu ayıp olacaktı? Ellerin vardı oysa. Gözbebeklerin. Saç diplerine yazdığım şiirler ve tırnak uçlarından öpülmüştü henüz. Sana kalkan eller ki, hiç öpülmemiş doyasıya. Hiç sevilmemiş. Nasıl katiller ki, nasıl katil sorma! Hiçbir zaman için dokunulmayacak yüreklerinde, kin ve nefretle, ve tek başlarına ölmelerini dilerim. Eksik!
 
Daha ne çok sevecektim izin verseler. Ne çok olacaktık ikimiz. İstesek baharı taşıyacaktık kışa. Huzur koyacaktık adını kedimizin. Oysa Bülent Ortaçgil’in dediği gibi “bugün yağmur bir kadın saçı…” yağıyor üstüme…
 
Lanet mi etmeliyim? Yoksa nefret? Yine ben sürdüreceğim bu düzeni. Yarım yamalak. Onlarla eşitleneceğim böyle yaparsam. Hayır. Seveceğim. Birileri öldürdükçe ben daha çok seveceğim. Daha çok tutunacağım eteklerine. Birse onlar bin seveceğim seni. Gitmene izin vermeyeceğim. Çünkü onlar değil insan. Ruh eksiği. Onlar ki, bir olmayı bile başaramamış. Kimse kimler. Yüzlerine bile tükürmeyeceğim. Çünkü biz olsak, anca severdik. Yalnızca seveceğim ve evsiz kalmalarını dilemeyeceğim. Hiç kimse için kötü söz söylemeyeceğim. Şüphesiz sen öyle isterdin…
           
Güzel yüzüne şiirler yazılamayacaksa bir daha, bu kimin suçu? Birileri izin verse daha çok beste yapacaktın. İkimiz söyleyecektik. Kesik kesik. Ama bütün. Esti rüzgar ve kuleler yıkıldı. Reddettim kendimi. Kendimdi artık mor. Giden kendimdi ve kalan kendim. Bir daha acıtılana kadar adımız, asla durmayacağım. Sen böyle acıdın da birileri hiç mi acımayacak? Çok yorgun. Bitkin. Yarın yanındaydım. Dün ise gitmiş. Bizden sonra kimseye yakışmayacak mor. Hiç kimseye…

Etiketler:
İstihdam