28/12/2012 | Yazar: Fazilet Veresiye Dargınayrılmayalım

"Tabii biz Köy Enstitülüler hâlâ inanıyoruz böyle ilmi olasılıklara. Nereden bilelim o dumanların talebelerimizin üzerine atılan kimyevi humbaralardan çıkan dumanlar olduğunu."

Merhabalar,
 
Malumunuz geçtiğimiz hafta fezaya bir peyk nakliyatı gerçekleştirildi. Adı Göktürk olan bu cismin kendi Çin’den yükseldi amma merasimi ODTÜ’de düzenlendi. Hatta başvekilimizin makam arabası törene geç kalınca Çin’e “şu işi biraz bekletin” diye talimat gitmiş, Çin de “bu taş atmaya benzemez” diyerek bu talebi geri çevirmişti. O gün ben de 100. Yıl’da oturan yakin dostum Ferhunde’nin yanına kış şerbeti içmeye gitmiştim. Pencereden dumanları görünce “acaba yangın mı çıktı Ferhunde?” diye sorduğumda “yok Fazilet, füze fırlatıyor bilim teşkilatı” dedi. Tabii biz Köy Enstitülüler hâlâ inanıyoruz böyle ilmi olasılıklara. Nereden bilelim o dumanların talebelerimizin üzerine atılan kimyevi humbaralardan çıkan dumanlar olduğunu.  
Mevzu aslında hiç de yabancı değil bize. Biraz geriden başlayacağım hikâyeye affınıza sığınarak. Birinci Cihan Harbi sonrası başlayan Ulusal Kurtuluş Savaşımızın ürünü olan Cumhuriyetimiz henüz yeni kurulmuştu. Halk Fırkası rejimi iktidarı sadece belirli bir grup içinde kendini inşa edebilmişti. Cumhuriyet kendi aydın, yönetici ve sanatçılarını (ve hatta lubunyalarını) yaratmaya başlamıştı ancak bu iktidar taşraya henüz ulaşmamıştı. Halk Fırkası kongre ve toplantılarında sık sık bu duruma bir çare aranıyor çözümün eğitim yoluyla olabileceği konusunda hemfikir olunuyordu. Eğitim iki sebeple elzem idi. Birincisi Kemalist ilkeler insanlara benimsetilmeliydi, ikincisi bu benimsetmenin ardından propagandanın devamı için bir araç gelişebilmeliydi ki bu okuryazarlıktır. Türk Ocakları, Ulus Mektepleri, Halk Odaları ve Evleri denemelerinin hepsi bir şekilde başarısız olunca İsmail Hakkı Tonguç ve ekibi Gazi Paşa tarafından görevlendirilerek Kırsal Eğitimi İnceleme Komisyonu kuruldu. Komisyonun tespitleri Enstitülerin temel taşını oluşturdu. Ana tespitler şunlardı:
 
1.    Köy çocukları mekteplerde öğretilen bilgileri tümden unutmuşlardı.
2.    Okul bile bulunmayan birkaç köyde çocuklar okuryazarlığın yanı sıra Kemalist ilkeler, genel kültür, sağlık bilgisi vs. konularda istenilen seviyenin bile üzerindeydiler. Bu köyler askerde aldığı eğitimin ardından köyüne dönmüş birkaç idealist onbaşı ve çavuşun köyleri idi. Yani köylüye nasıl yaklaşacağını bilen insanların, yani köylülerin eğitim verdiği yerler idi.
 
Bu tespitlerden yola çıkılarak hazırlanan sistem bir döneme damgasını vuran Köy Enstitüleri idi. Kendi kendine dönen, sadece dönmekle de kalmayıp halkı ilkeler, kooperatifçilik, sağlık, tarım vs. gibi konularda eğiten… Hem öğretmen, hem veteriner, hem ziraatçı, hem doktor neferler yetişti bu enstitülerde ve Anadolu’nun dört bir yanına yayıldılar. Yönetim bu başarıyı ayakta alkışlıyor, Halk Fırkası iktidarı en baştan beri hedeflediği gibi en ücra köşelere bile ulaşabilmiş olmasından dolayı gidişattan gayet memnun görünüyordu. Çok zaman geçmedi, aynı koltuklarda oturan aynı zihniyet “Sovyet Sistemi” olduğu gerekçesi ile Enstitüleri yıpratma çabasına düştü. Komünist yetiştiriyor dedikleri enstitüleri, başta büyük toprak sahibi vekiller olmak üzere daha sonra Demokrat Partiyi kuracak olan grup top yağmuruna tutmaya başladı. En sonunda da 1954 yılında bu sistem tümden sonlandırıldı ve şu anki ezberci eğitim sistemine resmî olarak geçmiş bulunduk. Enstitüleri alkışlayanlar da kapattıranlar da aynı insanlardı.
 
Şimdi diyeceksiniz ki “Fazilet Hanım nereden girdiniz maziye?” Şu anki durumun da bir farkı var mı sizce? Türlü türlü darbeler, tahkikatlar ve tevkifatlar geçirmiş olan Akademi bunca baskıya rağmen hâlâ bilim üretmeye çaba gösteriyor. Tüm iç yönetimi, çoksesliliği, araçları elinden alınan bu teşkilat içinde bulunan idealist eğitmen ve öğrencileri sayesinde çürümeye karşı direniyor.  İktidarın baştan beri teksir makinesi olarak kurguladığı bu kurumu (eğitimi) iktidarın zalimliğinden arındıranlardır bu alanları var edenler. Yoksa bir füze fırlatma işinin makam arabasının geç kalmasından ötürü ertelenebileceğini düşünen bürokrasi, bilim ve bilgi üretilen bu kurumların neresinde yer alabilir? 
 
10 yılda 15 milyon Ali Ağaoğlu yaratan mantık…
 
Hepinize idealleri bol, aydınlık yıllar dilerim.
Fazilet Veresiye Dargınayrılmayalım
 
Makyaj: Rauf Kenan Arun
Fotoğraf: Galip Kürkcü

Video Haber İkon  İlgili Video:


Etiketler:
İstihdam