02/10/2015 | Yazar: Narin Yükler

Çatışmalar, ölümler, linç girişimleri, yakılıp yıkılmalar arasında yeni bir seçime doğru gidiyoruz.

Halkın iradesini büyük oranda seçime yansıttığı 7 Haziran seçimlerinden sonra AKP tek başına iktidar olabilmek için yeterli oyu alamamış, partiler arasında koalisyon pazarlıkları sonucu koalisyon kurulamamış, devamında resmi olarak çözüm sürecinin bitirildiği açıklanmıştı.

Silopi, Bismil, Varto, Sur, Silvan, Cizre ve daha birçok kentte yaşanan olaylar, sokağa çıkma yasakları, beraberinde ölümlerin ve katliamların yaşanması, yetkili ağızlarca “güvenlik gerekçesi” olarak nitelendirilmişti.

Çatışmalar, ölümler, linç girişimleri, yakılıp yıkılmalar arasında yeni bir seçime doğru gidiyoruz. 1 Kasıma sayılı günler kala bir haftayı aşkın bir süre yine “güvenlik gerekçesi” ile 15’i aşkın vilayetin merkez, ilçe ve mahallelerinde sandıkların taşınması başvuruları yapılıyor. Seçime doğru yol alırken bu sayının her geçen gün artacağı kanısındayım.

Peki nedir bu güvenlik gerekçesi?

Cizre’de günlerce insanları evlerinde aç, susuz bırakan,

Cansız bedenleri evde muhafaza etmek zorunda bıraktıran…

Şimdi de en tabi hak sayılan “seçme” özgürlüğünü ihlal ettiren.

Yetkili ağızlarca, son zamanlarda sıkça dile getirilen “güvenlik gerekçesi”, bölgede yaşayan halkın örgüt tehdidi altında olduğu, seçim sandıklarının şaibeli ortamdan uzaklaştırılması gerektiği görüşüne dayanır.

Bu durumda aklımıza bazı sorular takılabilir.

Bırakalım örgütün 40 yıla dayanan faaliyet yıllarını ve en yakın zamandan örnek verelim.

7 Haziran seçimlerinden.

Çok değil, birkaç ay önce, 7 Haziran seçimlerinde de bu şehirler örgüt tehdidi altında mıydı?

Cevabınız hayır ise birkaç ayda ne değişti?

Evet. O zaman da böyle bir tehdit vardı, diye düşünüyorsanız neden 7 Haziran seçimlerinden önce yine aynı güvenlik gerekçenizi uygulamadınız?

Yoksa iktidarın o bölgelerde fahiş oranda oy kaybettiğini gördükten sonra, yine aynı hezimeti yaşamamak için 1 Kasım seçimlerine özel güvenlik politikaları mı üretiyorsunuz?

Diyelim ki gerçekten örgüt sivil insanlara zarar veriyor, yakıyor, yıkıyor, bombalıyor, öldürüyor. Yahu orası aynı devletin toprakları değil mi! Terör diye adlandırdığın şeyden kendi sivil vatandaşını koruyamayacaksan ne yapıyorsun?

Devlet, aidiyetinde bulunan vatandaşların can güvenliğini sağlamak zorunda değil midir?

Ve yine diyelim ki dediğiniz gibi seçimde de bölge halkı örgüt tehdidi altında 1 Kasımda sağlıklı seçim yapamayacak, seçme özgürlüğünün en tabi haklardan sayıldığı anayasayı temel alarak soruyorum size;

24 saat bile sürmeyecek seçim gününde,  halkın hiçbir tehdit altında kalmadan oy kullanmasını sağlayamayacak durumda mısınız?

Halkın, kendisine en yakın yerleşim biriminde oy kullanma hakkını gasp edip, bunu da “orada güvenliğiniz yok, sizi koruyamayız” diye gerekçelendiren bir başka ülke var mıdır?

Aynı ülke içerisinde şu şehir güvenli değil, bu şehirde oy kullanacaksınız, şu mahalle güvenli değil bu mahallede oy kullanacaksınız demek sorunu çözmekten ziyade halka zulmetme, 7 Haziran’daki hezimetin tekerrür etmemesini sağlamaya çalışmaktır.

Aynı ülke içerisindeki bir bölgede halkın can ve mal güvenliğinin, seçim güvenliğinin sağlanamadığını düşünen, her fırsatta bunu ikrar eden bir başka ülke var mıdır?

Bilemiyorum…

Bildiğim tek şey, güvenliğini sağlayamadığını, koruyamayacağını söylediğin halkın ikametlerine en yakın noktada seçime gitme özgürlüğüne de karışamayacağındır.

1 Kasım’a sayılı günler kala “insanlar terör tehdidi altında, onların güvenliğini sağlayamayız, sokağa çıkma yasakları da sandık taşıma da bu yüzden” politikalarını bir kenara bırakarak, söyleyebilirim ki;

Halkın üzerindeki “seçime yönelik” baskılarınızı geri çekerseniz bölge halkı tıpkı birkaç ay önceki gibi evlerine en yakın yerde oyunu kullanabilecek ve zarar görmeden evine dönebilecektir.

“Gerekirse dağın başına gider, yine oy kullanırım”, diyen 55 yaşındaki Kürt kadını, oy kullanabilmek için dağın başına gitmekten korkmuyorsa merak etmeyiniz, kendi mahallesindeki seçim sandığına gitmeye de korkmayacaktır. Onun için endişelenmenize gerek yok. Siz halkın korkusuz ve özgür biçimde sandığa yansıttığı oyları 7 Haziran’daki gibi yok saymayın yeter.


Etiketler:
nefret