08/10/2011 | Yazar: Ozan Gezmiş

Şiddetinin hangi yönden ve ne zaman geleceği bu ülkede hep bilinmez oldu ancak artık kadınlar sessiz değil ve her daim isyanda!

Kadına yönelik şiddet Türkiye’nin en önemli meselesi olarak ortada dururken geçtiğimiz gün Habertürk gazetesinde sürmanşet olarak yine bir kadın cinayeti haberi vardı. Tüm manşeti kaplayacak şekilde yerde yatan sırtından bıçaklanmış bir kadın fotoğrafının yer aldığı haber büyük tepki çekti. Habertürk’ün duyarlı(!) köşe yazarlarından Ece Temelkuran da bu şiddet pornosu hakkında yazı kaleme aldı*
 
Bugün ise bu manşetin sorumlusu olan Fatih Altaylı gelen tepkiler üzerine gazetedeki köşesinde neden böyle bir fotoğrafa izin verdiğini okuyucularına anlatıyor**; “O fotoğrafı niye bastım biliyor musunuz? Bu tepkiler için. Sizin içinizi acıtmak için. Yüreğinizi dağlamak için. Kızmanız için, köpürmeniz için. Çünkü "kadına şiddet" denilen "rezilliğin", gözü morarmış bir kadından ibaret olmadığını gözünüze sokmak için...”
 
Tepkiler için yaptım gibi basit bir açıklamanın arkasına sığınan Altaylı aslında genel bir tepki savurma yoluna gidiyor. “Ben de farkındayım kötü olduğunun ama her şey okuyucularımıza durumun vahametini anlatmak” diyerek en basit yoldan durumdan aklanmaya çalışıyor ancak başarılı olamıyor. Kendi ailesinden örneklerle ne kadar duyarlı bir habercilik yaptığını ama artık canına tak ettiğini söyleyen Altaylı ne kadar samimi davranıyor sorgulamalı; çünkü ne Habertürk gazetesi ne de Fatih Altaylı konu kadın sorunu olduğunda masum değil, hiç olmadılar da…
 
Fatih Altaylı çok eski değil, 2009 yılında yine köşe yazısında kadınların güzel veya şuh olmalarıyla öldürülmeleri arasında bir bağlantı olup olmadığını sorguluyordu. Kadın denilence aklına gelen güzel, kibar ve narin “nesne”lerin nasıl öldürülebileceğini anlayamıyordu. Bugünkü yazısında da aslında devam niteliğinde cümleler ediyor ve kadınların şiddet sonucu haberleştirilmesinde güzel fotoğraflarını bundan sonra yayınlamayacağını söylüyor. Güzel kadınların “çirkin ve kanlı” fotoğraflarını yayınlayarak bizlere öğretici olacağını düşünüyor. Ece Temelkuran da, Fatih Altaylı da aslında aynı yanılgı içinde, ama ile başlayan benzer cümleler kuruyor…
 
Kadına yönelik şiddetin zemini erkek egemen kültürün öğretileridir. Şiddetin nedenlerini başka yerlerde aramak örneğin kadının güzelliği, eteğinin boyu ya da bazı erkeklerin psikolojik sorunları üzerinde aramak bizi her zaman içinden çıkılmaz bir yanlışa sürükler. Erkekliği ve onun yarattığı egemen kültürü yok sayarak şiddeti pornolaştırmak ve sunmak ise ağzının suyu akan erkekleri ürkütmez aksine kadınları öldüren zihinlere leziz bir teşhir sunar. Tam da bu nedenle bir kadının ölmüş bedeni üzerinden şiddeti ya da herhangi bir şeyi teşhir hakkını asla kimse üstlenemez, üstlenmemelidir. Çok duyarlı olduklarını iddia edenler kadının öznelliğini yok sayarken de yani bu fotoğrafı sürmanşet yaparken de şiddet uyguladıklarının farkında mıdırlar?
Fatih Altaylı ve gazetesi yine ve yeniden çok ciddi bir protestoyla karşı karşıya. Resmi iyi okuyan herkes şu an sosyal medya üzerinden eylem hazırlıkları örüyor. Bunların başında da hiç kuşkusuz 9 Ekim Pazar günü saat 12.00’de Habertürk önünde eylem gerçekleştirerek Fatih Altaylı’ya “Özür dile, istifa et ve ortalıktan yok ol!” diyecek olan Kadın Cinayetlerine İsyandayız Platformu geliyor.
 
Şiddetinin hangi yönden ve ne zaman geleceği bu ülkede hep bilinmez oldu ancak artık kadınlar sessiz değil ve her daim isyanda!
 
**http://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli/677372-rahatsiz-oldunuz-degil-m

Etiketler:
nefret