02/07/2014 | Yazar: Evren E. Çakmak

Hesap sorulacak dev bir algı, koca bir devlet var dini katliam, mezhebi nefret olan!

Beddua ile başlayacağım sözüme, bu sefer bedduayla:
 
Ey bize bu dünyayı cehennem edenler!
 
İki dünyada da ferah bir esinti bile size nasip olmasın! Kin kusan dilleriniz, dudaklarınızdan çatlaklar; nefret dolu yüreğinizden korku; kan bulaşmış ellerinizden titremeler eksik olmasın! Ey bize bu dünyayı cehennem edenler! Ölüm vaktiniz yaklaştığında gözünüzdeki perde kalksın ama güzellikler görmek size nasip olmasın!
 
Sivas yandığında sanırsam ki bir buğday çuvalı boyunda ha vardım ha yoktum. Orada yakılan 7 çocuk gibi ben de Alevi bir çocuktum. O günü, hatta o yılı hatırlıyorum dersem yalan olur. Ama 2 Temmuz 1993 Madımak’ı hatırımdan hiç çıkartmadım, hiç de çıkartamıyorum.
 
Çok fazla türevlerini gördü bu ülke. Laik cumhuriyetin tarihi devlet eli ile düzenlenmiş Alevi katliamları üzerine örülü. Medya ve iletişimin bu kadar güçlü olmadığı dönemlerde “her bölgeye bir katliam” telaşı ile çalışan devlet, iletişim organlarının da yaygınlaşması ile “canlı yayında katliam” kolaylığına erişti. Maraş, Çorum, Malatya, Ortaca türü olayların yerine Sivas, Gazi türevi stratejiler konuldu. Tekke ve zaviyelerin kapatılması ile eğitimsiz ve örgütsüz, sürgünler ile mülksüz bırakılan Aleviler bu katliamlar ile hem cansız, hem de cesaretsiz bırakıldı. Ve bu amaca maksimum şekilde hizmet etsin diye Aleviler yıllarca, İslam coğrafyasında çok da örneği olmayan bir şekilde diri diri yakıldı.
 
Şimdi herkesin dilinden düşürmediği muhafazakârlaşma bu ülkedeki gayrimüslimlere sermayesini borçlu olduğu kadar Alevilere de cismi halini/şeklini borçludur. Cumhuriyetin dayattığı tek tip İslam, bütün farklılıkları yok etmeli ve mono blok bir “mermer” çıkartmalıyız düşüncesinin kanlı uygulamalarını Aleviler üzerinde talim etti uzun uzun. Şu anda herkese dönmüş olan o kılıca Aleviler kın oldu yıllarca. Dersim’deki “Çapulcuları” bombalarken aydın Türk kadınları, bu tek tip İslamlaşmanın günü gelince kendi başında patlayacağını tahmin edememiş olabilir elbet. Ama bu gün Orta Doğu’da IŞİD gibi bir bela kol gezmekteyse bunda bu hesapsızlık ve riyakârlığın payı büyüktür.
 
Aleviler tam da varlık gerekçeleri olan biat etmemek üzerinden direnebildiği kadar direndi. Kendi inancı ve kültürü gereği pasif şekilde gerçekleştirdiği bu direnişten devletin gözünde hep mağlup olan taraf oldu. Ama Aleviler kendi zafer parametreleri olan biat etmemek konusunda zayıflamış olsalar da hâlâ yenilmemiş durumdalar. Ama Türkiye’de Aleviler güçlü bir örgütlenme eksikliği içerisinde yuvarlanmaya devam ediyor. Bunca yıldır travması hiç bitmeyen bu mesele güçlü, inancına yakışır derecede çok sesli ve tarihinde hep olduğu gibi dirayetli bir örgütlenme olmadığı sürece bu travmalarla da boğuşmaya devam edecek. Kemerbestlerin, imamların mezarları bombalanır, evlerimize “çocuklar” işaretler koyar ve hâlâ Aleviler en yoksul tabakayı oluşturup, ülkenin her yerinde en çok ölmeyi hak edenler olarak görülürken bu örgütlenmenin aciliyetini görmemek büyük bir acizliktir. Aleviler cellâtları ile artık barışmasın, artık affetmeyi bir kenara bıraksın. Görsün artık görsün, Sivas’ta ateşi kimin yaktığını görsün! Hesap sorulacak dev bir algı, koca bir devlet var dini katliam, mezhebi nefret olan! 

Etiketler:
İstihdam