15/11/2013 | Yazar: Gözde Demirbilek

hayır anladık farklı olana tahammül sıfır, herkes aynı olsun istiyorsunuz ama siz sizinle aynı olanı da beğenmeyecek gibisiniz.

merhabalar merhabalar. umarım iyidir halleriniz ki benim şu sıra pek beceremediğim bir olgu halin iyi olması durumu. ve toplum içine girdiğim andan itibaren gördüğüm muamele sosyofobimde aşırı artışa sebep olurken yakın zamanda bu muamelenin yanlış bi yerde patlak vermesinden korkuyorum. ve çözümü olayın geçtiği yerlerde hallederek değil tabi ki eve girip fazla dışarı çıkmamakta buldum. daha doğrusu bir çözüm değil bir geçiştirme niteliğinde ortaya koyduğum bu eylem bana daha iyi geliyor. 
 
bana kalırsa her türlü pisliğin de fobinin de altında tahammülsüzlük ve toplumda nasıl bi düzeltme yaparsam insanların beğenisini kazanırım  düşünceleri yatıyor. herkesler çoğulcu değil çoğunlukçu bi bakış sergilemekte ve bu durumda abartıya giden insanlar her gün okullarımızda bindiğimiz otobüslerde geçtiğimiz yollarda bizi rahatsız etmeyi seviyorlar. ve bundan haz da duyuyorlar. 
 
bir sabah kalktığınızı ayağınızın felaket bir ağrı içinde olduğunu zar zor indiğiniz bayırın sonrasında bindiğiniz otobüste oturduğunuz yerden sizi oturduğu yerden kaldırmaya çalışan eliyle dürten bi insan düşünün. aramızdaki yaş farkı taş çatlasın 5 olsun, 5 olmasın 10 olsun istersen 15 olsun. zar zor binip oraya oturduğumu görmeyen kalmadı otobüste bir iki durak sonra binen yaşlı amcaya yer verebilecek hâlim olsa zaten verirdim mesela ama buna rağmen yan tarafta oturan adamın beni bi şekilde eliyle dürtüp "amca ayakta kaldı" demesi ve benim amcayı görüp kalkmaya çalışışımın arkasından adamın amcaya "geç amca otur" demesi ve bu yaptığı şeyden dolayı gururla amcaya bakan amcanın da ne hikmetse bana değil adama teşekkür etmesi adamın gülerek "ne demek amcacım" bakışı atması. bunun üzerine yanındaki kadına "gençler çok saygısız oldu" demesi, aramızda çok yaş farkı gözükmemesi, gözükse bile yaş hiyerarşisini ortaya kabak gibi koyması belki biraz daha korkutmaya başlamıştır beni bu toplumdan. adamın gözünün içine baktım anlasın diye o adam da toplumda bir aksaklığı düzeltmiş gibi bir şeyler yoluna girmiş gibi böyle otobüste insanların beğenisini kazandığı için bu herkesin yapması gereken bir şeymiş gibi mutluluğunu saklamaya çalıştı. bu durum ortaokul öğrencilerinden birinin bana abla gel otur demesine kadar devam etti. "yok ablacım otur sen" dedim, bu yol 10 dakika olabilir bu yol 20 dakika olabilir. ki geldiğim mahallede benim gittiğim yer sabah telaşesine göre 40 dakikayı bulabilirken küçücük çocukları sırf "küçükler daha enerjiktiiir" mottosuyla yerlerinden kaldırıp sadece büyükleri oturtmak bir nevi vicdansızlıktır da aynı zamanda. yani otobüs ahlâkı diye bir şeyin gerçekten olduğu bir ülkede yaşıyoruz. senden büyük biri ayakta duruyorsa kalkacaksın, yer vereceksin, senin sağlık durumun işin okulun hiç kimsenin umrunda değil. olabildiğine sessiz olacaksın, otobüste telefonda konuştuğun kişiye ne konuştuğuna dikkat edecek olabildiğine kısa tutacaksın. bebeğin varsa susturmak zorundasın. çocuk o arada ölüyo da olsa susturmak zorundasın çünkü aman herkesin hayatı var herkes yorgun herkesin kafası kazan bi de bebek mi çekecekler. bebek de konuşmayı biliyor çünkü anlatsa anlatabilecekmiş gibi derdini. siz benim kaçırdığım bir yerlerde insanlığınızı mı kaybettiniz? birkaç yıl beni uyutup bu sırada tahammülsüzlüğü normal mi bildiniz naptınız? 
 
otobüsten inmişim. metroya giriyorum merdivenlerden iniyorum artık ayağım basmama raddesine geldi arkamdan bi adam omzumu dürtüyor "hadi kardeşim hadi kardeşim herkesin acelesi var bak metro gelecek" ben bu noktada yan tarafım boş olmasına rağmen yavaş olmakla suçlanıyorum. bak yapacağın ne biliyo musun yan tarafım boş oradan zaten istediğin hızda inebilirsin ha illa benim gittiğim taraftan inmeye çalışıyorsan (ki bu acelesi olan bi insan için nasıl bi kriter olabilir?) diyeceksin ki "geçebilir miyim acelem var" bu kadar basit. sanki bin basamaklı merdiven iniyormuşuz gibi 3 dakikada bir gelen metronun nasıl bi acelesi olabilir nazarında. ne yapayım ayağımı mı söküp devam edeyim hayatıma bi aksaklık var belli işte var yalpa yalpa yürüyorum hiç kimseler mi görmüyor?
 
bu kadar umarsız bu kadar tahammül düzeyi düşük insanlarla yaşamak benim gibi insanlarda ciddi bi iğrenme yaratırken sosyofobisi olan bi sosyolog olacağım herhalde. herkes topluma bir yerden yön verip ortaya çıkmak istiyor. herkes ben şunu yapmıştım demek ve hakkında o şunu yapmıştı denilmesini istiyor. bundan ciddi nebzede haz alan insanlar görüyorum. bu, karşıdakinin beğenisini kazanma, beğenilip daha çok ilgi görme isteği bir çeşit hakimiyet kurma yolunda ilerliyorsa bundan daha büyük bi sorun olabilir mi?
 
birbirine tahammülü olmayan her şey kendi istediği gibi olsun isteyen ahlâk da ahlâk düzen nizam intizam diye tutturmuş birileri ellerinde düzenli toplum bayrağını tutmuş giderken arkasından da binlerce kişi "o bayrağa ben de dokunayım ben de seveyim biraz" kafasıyla hareket ederken bunca acı içinde bi de bunlarla uğraşmak çok zor.
 
hayır anladık farklı olana tahammül sıfır, herkes aynı olsun istiyorsunuz ama siz sizinle aynı olanı da beğenmeyecek gibisiniz. sürekli bi pürüz arıyor gibi, sürekli birilerine ithamlarda bulunmak "olması gereken" diye bir şey uydurmuşsunuz öyle olmayınca insanları itip kakmaya çalışıyorsunuz. ama bu böyle gitmez. bu böyle ona "sen şunu yap" buna "sen bunu yap" demekle gitmez yani. ha ne olur benim gibileri evlerine kapanır, hiç de dışarı çıkmaz gün gelir birbirinizi yiye yiye bitirirsiniz o olur. 
 
herkese az dikkat, bolca insanlık diliyorum.
hepimiz için. 

Etiketler:
İstihdam