15/05/2013 | Yazar: Oya Yakamoz

Eğer siz yürüyen bir takım üç beş insandan oluşan bulunduğunuz anla yetinmeyip yarını istiyorum, özlemi, geleceğimi istiyorum diyorsanız sizin için hiç de iyi çanlar çalmıyor demektir.

Geçmişin ve geleceğin kati bir suretle hafızalardan silindiği meydan. Var olan tek gerçek "şimdi". Ötesi yok.
 
Umutla yarına bakma düşüncesi olanların izleri hızla siliniyor. Yer yer biber gazları, yer yer coplar, yer yer TOMA’lar arkasından polis kovalar. Eğer siz yürüyen bir takım üç beş insandan oluşan bulunduğunuz anla yetinmeyip yarını istiyorum, özlemi, geleceğimi istiyorum diyorsanız sizin için hiç de iyi çanlar çalmıyor demektir. Potansiyel tehditsinizdir. Dakikalar hatta saniyeler içerisinde kafanızda bir gaz bombası silahından çıkan bombalar patlayabilir, şarapnel parçaları sizi bulabilir, hayatınızı kaybedebilirsiniz. Peki, ne için? O yüreğinizden dolayı. Neşeniz toplumsal bir tehdittir. Öfkenizi içe atmayıp dilinizde kanatlandırıyorsanız 160 desibel havalara doğru ve heyecanınızı atmosfere salıyorsanız mengeneye sıkıştırılmış binaların arasında kusura bakmayınız siz korkunç bir varlıksınız bu ülke için. O meydan için. Beyoğlu için. Umudunuzu yarına kurmak ve onu beklemek Türk Ceza Kanunu’na göre en üst sınırdan başlayarak cezalandırılacaktır, eğer ki kolluk kuvvetlerinin silahları "hâlen" size bir etki vermediyse.
 
"Şimdi"yi benimseyen kişiliğinizi fanatizmde, hoyrat nobranlıkta, kavgada, havaya sıkılacak serseri sevinç kurşununda -üstelik çevredeki herhangi bir insanı yanlışlıkla isabet ettiriyor bile olsanız- arayan biriyseniz gerçekten bu sistem ve sistemin eli ayağı, on iki parmak bağırsağı olan o meydanın en değerli parke taşısınız. Siz ki şiddetle hemhal olan, siz ki küfürlerle tehdidi birleştirip döner bıçaklarınızı kol yenlerinizden içeri saklayan güzel ülkenin aklı sığ çalıştırılan vatandaşları, gerçekten sizler bu ülke için birer sevgi kelebeklerisiniz. Sizler umudunu maskeleyen, sizler yarın düşüncesinin sadece şu an vardır, sadece şuandaki sonsuz kaybolma, geçmişin belleğini silme, geleceği asla anımsamama durumundaki betondan çıkan menekşelerisiniz. Sizi kaybetmez bu dünya, sizi kaybetmez bu bürokrat havalar, siz heyecanınızı, umudunuzu, fanatizme yatırdığınız için sizi hep sever mavi yakalılar, mavi baretliler, kasklılar. Bu meydan sizi hep şu anda durduğunuz için takdir eder, ülfetinize sahip çıkar, küfrünüzü bağrına basar da bırakmaz.
 

Peki, sahi; ya o meydan sadece şu anda mı var, hiç yarın gelmeyecek mi? ya da, ne gerek vardı şimdi bunu hatırlamaya. Bugün bugündür. Öyle değil mi? peki yarın? Öleceğiz, yarın. "Yarınsızlıktan." 


Etiketler:
İstihdam