05/02/2016 | Yazar: Can Yaman

Kendi olmanın yaşı yoktu. Yeter ki içinde biraz tarz ve cesaret olsun.

Çalışma şartlarının gün geçtikçe zorlaştığı, gecikmiş fatura tutarlarının, yiğide vurulan hazcı kırbaç tadından uzak kalmış eve dönüş saatlerinin birinde, İstanbul yoğunluğuna aldırmadan metrobüse koştum.

O saatin, cumartesi gey barlarını aratmayacak derece sıkışıklığını bir yana koyarsak, eve döner dönmez yatağın vereceği terapi her şeye bedeldi doğrusu. Çünkü yatak candı.

Yorgunluğuma rağmen metrobüsteki bu halvet ortamını dağıtan, yaşça çok olgun bir erkeğin varlığı olacaktı. Kimdi, neydi, ne değildi sorularını süratle ıskaladığım zaman diliminde, beyefendinin giydiği kırmızı ayakkabı ve taşıdığı kırmızı çanta gözlerimin retinasına adeta nakşedecekti. Giyimi, yaşına göre standart olsa bile ayakkabı ve çanta kendini patlatmayı bilmişti.

O güzel ayakkabıları giyerken bilinçaltının hangi yerindeki kapı onu bu kombine sevk etti bilmiyorum ama ya Ay’ı Akrep’de ya da Mars’ı Koç’ta olmalıydı. Asıl mevzu benim cesaret edemediğim bir görselliğe sahip olmasıydı. Kırmızı giymek iddialıydı. Acaba ayakkabı seçimlerimdeki sadelik gizli transfobimin bir göstergesi miydi? Kafamda uçuşan sorular ve ben hâlâ beyefendinin şokundayım.

Görselliğin insan yaşamında haddinden fazla değerli bir erdem olduğu, kalite göstergesinin, altmış bin dolarlık Hermes çantada saklı kaldığı bu yerkürede, elbet ben de bu algıdan nasibimi alacaktım. Beyefendi hangi büyücünün izinden gidip de o ayakkabıları giydi bilmiyorum ama yaşı gereği bu sarı tuğlalı yolun uzun zamandır yolcusuydu ya da bu yola daha yeni baş koymuştu. Her iki ihtimalde de bana örnek teşkil ettiği kesindi.

Yolun yarısına vardığım yıllarda manastır yaşamını seçmek, geçmiş yaşantımda hayalini kurduğum bir şey değildi. Emeğin görünmezliğinde kendimi görünür kılmanın uçurumunda garip bir dengesizlikti bu. Ama hayat işte, elektrik, su, doğal gaz gibi giderler bu tezahürün ürünüydü.

Tam da bu belirsizliğin içinde o beyefendiye rastlamak gökyüzünde bir süpernova patlamasını görmeye eşdeğerdi. Kendi olmanın yaşı yoktu. Yeter ki içinde biraz tarz ve cesaret olsun.


Etiketler:
nefret