05/01/2012 | Yazar: Murat Renay

ZENNE sadece bir film değildir. ZENNE hepimizde olması gereken en büyük erdem olan ‘vicdan’dan bahsettiği için bir sosyal sorumluluk projesidir.

En baştan şunu söyleyeyim. Bu taraflı bir yazıdır.

Çünkü Zenne benim için “sadece bir film” değil. İşte bu yüzden bu filme tarafsız bakmam veya kusur aramaya çalışmam çok mümkün değil. Elbette mercek altına aldığınızda filmle ilgili söyleyecek olumsuz sözler bulabilirsiniz. Özellikle kurgusundaki bazı sorunlardan veya bazı sahnelerde ne dendiğinin tam anlaşılamadığını söyleyebilirsiniz. Ancak Türk ve hatta dünya sineması açısından filmin durduğu yer ve ne demek istediği o kadar önemli ki bu kadı kızında bile olacak kusurların hiçbir önemi yok.

Kitabım SÖYLENMEYEN’i de muhtemelen filmin yönetmenleri Mehmet Binay ve Caner Alper’in benzeri bir hissiyatıyla yazmaya başlamıştım. Bir şeyler yapmak gerekliydi, bir şeyler yazıp çizmek, ortaya çıkarmak ve kamu vicdanına bunları sunmak gerekiyordu.

Bu insan olarak bizim kendi yaşadığımız, ait olduğumuz gruba, topluma olan borcumuzdu. ZENNE de aynen böyle yapmış. Vicdan konusunu bizim yüzümüze tokat gibi çarpmaya niyetlenmiş. Başarılı da olmuş.

Dansçılık ve falcılık yaparak geçimini sağlayan asker kaçağı Can, doğulu ve tutucu bir ailenin İstanbul’da üniversitede okuyan oğlu olan Ahmet ve orta yaşlı Alman fotoğrafçı Daniel’in hikayesini anlatıyor film.

Türkiye’de eşcinsel olmanın karşısındaki en büyük sorunlar olan “Töreler/gelenekler” ve “Askerlik” mevzusu ekseninde ilerleyen ZENNE aslında dört başı mamur bir “Türkiye’de Eşcinsel Olmak” portesi çizmiyor. Daha doğrusu bunu çizmeye yeltenmiyor. İşte bu yüzdendir ki basın gösteriminde “Eşcinselliği daha detaylı işlemeliydi” şeklinde eleştiriler aldı.

Bence iyi ki bu konuyu çok daha detaylı vermeye çalışmıyor zira bir filmin içinde birbiriyle kesişen 3 ana hikayeyi işlemek bile hayli zorken bir de böyle kapsamlı bir konuyu hakkıyla vermek pek mümkün değil.


Filmin, işlemek istediği konularla alakalı ise çarpıcı kesitler sunduğu kesin. TSK’yı kızdıracak derecede cesur olan filmde askerlikle ilgili muayene vb sahnelerinde fazla olan bir şey yok hatta eksik bile var. İnsanlar halen bu muameleyi görmekteler.

Töre konusuna gelince, buradaki baskın karakter ezber bozan şekilde baba değil anne. Rüçhan Çalışkur’un başarıyla canlandırdığı Kezban, törelerine oğlunun hayatına kastedecek kadar bağlı. Bunun da abartılı olmadığını biliyoruz zira filmin çıkış noktası olan ve filmin adandığı Ahmet Yıldız da aynen filmdekine benzer şekilde katledilmişti.

Filmin başrol oyuncusu Zenne Can’ın (Kerem Can) evli ve bir çocuk babası olduğunu öğrendiğimde ise bir şok yaşadım zira –tamam oyuncuları oynadıkları rolle değerlendirmiyoruz ama- filmdeki “madi lubunya” tiplemesini hakkıyla canlandırmış. Mesafeli oyunuyla Daniel rolündeki Giovanni Arvaneh ve ekrandan taşan enerjisiyle Ahmet rolündeki sevimli Erkan Avcı çok iyi. Ayrıca gerçek hayatta kızının da bir eşcinsel olduğunu açıklayan Ünal Silver filmde kısa ama etkili bir rolde resmen döktürüyor.

Daha önce eşcinselliği konu edinen herhangi bir filme koşulsuz şartsız verilen 18 yaş sınırı ne mutlu ki bu filme verilmemiş. 15 yaş sınırı alan ZENNE’nin Türkiye’de 16 şehirde ve 41 sinemada 13 Ocak’ta gösterime girecek olması da çok önemlidir zira homofobinin çoğu alanda bazen de devlet eliyle körüklendiği ülkemizde bunu büyük başarı olarak bile saymak mümkündür.

Ne mutlu ki ZENNE sayesinde pek çok anne-baba kendisi ile yüzleşecek veya bir çok insan belki de daha önceki düşüncelerinden utanacak ve biraz olsun empati duyacaklar. Ne mutlu ki belki 15 yaşlarındaki birçok genç arkadaşım ailesinin ve toplumun onlara zorla dikte ettiği eşcinsel/yumuşak tiplemelerinden farklı bir şeyler izleyebilecek ve benim kuşağımla aynı kaderi paylaşmayacak.

İşte bu sayısız sebeplerden dolayı ZENNE sadece bir film değildir. ZENNE hepimizde olması gereken en büyük erdem olan “vicdan”dan bahsettiği için bir sosyal sorumluluk projesidir. Buna destek vermek de eşcinsel olalım ya da olmayalım, hepimizin borcudur. (sinemazon.ekolay.net)



Etiketler:
İstihdam