08/10/2013 | Yazar: O. Demet Yanardağ

Sokakta çalışan seks işçilerinden bahsederken kimse ‘orospu kızlarımız ne acılar çekti’ demiyor.

Paket çok meşhur bir kelimedir. Özellikle şehir magandalarının sık kullandığı bu kelime, pek bir mide bulandırıcıdır. “Ufff, yavrum pakete bak beee” dedirtecek cinsten bir paketin daha gündeme gelmesi kimseyi şaşırtmamalıydı oysa.
 
Paket gözüküyor ufukta. Pakete bakın pakete. Kocaman ve çalkalaya çalkalaya geliyor. Nitekim paketten beklenen haz alınamadı. Kimse tatmin olamadı. İçinden örtü-türban falan çıkan paket, AKP’nin on yıldır yapamadığı türban sorununu ele aldı, hem de nasıl mı? Nefret Suçları Yasası kapsamında... Nefret Suçları Yasası denince, bu yasaya dünyada birçok örnek gösterilebilir. Dini, ırkı, cinsiyeti vs. nedeniyle bir kişinin ayrımcılığa uğramasının cezalandırılması için birçok ülkede böyle bir yasa uygulanmakta. Türkiye’ye gelince ise işler her zamanki gibi değişir. Bir kadına laf söyleyebilirsiniz mesela; fakat başına sardığı örtüye söylerseniz bu nefret suçuna girer. Başörtüsü kutsal, kadınsa kapatılması-örtülmesi gereken bir ayıptır.
 
İslamcı özgürlükçüler bu halden memnun. Peki ya bizim özgürlükçü karılar memnun mu ki? Hani türban da serbestçe takılmalıdır tabii diyen pek aktivist karılar, bu duruma ses çıkartmamakla beraber benim hayrete düşmemi sağlıyor. Şimdi biri çıksa, “türbana da özgürlük, memelere de özgürlük” dese ve sutyenin yasaklanmasını istese fena mı olur? Evet, çok fena olur! Bir dolu ahlakçı çıkar, ağzından köpükler çıkararak böğürmeye başlar. Çünkü mesele türban meselesi değil, kadının-kadınlığın ayıp görülmesidir. Kadın sadece örtünsün, hiç açılmasın. Ne başı açılsın, ne aklı açılsın... Kadın dediğinin başı-kıçı-memesi falan gözük’meme’lidir. Evden de pek çıkmamalıdır. Gezdirecekse kocası gezdirmelidir. Doğurup doğurup kocasının soyunu, vatanın askerini üretmelidir.
 
’Top’lum tarafından, pek sahiplenilir böylesi bir kadın. Kadın oldukları için değil de, örtülü oldukları için saygı gören kadınlar da tabii türbanı savunacaktır. Kadınlığından saygı görmemiştir ki hiç! Otobüste; mini etekli ya da makyajlı bir kadına kimse yer vermezken, kafasına türban bağlayan-pardesülü gençlere “bacım buyur”diyen çok olur. Türbanlı bacılarıdır çünkü. Pek errrkekler, sahiplenmiştir bacılarını. Az daha sahiplenseler edep yerlerine beton da dökebilirler fakat ana olmak kutsaldır, erkeği ana doğurur çünkü... İyi ki babadan çıkmamışlar demeden geçemiyorum, bu sahip errrkekler eğer babaları tarafından doğrulmuş olsalardı durum kadınlar için hayli vahim olabilirdi.
 
Pek sahipçi bu ’top’lum errrkekleri, türbanı savunduğu gibi bunu bir özgürlük olarak görür ve bas bas bağırır: “Türbanlı kızlarımızı okula almadınız”. Sırf kıyafetinden ötürü okula alınmamaları büyük bir yanlış. Uzun saçlı erkeklerin de ilkokuldan itibaren saçlarının kesilmesini kimse umursamazken, türban üzerinden bu kadar siyaset yapılması şaşırtmıyor değil! Tek özgürlük, Türban mı? Ev kadınlarına özgürlük isteyen yok! Devlet şunu diyebilirdi: Kadını çalıştırmak istemiyorsa, sosyal sigorta primini erkek ödemeli. Ev işçisinin de emeklilik hakkı olmalı! Ama devlet bunu demiyor. Sadece “türbanlı kızlarımız” diyor. Sokakta çalışan seks işçilerinin haklarından-güvenliğinden-özgürlüğünden de bahsedilmiyor. Kimse onlardan bahsederken “orospu kızlarımız ne acılar çekti” demiyor.
 
Bu nasıl bir ajitasyondur ki dini duyguları kullanıp “türbanlı kızlarımız” denip duruyor. Ev işçileri beşinci boyuttan, orospular uzaydan mı geldi? Paketinizi açıp bir bakın ne kadar özgürlükçüsünüz, “türbanlı kızlarım”...  

Etiketler:
nefret