21/05/2014 | Yazar: Turan Eser

Özelleştirmenin ürünü olan Soma katliamına ‘kader’ ve ‘bu işin fıtratında var’ diyenler, madenci ölümlerini ‘helal’ cinayetin ‘güzel ölümü’ olarak görenler, ‘Soma faciası bilinemezdi, önlenemezdi’ diyorlar.

Adorno, “Auschwitz*’den sonra şiir yazmak barbarlıktır!” demişti. Şimdi onu bir kere daha anmanın zamanıdır; çünkü “Madenciysen ölürsün” hükmünü, kendilerini gök tanrısı yerine koyan yer tanrıları, katliam ocaklarında ölümlerin gelişini seyrederken veriyor. Kendilerine yeni destanlar, kahramanlık şiirleri yazıyorlar. Açılan soruşturmaların ucu aynaya dokunuyor, kime dokunursa dokusun onlar için fark etmiyor.

Oysa ucu hükümetin işçileri modern köle gören zorbalığına ve hukuk dışılığına dayanıyor! Öldüren hükümettir, devlettir! Çocukları yetim bırakan, ocakları söndüren, katliamın doğrudan sorumlusu ve suçlusu onlardır!

Uyarıları dinlemediler! Facialara gözlerini yumdular. Son 10 yılda işçi katliamlarını ve 12 bin işçinin ölümleri seyrettiler.

Uyardık, hiçe saydılar bizi

TMMOB Haziran 2010 yılında hazırladığı, Ağustos 2013 yılında tekrardan gündeme getirdiği 152 sayfalık “Madencilikte Yaşanan İş Kazaları Raporu” ile hükümeti yapması gerekenler konusunda uyardı! Tüm sorunları belirtip, dünya örneklerinden de yola çıkarak çözüm önerilerini sundular! Ama onlar raporu okumadı! TMMOB’nin uyarılarını dikkate almadılar!

Cumhurbaşkanlığı DDK tarafından hazırlanan kapsamlı bir rapor 08.06.2011’de hükümeti uyardı!  Dedi ki; “Yeraltı Kömür Madenlerinde Sağlık ve Güvenliğe İlişkin ILO Uygulama Rehberi”ni referans alın. AKP hükümeti uy(an)madı!

Katliamı öngören ve durdurun diyen CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, Soma’daki maden kazalarıyla ilgili olarak 29 Nisan’da Meclis’e getirdiği araştırma önergesi, sadece AKP’nin “HAYIR” oylarıyla reddedildi! Özgür Özel soru önergesi ile uyardı! AKP uy(an)madı! Bu kez TBMM kürsüsünden uyardı. AKP yine uy(an)madı!

AKP, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 176 numaralı “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi”ni imzalamamakta ısrar etti. Sendikalar, meslek örgütleri AKP hükümetini uyardı! “Tedbir alınırsa Maden’de “iş kazalarının” yüzde 95’inin önlenmesi mümkündür” dediler, AKP emek örgütlerini düşman görmeyi tercih etti. Çığlığı ve uyarıları duymazlıktan geldi!

Öldük, diriye saydılar bizi
Kasıtlı olarak uy(an)maya karşı direndi ve Türkiye’de madenlerinde defalarca facia, cinayet yaşattı ve üç bin civarında işçiyi öldürdü! SGK verilerine göre son beş yılda kömür madenciliği işletmelerinde 30.154 iş kazasından ders çıkarmadılar!

Madenlerdeki denetimleri kağıt üstünde yaptılar! Önlemlere kör, uyarılara sağır kaldılar! İşçilere reva gördükleri küflü maskelerdi sadece. İşte bu yüzden AKP ölümlü maden cinayetleriyle Türkiye’yi birinci sıraya çıkardı!

Dayanışmanın ve tokadın hesabı

Savunmasız şekilde yerde kıvranan Soma’lı gence attıkları tekmelere utanmadan 7 günlük rapor alıp, 7 dakika sonra göreve başlıyorlar!

Soma’da diyanetin ve cemaatlerin imamlarına kırmızı halı seriyorlar! Dayanışma ruhuyla Soma’ya koşan, halka, STK temsilcilerini, avukatları, TOMA’lı, biber gazlı, tazyikli su, kelepçe, küfür, tekme, tokat, gözaltı ve OHAL uygulamasıyla karşılıyorlar! AKP hak talep edenlere otoriter devlet refleksi gösteriyor.

Yandaş medyanın paralı “milli irade” ekibi ise gık çıkaramıyor. Utanmadan kalemlerinden dökülen vicdansızlığı yazıyorlar. “Başbakan mağdur, hedef hükümet!”  ve “tekmelerine sağlık” diye güzellemeler yazılıyor. Onlar kendileri sağlık sıhhat güzellemeleri yaza dursun, bu hesap mahşere kalmayacak, hesabı tüm sokaklarda soruluyor.

“Arbeit macht frei”

Auschwitz’in kapısında ise “Arbeit macht frei” yazmaktaydı. Maden işletmecileri daha fazla kâr etsin diye, hak gasplarına, yaşam hakkı ihlallerine göz yummaya, sorumlularla el sıkışarak, siyasetin dehlizlerindeki karanlıkta yürüyorlar. Çünkü ölene kadar köle gibi “çalışmak özgürleştirir!”

Halkın madenleri piyasaya, yandaşa peşkeş çekildi! Kamunun kâr hakkını, sermayenin cebine aktaranlar, özelleştirme tahribatlarını bilmiyor mu? Tahribatlardan biri işçi katliamı ise diğeri ahlaksızlığın, sömürünün, iğrençliğin bir türü olan taşeronluktur. Özelleştirmenin ürünü olan Soma katliamına “kader” ve “bu işin fıtratında var” diyenler, madenci ölümlerini “helal” cinayetin “güzel ölümü” olarak görenler, “Soma faciası bilinemezdi, önlenemezdi” diyorlar.
İşçi ölümlerinin üstü örtülüyor. Erdoğan yandaş sendikanın etkinliğinde konuşurken “gençler ölmüyor” diyor, oysa işçilere açtığı savaşın meydanındayız, önümüzde dizili 301 tabut var!  Madem sınıfa karşı kirli savaşınız yok, 1 yılda 12 bin işçiyi kim öldürdü?

* Nazi Almanyası tarafından II. Dünya Savaşı döneminde kurulmuş en büyük toplama, zorunlu çalışma ve imha kampı. 


Etiketler:
İstihdam