16/09/2014 | Yazar: Emre Korlu

Vajinalı bir gey olarak doğduğum için penislerinizin ölçüsüyle ilgilenmiyorum. Hiçbirinizin penisiyle vajinamı kıyaslamak istemiyorum. Herkesin organı kendine özel...

Trans geysin, kendini yalnız hissediyorsun ancak senin haberin yok iken, bu durumu konu alan film de çekiliyor; dizi film de...
 
Müthiş heyecanlanıyorsun zira ben halen izleyemediklerimin ismini bilmekle yetiniyorum. Şunu açıkça söylemeliyim ki, tüm diğerleri gibi feminen ya da maskülen gey olmayı siz seçmiyorsunuz. Sizi siz yapan içinizden gelendir ve hareketlerinizi dışa yansıtan mutlu olmanızı sağlayan ne ise odur.
 
Bazıları sert adımlar atar, ben daha naif olanlarını uygularım, bazıları küfrü sever, ben küfürsüz şiiri severim. Bazıları sakala tapar, ben sakalsız da yaparım. Bazıları...
 
Of! Bu böyle uzar gider. Vajinalı bir gey olarak doğduğum için penislerinizin ölçüsüyle ilgilenmiyorum. Hiçbirinizin penisiyle vajinamı kıyaslamak istemiyorum. Herkesin organı kendine özel...
 
Hiç klitoris yüzünden erkeklik ölçümleri yapılır mı? Zaten klitoris olarak bildiğiniz şey, gelişmemiş penistir. Testosteron hormonu vücutta gezindikçe o da evresini tamamlar.
 
Evet! Bir ara balet ve zenne olmak istemiştim. Çoğu kez farklı dönemlerden geçtiğim oldu. Mesela bazen Mario Puzo’nun çizdiği “baba” karakterindeki gibi mafya olmayı bile istedim. Yani kimsenin kafasına göre çizdiği şekillere uymadım. Ruhum nasıl istiyorsa öyle davrandım. Kendi çizdiğim şeklin içine sığdım.
 
Yarattığınız kalıpları istemiyorum. Kimse benden sisteme köle olmamı beklemesin. Heteronormatif vaziyetin algıları hangi hobinin içerisine sızmış olursa olsun, süngerlerim o kurallara uymayı her zaman reddedecek.
 
Böyle bir yazıyı sıklıkla kaleme almam. Sevmiyorum sürekli kimliğimden ve yönelimimden bahsetmeyi. Azıcık yeteneklerimizi de konuşturmalıyız, ruhumuzun narinliğinden de bahsetmeliyiz. Tekdüze yaşantı gibi belli kalıplaşmış cümlelerden öteye gitmeliyiz. Açılmalıyız biraz.
 
İnanın günce tutmayı becerebilseydim daha da uzun cümleler kurardım ancak ne mümkün, bu hususta oldukça çömezim.
 
Sizlerle yazı aracılığıyla konuşurken bir cümle çarptı gözüme. Konudan kopukmuş gibi gözükecek lakin tamamıyla bağlantılı. Ali Bayram’ın “On Üçünde Kadın Olmak” adlı kitabından kopmuş damlamış bir yere: 
 
“İki çocuk gelin iki ayrı evde bir gece öldürülmüştü.”
 
Cinsel organlara kafayı takanlar o çocukları niye görmezler yoksa cümlelerde daha mı manidar kalıyor ölen o çocuklar? Yani, LGBTİ’lerin hayatlarını abluka altına almak için uğraşacaklarına neden çocuklarını koruyup kollamıyorlar?
 
***
 
Gelelim bendeniz Romeo’nun son cümlelerine... Trans erkeklik ve trans kadınlık bir cinsiyet kimliğidir. Transseksüellerin de cinsel yönelimleri vardır. Bizler de heteroseksüel, gey, lezbiyen veya biseksüel doğabiliriz. Bu oldukça olağandır.
 
Bu arada Enderûnlu Fâzıl’ın Çengî-nâme’sinde adı geçen o dansçılardan biri de olmak istemişimdir veyahut bir kahve masasında külhanbeyi...
 
Erkeklik algılarınızla oynayın lüften! Standart diye bir giysi yoktur. O her şeye göre uyumsuzdur. Kırın zincirleri! 

Etiketler:
İstihdam