21/01/2015 | Yazar: Emre Korlu

Eğilip alnından öpsem diyorum şimdi. Fobik yaptırımları giyinmiş insanlara dönüp, yaşamımızın kontrolü sizin elinizde değil diye haykırsam!

“Cuma sabahı geçirdiği cinsiyet geçişi ameliyatından sonra dün akşam saatlerinde  Antalya’da bir hastanede hayatını kaybeden Trans Danışma Merkezi Derneği (T-Der) kurucularından arkadaşım Doğa Asi Çevik’in anısına kaleme alınmıştır.”
 
Hayat kelimesinin sözlükteki bir diğer anlamı da “duvar”dır üstadım. Yani öyle canın isteyince kolay kolay aşıp güneşli ancak aynı zamanda soğuk bir kış mevsimine doğru yelken açmana izin vermezler. Buna müsaade etmezler. Başkalarının belirli kalıpları yüzünden ameliyat masasına yatmak riske zorlanmaktır lakin sen kendini mutlu etmek için gülümseyerek kaparsın gözlerini. Bu dava başkadır!
 
“Masal anlatıcıları güzel kadının uyuduğunu ve bir daha uyanmayacağını söyler. Yani, uyuyan güzel kadar talihi bile kalmadığını hiç öğrenemez. Bol şans ister ve bıçak altına yatar.”
 
Müteakiben ayıldığında, bedenindeki resme bakmayı umut edecek fakat bir başka gün doğumuna yetişemeyecektir.
 
Ömür diye bilinen şey üstadım, başkalarının senin için seçtiği yüzlerce sayıdan ibarettir. Bazen Tanrı’nın bile yaşam süreni belirleyenlere çoğu zaman hükmü yoktur.
 
Dün akşamdan sonra anladım ki, Doğa da tıpkı masal kahramanı gibi konuşamayacak ve koşamayacaktı. İtimat etmek alçakça bir şeydi; zamanın geçmesi için illa ümit etmek gerekmezdi. Halen yaşıyorduk ve Doğa bir daha uyanmayacaktı. Işığı yansıtan o cismin karşısında durup ait olduğu bedende kendisine bakıp gülümseyemeyecekti.
 
Eğilip alnından öpsem diyorum şimdi. Fobik yaptırımları giyinmiş insanlara dönüp, yaşamımızın kontrolü sizin elinizde değil diye haykırsam! Gürültü çıkar mı üstat ya da masallar susar mı? El duymasın diye hep tıkırtıdan korkup kulağımızın duyabileceği o titreşime uzak kalma korkaklığımız bir son bulur mu? 
 
“Prenses, gözlerini yumduğunda göz kapaklarının açılmayacağını biliyordum.” İçimde hissettiğim acı işte o andan itibaren tam da buydu. Bilmemekte yatar keder. İrdelemek istemezsin. Ölüm ihtimaline karşın, vasiyet ettikleri önem kazanır. Koşturmaca başlar. Neden koşturduğunu bile anlayamadan, alışırsın. Böyle durumlarda prensin öpücüğü de bir işe yaramaz, yazılan özlem dolu methiyelerde.
 
Masallar olağanüstü kişilerle olayları anlatır, üstat.
 
Gerçekleri değil! 

Etiketler:
nefret