12/01/2017 | Yazar: Rosida Koyuncu

İsviçre’de kalmanın da zorluklarını yazmak gerektiğini düşündüm.

Vallorbe; İsviçre’de Cenevre ve Lozan arasında iltica başvurusu yapan insanların toplanma ve dağıtım merkezi olan bir kamp. Bu mekanla ilgili çok hikaye duydum. Geçenlerde hem dinledim hem gözlemledim. İleride buraya dair bazı kişilerin hikayelerini aktaracağım.

Girişte nasıl bir arama var? İnsanlar hangi kelimeyi duyunca heyecanlanır? Sevgili olup da kardeş diye birbirlerini tanıtanlar, hikayelerini hep gizleyenler, sigara içtikleri icin 24 saat boyunca kamp dışında dışarıda bir yerde tutulanlar… İçeride telefon, tablet ve bilgisayar yasak. İnsanlar dışarıyla ve aileleriyle nasıl iletişim kuruyor? Telefon ve bilgisayar neden kurum güvenliğini tehlikeye düşürüyor? Her odada kaç kişi yatıyor? 16 kişi bir odada yatarken 30 kişi bir koridorda sadece bir duşlukta banyo yapıyor… Banyo sırasında kavga çıkınca ne oluyor?

Görüşmelere giderken küçük bir bekleme salonunda bankta bekliyorsun. Her iki tarafta kapı var ancak yetkililer açıp seni çağırınca çıkabiliyorsun. Kapılar tek kollu. Sadece dışarıdan kapı açılıyor. Bekleme salonu denilen yerde kapılardan biri havalandırmaya bahçeye çıkıyor. Bir kapı da görüşme odalarına çıkıyor. Havalandırmaya çıksan bir daha salona giremezsin. Görevlinin gelip kapıyı açması gerek... “Senin salondan dışarı çıkmaman gerekir” diyorlar. Görüşme odasına da ancak görevli kapıyı açarsa ve çağırırsa gidebilirsin.

Kapalı kurumların hepsi aynı. Görüşmede ara verilirken ben özgür olduğumu düşünüp üst kata çıktım. Tercüman bana “burada olman yasak” dedi. “Buraya çıkamazsın, bekleme salonuna gitmen gerek” dediğinde bir kampta olduğumu hatırladım. Bir an gerçeklik ve hapishane anlarıma geri döndüm.

En güzel olan şey görüşmeci kadının kahve ısmarlaması ve yemekten sonra Türkiye’den bir kadınla tanışmam, devamında tanıştığım insanlar… Kolombiya’dan gelen iki çiftin orada olduğunu duymuştum. Ama nasıl tanışacağım? Dil bilmiyor ve sadece hikayelerini duymuştum. Tesadüf mü bilmiyorum; Türkiye’den cephe davasından içerde kalmış tanıştığım kadının oda arkadaşları çıkması beni heyecanlandırdı. Kadın arkadaşın oda arkadaşları olmaları ve arkadaşın İngilizceyi bilmesi sonucu tanışıp sohbet ettik. Türkçe bilen bir kişi ile tanışmanın avantajları… Oradaki durumları kadın arkadaşın gözlemleriyle öğrendim. Facebook adlarını aldım ve iletişime devam edelim diye sözleştik.

21 Aralık 2016 tarihinde başvuru yapmaya üç arkadaşımla gittim. “Soyadı tutan bir akraban yoksa kampta kalman gerekiyor” denildi. Resmi tatile de girildiği için işlemler ve çalışma da duruyor. Kalacaksam da yılbaşından sonra kalayım diye karar aldım. 3 Ocak’ta başvurmaya karar verdim. Bu süreçte kampta kalırsam da benim icin bir deneyim olur. İçeride yaşananları gözlemler ve bazı insanlarla tanışırım, iyi olur dedim. Vallorbe’yi yazmak istedim. Bir ay önce Türkiye’den gazeteci arkadaşım Arzu Demir Özgür Politika gazetesinde "Kalmak da zor gitmek de zor" diye bir yazı yazmıştı. Burada kalmanın da zorluklarını yazmak gerektiğini düşündüm. Farklı coğrafyalarda baskıdan kaçan insanların hikayelerini duyurmak gerektiğini düşünüyorum.

Şimdiye kadar yaşadığım ciddi bir zorluk olmadı. Festival davetiyesi ve vizeyle geldim. Hapis cezası aldığım ve içerde kaldığım dosyam Yargıtay’da. Onaylanması yakın olduğu için ve Türkiye’de yaşam garantisi olmayınca burada kalmaya karar verdim. Hapishanede yaşadıklarımı bir daha yaşamamak icin başka bir deneyim ve zorluk tercih ettim.

3 Ocak’ta iltica başvurusu yapmak icin Vallorbe’ye gittik iki arkadaşımla beraber. Arkadaşlarımdan biri İsviçre vatandaşı ve aktivist olduğu icin adresini vererek bende kalabilir dedi. Derneğin avukatı da bu konuda mektup yazınca bana “senin işlemlerini yapacağız, sen 6 Ocakta yol ifadesine gel” dediler.

Salı günü parmak izi, fotograf çekimi, doktor kontrolünden sonra Cenevre’ye geldim. Gelirken içimden bazen keşke orada birkaç gün kalsaydım iyi bir deneyim olurdu diyordum. Cuma günü kısa da olsa iyi bir deneyimdi...

Oradan bazı hikayeleri ilerde size yazacağım…


Etiketler:
İstihdam