28/03/2012 | Yazar: Gülistan Aydoğdu

Vergilerimizi ödemeye devam ediyoruz ki devlet daha çok gaz bombası alabilsin.

Bir zamanlara TRT’de sürekli bir reklam dönerdi. Hatta Levent Kırca için komedi malzemesi de olmuştu. “Bir alış veriş, bir fiş” “Vergi denetimi için gerekli, mutlaka alın, size yol, su, elektrik olarak dönecek” diyerek vatandaşı kandırıyorlardı.
 
Şimdi nerden çıktı bu denilebilir.
 
Bu gün Ankara’da kendi yatağımda uyandım. İlk başta nerede olduğumu düşündüm. Ardından TV’yi açtım. Sabah saat 7.20. Sabah haberleri var. Benim TV iki kanallı TRT ve ATV var, başka kanal yok.
 
Haberlerde Diyarbakır, İstanbul, Batman’daki Nevroz kutlamalarından görüntüler eşliğinde spiker konuşuyor. “Teröristler dükkânları yağmalamışlar. Polise saldırmışlar. Durakları kırmışlar” vs vs . Bir an düşündüm! Ya ben orada olmasaydım, görüntülere bakıp inanacağım nerdeyse bu haberlere.
 
Diyarbakır’da Nevroz için alana gitmek isteyen insanlara sabah beşten itibaren polis tarafından nasıl saldırıldığını, panzerlerden su sıkıldığını, gaz bombaları atıldığını biliyorum. Hani 12 Eylül’de sokağa çıkma yasağı koymuştu darbeciler ve beş kişiden fazla insan bir araya gelmeyecek demişlerdi. Aynı şekilde aynen öyle bir terör havası esiyordu Diyarbakır halkı üzerinde. Çocuk, yaşlı, kadın, bebek hiç fark etmiyordu. Öğleye doğru barikatları yardılar ve alana girebildiler insanlar. Kararlı olduklarını devlet bilmiyor muydu? Biliyordu. İşte tam da bu nedenle karşı çıktılar 18’indeki Nevroz kutlamalarına. Diyarbakır’da, Batman’da, Bölgede Kürtler Nevroz’u bayram havasında kutlamak istiyorlar. Bunu hal ve tavırlarıyla belli ediyorlardı. Kadınlar alana; kundaktaki çocukları ile, yemeklerini alarak, bayramlık elbiseleriyle geliyorlar. Renk renk baharı karşılıyorlar. Peki niye buna karşı çıkıldı? Bunun cevabını sanırım önümüzdeki günlerde göreceğiz.
 
Kutlama bitti dağlıyoruz. Yine karşımızda polis, panzerler. Otobüsün önünü panzerle kestiler. İçinde belediye başkanı Osman Baydemir, BDP eş başkanı Selahattin Demirtaş ve milletvekilleri Altan Tan, Ayla Kutlu, Nursel Aydoğan, Feleknas Uca, Aysel Tuğluk, Almanya, Fransa, İsveç, Rusya gibi ülkelerden gelen katılımcılar, gözlemciler, konuklar. Tepemizde polis helikopterleri, helikopterden ve panzerlerden atılan gazlarla otobüse saldırdılar.
 
Batman’da valilik sürekli anonslar yaparak, kâğıtlar dağıtılarak Nevroz’un 21inde yapılacağını duyurdu.
 
Aynı şekilde içinde Ahmet Türk ve vekillerin bulunduğu otobüse polisin taş ve gazla yaptığı saldırıyı anlatmam mümkün değil. O anda tek aklıma gelen bu otobüs bize mezar olacak cümlesiydi. Yolun sonu diye düşündüm. Arabanın içine atılan sayısız gaz bombaları nedenliye sadece beyaz bir görüntü vardı. Ve polis otobüsü taşlamaya devam ediyordu. Nasıl indiğimizi hatırlamıyorum. Ama bildiğim tek şey Ahmet Türk hepimize kalkan oldu. Eğer Türk olmasaydı hepimizi linç edecekti polisler. Bir otobüsün içine bu kadar hesapsız gaz atmanın gerçek nedeni aslında hepimiz orda gazla boğmak ve öldürmekti. İnsan düşünüyor, bu acımasız saldırının nedeni neydi? Gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum. Diyarbakır’da, Batman’da, Bölgede insanların Ahmet Türk’e karşı olan inanılmaz sevgisini Başbakan bilmiyor muydu? Ahmet Türk’e bir şey olsaydı o bölgeyi nasıl kontrol edeceklerdi acaba? Ben iktidarın bunu öngöremeyeceğini düşünmüyorum.
 
Öncesinde Ankara Adliyesi’ndeki Sivas davasının zaman aşımı durşuması sırasında aynı şekilde hiçbir uyarıda bulunmadan dört beş koldan polis gaz bombaları yağdırmaya başlamıştı. Sonrasında da bütün Ankara gaz altında bırakılmıştı.
 
Batman sonrası Başbakan gurubunda konuşuyor ve güvenlik güçlerine “Demokratik tavırlarından” ötürü teşekkür ediyordu.
Benim kafam iyice bulandı demokrasi konusunda. Neden Nevroz haftasında insanlar Nevroz’u tadında kutlayamıyor. Şimdiye kadar hafta arasına gelirse 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı hafta sonu kutluyoruz. Ha keza 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü de. Buna kutlayıcı olarak biz karar veriyoruz. Eee şimdi sorasım var; neden Nevroz’u biz istediğimiz günde değil de, Devletin uygun gördüğü bir günde yapmak zorundayız? Hani sürekli dillerine doladıkları “ileri demokrasi” var ya. Yoksa biz kitle olarak yani vatandaş olarak demokrasinin ne olduğunu bilmiyor muyuz? Bir tek devlet zatlarımı biliyor bu mereti?
 
Bu Nevroz’da devlet provokatördü. İnanılmaz saldırıyordu. Günler öncesinden evlere yapılan baskınlarla ve gözaltılarla gerdi. Kent sokaklarını polis, panzer  ve jammerlarla gerdi. BDP otobüsüne taşlarla saldıran polis oldu. Yetmedi Batman Tabipler Odası’nın yaptığı basın açıklamasında da olduğu gibi bol bol kimyasal gaz kullanıldı. Bu da yetmedi, Ankara’da Sivas duruşması sırasında polisin hedef alarak attığı gaz bombaları mermi işlevi gördü ve bir kişinin yüzünü parçaladı. Batman’da yine hedef alınarak atılan gaz bombası nedeniyle kafasına aldığı darbeden komaya girip ameliyata alınanlar oldu. Diyarbakır’da yine gaz bombası isabet etmesiyle yaralanan birçok kişi oldu. İstanbul’ da bir kişi hayatını kaybetti.
 
TRT’deki spiker soruyor, “Ölen polisin hesabını kim verecek” diye. Sadece polisin hesabı mı verilir demokrasilerde? Yaralanan, yüzü parçalanan, komaya giren, ölen vatandaşın hesabını kim verecek? Şu anda bu yazıyı yazarken otobüsteki sıkışma nedeniyle kaburgamda ve ciğerlerimde oluşan ezilmenin sıkıntısını yaşıyorum. Nefes almakta, hareket emekte güçlük çekiyorum. Atılan gaz bombaları nedeniyle aldığım gazlar, hala nefes aldıkça içimden geliyor.
 
Polislerin yanından ayrılırken bir şey dikkatimi çekti; kullandıkları gaz bombaları nedeniyle önlerinde oluşan dağ gibi atıklar, hesapsızca, acımasızca atılan gaz bombalarının ambalajları. Peki “ileri demokrasi”lerde gaz bombaları bu kadar bol mu kullanılır? O gaz bombalarının artık kurşun yerine geçtiğini bilen polis, gaz bombalarını nişan alarak, hedef gözeterek, yani bilerek ve isteyerek insanlara kurşun sıkarmış gibi kullanılıyor.
 
Peki, bütün bu şiddet, gerginlik ve polis terörü neden yaratıldı? Daha çok Kürt insanını içeri almak için mi? Buna pek inanmıyorum. Çünkü Nevroz öncesi ve sonrasında o kadar çok yere baskın yapılıp birçok insan da “kuşku, duyum, ihtimal” nedeniyle gözaltına alındı zaten.
 
Sonuç olarak söylemek istediğim bu gazlar ne yazık ki bizim vergilerimizle alınıyor. Kime karşı kullanılıyor? Bize karşı. O zaman artık şunu söylemenin vakti geldi sanırım. Eyy vatandaş ödediğiniz vergileri yol, su, elektrik olarak değilse bile bakın, devlet size bol bol gaz bombası olarak geri veriyor.
 
O zaman ne yapıyoruz? Vergilerimizi ödemeye devam ediyoruz ki devlet daha çok gaz bombası alabilsin. 

Etiketler:
İstihdam