01/02/2012 | Yazar: Esmeray

Zenne filmini basın galasında izledim. Katılım mükemmeldi. Nişantaşı City sinemalarında sekiz salonun hepsi tıklım tıklımdı, yer bulunamıyordu. Herkes gibi ben de çok heyecanlıydım. Film başladı ve on beşinci dakikadan sonra olmaması gereken, ama olan çok şey oldu filmde.

Zenne filmini basın galasında izledim. Katılım mükemmeldi. Nişantaşı City sinemalarında sekiz salonun hepsi tıklım tıklımdı, yer bulunamıyordu. Herkes gibi ben de çok heyecanlıydım. Film başladı ve on beşinci dakikadan sonra olmaması gereken, ama olan çok şey oldu filmde. (Sinema eleştirmeni değilim; oyunculuk, prodüksiyon vs. bunlar bilgisi olduğum konular değil.. o yüzden oralara girmeyeceğim.)

Hani kadına, erkekler şiddet uygulayınca; genel kanı ve insanların ilk söylediği şu oluyor: “E canım bu erkekleri de kadınlar yetiştiriyor. Öldüren erkek genel olarak, ölen ise kadın ama suç gene kadının! Ya Allah aşkına, hangi kadın oğlunu kendisini öldürsün diye büyütür! Özellikle erkek çocuğa küfür öğreten, eline silahı veren, erkek oğlum diye övünerek büyümesinde katkıda bulunan ‘baba’; ama nedense ‘anne’ canavar yetiştiriyor.” Diğer bir söylem de “E canım eğitim şart ve bütün bunlar eğitimsizlikten kaynaklanıyor”. Sanki üniversite mezunu ya da Prof. olan, karısını, kızını dövmezmiş gibi!

Evet, Zenne filminde Ahmet’in annesi doğulu ve eğitimsiz, baba ise mazbut... Aslında öldürmek istemiyor oğlunu ama anne dolduruşa getiriyor. Günahsız baba dayanamıyor annenin dırdırına ve Ahmet’i öldürüyor. Diğer yandan batılı anne okumuş, oğlunu daha çok sahipleniyor havası var gibi. Ve cidden çok rahatsız edici iki karikatürize edilmiş anne. Filmde çok önemli bir sahnenin arasında, “ne alaka?” diyorsun. Zenne’nin dansı alt fragmanda geçiyor... Mümkün olduğu kadar dışarıdan biri olarak izlemeye çalışıyorum filmi. Yok! Çok klişe, çok oryantalizm!

Hemen aklıma gelen ilk şey: bu kadar zorla cinayet işleyen zavallı bir baba halen neden yakalanmıyor? Ya da bu filmi izleyen bir eşcinsel, bırak ailesine, en yakın arkadaşına bile açılamaz korkudan. Oysaki ben çok eşcinsel tanıyorum. Annesi babası yüksekokul mezunu ama açılamıyor. Oysaki ben çok eşcinsel tanıyorum İstanbul’da doğmuş, büyümüş ama ailesi reddetmiş. Oysaki ben çok eşcinsel tanıyorum; İstanbul’un göbeğinde doğmuş, ama ilk eşcinselliğini fark edince sadece kendisinin öyle olduğunu sanan. Sanmayın ki sadece doğuda köyde bir eşcinsel bunu yaşar. Evet, homofobi her yerde! Homofobiyi sadece eğitimsizliğe, sadece bir bölgeye, sadece bir dine, sadece bir kuruma mal edemeyiz.

Filmde hoş olan TSK’nın eşcinselliğe bakışını ve eşcinsellere verilen çürük rapor alma sürecinin deşifre edilmesi. Bilmem sanki insanların bilmek istediği ya da sadece bildiği çok şey vardı filmde.

Film sonrası tartışmalardan edindiğim izlenim de aynen filmi ilk hissettiğim de olduğu gibi; “doğulular öldürür!” tezinin meşrulaşması oldu. Oysa gönül isterdi ki Zenne filmi, ya da bundan sonraki zennelerde bu tezleri meşrulaştırmak değil, tam tersi çürütecek sahnelerin olması sağlansın.


Benim Çocuğum
Gelelim gündemde olan başka bir LGBT film projesine... Bu bahsini edeceğim uzun metrajlı bir belgesel film olacak. LİSTAG (LGBT aileleri İstanbul grubu) söz konusu olan bu grubun (travesti, transseksüel, gey, lezbiyen) bireylerinin çocuklarının, LGBT olduğunu bilen anne ve babalarının kurduğu bir grup. Çoğunu tanırım. İlk defa çocuklarının cinsiyet kimliğini, cinsel yönelimini öğrendiklerinde yaşadıklarına tanıklık ettim. Her konuda beni yalnız bırakmayan sadece beni değil ulaşabildiği LGBT bireylerini yalnız bırakmayan anne ve babalarımız. Evet, bu anne ve babalarımız ilk öğrendikleri zaman; çocuklarını hasta olduğunu sanıp tedavi sürecinden geçirten, kendini çaresiz hisseden, yalnız hisseden kişiler. Sonrasında birçok deneyim yaşayıp çocuklarını son anda tüccar psikologların elinden kurtaranda aynı kişiler. Çocuklarını olduğu gibi kabul eden, dışlamanın yerine, çocuklarını sahiplenen kişiler. Belki de birçok LGBT bireyini intiharın eşiğinden çeviren insanlar. Anne ve babalarımızın bütün bu yaşadıkları deneyimlerini ve yeniden nasıl aile olunurun sorgulamasını daha uzun ve daha detaylı anlatacakları bu belgeselin adı BENİM ÇOCUĞUM. Yönetmen: Can Candan... Bu projeye destek verelim. Bir anne nasıl çocuğunu öldürürü izlemenin yerine bir annenin çocuğuna nasıl sahip çıkacağının deneyimini görelim. BENİM ÇOCUĞUM’un hayat bulması için maddi desteğe ihtiyacı var. Gönlümüzden kopanı vermek için www.listagfilm.com adresine tıklamak yeterli olacaktır. Benim Çocuğum/ My Child
www.listagfilm.com. Bu filmin bu tür bir destek kampanyasıyla, çok sayıda insanın sahip çıkması, el vermesiyle yapılıyor olması filmin kendisi kadar önemli ve anlamlı bence...


esmerayozadikti@gmail.com


Etiketler:
İstihdam