26/03/2013 | Yazar: İnan Keser

Sorunu özgürlükler sorunu olarak görenler iktidar bloklarının iyiden iyiye hedefi haline gelirken, iktidarlar olmadan varolamayacaklar da her zamanki gibi ‘akil’ adamlık kariyerlerine hız kesmeden devam ediyor.

Düşüncelerini ifade edenler için zor zamanlar vardır. Zannedilir ki zor zamanlar; düşüncelerin bir iktidara karşı ifade edildiği, düşüncelerini ifade edenlerin iktidarın hedefi haline geldiği zamanlardır. Ama aslında iktidarın haz etmediği düşünceleri dillendirenlerin halis zor zamanları; bir değil, iki iktidarın, hem de birbirine karşı olduğu zannedilen iki iktidarın sahibi olanların uzlaştığı anlardır.

Ki biz de öyle bir zamanda yaşıyoruz şu anda. Artık, ülkemizdeki belli toprak parçaları üzerinde ‘meşru’ şiddet tekelini elinde bulunduran rakip iki iktidarın sahiplerinin üzerinde uzlaştığı noktalar ve dolayısıyla ortak ötekileri var. Daha da ötesi yıllardır birbirini yenemeyen iki iktidar, üzerinde uzlaştıkları ve devam etmesi pek de muhtemel olmayan ateşkesi kamuoyuna ‘barış’ diye deklere edince, ötekiler daha ağır saldırıların hedefi oluyor; kolaylıkla akılsız, zamanın ruhunu yakalayamayan, çözüm düşmanı, savaş çığırtkanı, kan emici ve benzeri sıfatlarla anılabiliyor.

Ötekilerse, hep öteki kalmalarına neden olan akıllarıyla, şu soruyu sormaya devam ediyor: “Tamam bize barış olduğu söylenen bu şey neyse ne, ama neden şimdi”.
 
Kitlelere iletim araçlarının sürekli değişen anlık bilgi bombardımanından ve iktidarların meşrulaştırma uzmanı entelektüellerin verdiği akıllardan bir an kendimizi koruyup, çok uzaklara değil, son on yılda yaşananlara baktığımızda bu sorunun cevabı kendiliğinden berraklaşıyor. ABD ve müttefiklerinin Afganistan ve Irak işgali, ABD’nin Irak’tan çekilmesi ve Afganistan’dan çekilme hazırlıklarına başlaması, turuncu devrimler, Arap baharı ve son olarak Suriye müdahalesi bir tek şeye işaret ediyor: Dünya’da ve yüzyıllardır Dünya’nın kalbi olan Ortadoğu’da bir ‘yeniden yapılanma dönemi’ yaşanıyor şimdilerde.
 
Merkezinde, ABD’nin Ortadoğu’dan çıkarlarını güvenceye aldıktan sonra, tedricen çekilip Asya-Pasifik’i yeni güç merkezi haline getirme stratejisinin olduğu bu süreç, doğal olarak büyüğünden küçüğüne Ortadoğu’daki bütün yerel iktidar sahiplerinin, küçük ölçekli silahlı ve diplomatik çatışmalarla birbirlerini sınayıp, ABD’nin çekilmesi sonrasında Ortadoğu’da yaşanacak büyük iktidar savaşı için ittifaklar oluşturduğu ikincil bir süreci tetikliyor.
 
Böylece, güç ittifakları oluşturmak için yürütülen manevralarla, Ortadoğu’da kardeşler ‘düşman’, düne kadar yan yana gelmesi imkânsız denilenler de, zahiren ‘kardeş’ olabiliyor. Aynı ‘süreç’te, sorunu özgürlükler sorunu olarak görenler iktidar bloklarının iyiden iyiye hedefi haline gelirken, iktidarlar olmadan varolamayacaklar da her zamanki gibi ‘akil’ adamlık kariyerlerine hız kesmeden devam ediyor.

Etiketler:
nefret