01/09/2021 | Yazar: Kaos GL
“Eylemlere katılırken zihnimizi hep ‘kaç kişi olacağız’ sorusu meşgul ederdi ve her zaman Berna gibi dostlarımızın bizi alanda yalnız bırakmayacağı fikriyle rahatlardık.”
Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü. Dünyanın dört bir tarafında bir kez daha barış talebi yükselecek.
Savaşa karşı barışı savunmanın gününe, bundan altı yıl önce Ankara’da 10 Ekim’de düzenlenen Barış Mitingi’ne bombalı saldırının hafızasıyla giriyoruz. Türkiye tarihinin en büyük katliamlarından olan 10 Ekim 2015 Ankara tren garı katliamının davası ise hâlâ sürüyor.
Davada ısrarla firari sanıkların ve kamu görevlilerinin sorumluluğunun üstü örtülmeye çalışılıyor. 10 Ekim avukatları, “10 Ekim için adalet mücadelemiz devam ediyor. Gizlenmek istenen devletin sorumluluğunu ifşa etmeye, gerçeğin sözcülüğünü her düzlemde yapmaya devam edeceğiz” diyor.
Davanın 12. duruşması 3 Eylül’de Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.
Kaos GL ve Pembe Hayat da alandaydı
10 Ekim 2015 mitingine çağrı yapanlar arasında Kaos GL ve Pembe Hayat da vardı. “LGBTİ’ler barışa yürüyor” diyen Kaos GL ve Pembe Hayat’ın çağrısıyla LGBTİ+ aktivistleri Kaos GL’nin ofisinde buluşarak eylem alanına giderken saldırı gerçekleşti. Yaralananlar oldu.
Berna Koç: Bizimle birlikte yürüyen dostlarımızdandı
Kaos GL’nin 2004 yılında sendikacılar, işçi ve memurların katılımıyla gerçekleştirdiği Gey-Lezbiyen İşçi Buluşması sırasında tanıştığı ve sonrasında homofobi ve transfobi karşıtı eylemlerde, alanlarda yoldaşlık ettiği Berna Koç da 10 Ekim’de öldürülenler arasındaydı.
“Dert bende derman bende” temasıyla 2016 yılında 11. kez düzenlenen Kadın Kadına Öykü Yarışması’nda Berna Koç 10 Ekim Özel Ödülü de verildi.
Berna Koç Özel Ödülü’nü Münire Çalışkan Tuğ’a takdim eden Berna’nın hayat arkadaşı konuşmasında, “Berna çok özeldi. Oraya giden her duyarlı insan gibi bir şeyleri değiştirmek istiyordu. Ankara bana iki kere travma yarattı. İlki 10 Ekim’di. İkincisi ise Berna’nın ardından ona yapılan haksızlıktı. Berna’ya haksızlık yapıldı ama bu ödül törenini duyduğumda çok mutlu oldum” demişti.
Kaos GL’den Umut Güner ise Berna’yı şöyle anlatıyordu:
“Berna gey-lezbiyen işçi çalışmalarımız sırasında tanıştık. 1 Mayıs başta olmak üzere birçok eylemde yanı başımızda olan, bizimle birlikte yürüyen dostlarımızdan idi. Gezi öncesinde özellikle eylemlere katılırken zihnimizi hep ‘kaç kişi olacağız’ sorusu meşgul ederdi ve her zaman Berna gibi dostlarımızın bizi alanda yalnız bırakmayacağı fikriyle rahatlardık. Berna bizi alanlarda yalnız bırakmayan dostlarımızdan biri idi. Emekçi bir arkadaşımızdı. Temizlikçi olarak çalıştığı firmada taşeron işçilerle birlikte örgütlenmeye sendikal haklarını talep etmeye çalışıyordu.”
Berna’nın ardından Necla Akdeniz Gök Kuşaksız” romanını yayınladı. Akdeniz, Agor Yayınları’ndan çıkan kitabı “Gök Kuşaksız”ı şöyle tanıtıyor:
“Bu kitaptaki hikâye aslında 4 yıl önce 10 Ekim'de büyük acılar yaşadığımız Ankara katliamından sonra oldu. İlk yazdığım romanı yarım bırakmak zorunda kaldım. Yaşadığım hüzünler ve duygu yoğunluğu beni çok etkiledi. Özellikle yaşamını yitiren LGBT hakları savunucusu gençlerden Berna Koç'un bebeklikten bu yana yetiştirme yurdunda büyüyüp, yaşam mücadelesi içindeki hayatı beni etkilenmişti ve bunları bir kurgu olarak yazıya dökmek istedim.”
Yayınevi kitabı şöyle tanıtıyor:
“Dokunaklı bir roman, iç acıtıcı. İki erkeğin, taksi şoförü Murat ile kariyerinin sonlarındaki basketbolcu Barış’ın yakınlaşmaları etrafında, yazarın kendini başarıyla geri çektiği, duyguların hikâyenin içinden bir kreşendo gibi yükseldiği bir roman... İsyanımızı fısıldayan çığlıkların, hayatımızı besleyen arzuların romanı...”
Etiketler: insan hakları, yaşam, nefret suçları, tarihimizden
