10/01/2025 | Yazar: Kaos GL
KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar, LGBTİ+ gazetecilerin neler yaşadığını Diken’den Ece Deniz’e anlattı: LGBTİ+ gazeteciler açısından en önemli sorun kimliğini saklamak zorunda kalmak.
Çizim: Eva Bee
Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Basın özgürlüğü ve meslek üzerinde baskılar her geçen gün artıyor. Ancak gazetecilerin mesleği yapma ısrarı ve kararlılığı da sürüyor.
Diken’den Ece Deniz, 10 Ocak’ta gazetecilere mikrofon uzattı. 2024 baskılar, yeni sansür tehditleriyle geçip gitmişken 2025’in bu ilk günlerinde gazetecilere sektörde kadın, LGBTİ+, Kürt olmayı, görmezden gelinen alanlarda haber üretmeyi sordu.
KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar da Deniz’in sorularını yanıtladı:
“LGBTİ+ gazeteciler açısından en önemli sorun kimliğini saklamak zorunda kalmak. Medya kuruluşlarında çalışan birçok meslektaşımız, cinsel yönelim ya da cinsiyet kimliklerini gizleme baskısıyla çalışıyor.
Kimliğinizle varolamamak, kimliğinizi açıkladığınızda ya da kimliğiniz öğrenildiğinde işinizi kaybetme riskinin olması hem ifade özgürlüğü hem de insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmenizin önünde bir engel. Açılmak haktır.
Bunun anlamı da cinsel yönelim ya da cinsiyet kimliğinizi açıkladığınızda herhangi bir ayrımcılıkla karşılaşmayacağınızın güvencesinin olması.
Diğer yandan haber merkezlerinde, kişilerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerinin dedikodu malzemesi haline getirildiğini de görüyoruz. Bu da güvensiz bir çalışma ortamı yaratıyor.
Açık kimliğiyle gazetecilik yapan, yapabilen LGBTİ+’ların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Bu durumda da ayrımcılık yakanızı bırakmıyor. İşinizi ne kadar iyi yaparsanız yapın, daha görünmez pozisyonlara yönlendirilebiliyorsunuz.
Televizyonculuk açısından, ekranda görünür olmanız bile soruna dönüşebiliyor ve birden işinizi kaybedebiliyorsunuz. Bu durum sadece ana akım, hükümete yakın medya için geçerli değil. Maalesef ki alternatif yayıncılık yapan birçok yerde de vaziyet benzer. Gerekçeleriyse LGBTİ+’lara adeta savaş ilan eden hükümetinkilerle aynı. ‘Toplum hassasiyeti’, ‘Aile değerleri’, ‘Tepki toplarız’ gibi…
Bir diğer sorunsa LGBTİ+ bir gazeteciyseniz sanki LGBTİ+ haberleri dışında haber yapamazmışsınız gibi görülmeniz ve bir alana sıkıştırılmak. Sosyal medyada ve haber merkezlerinde sizi hedef alan nefret söyleminden, diğer meslektaşlarınıza göre çok daha güvencesiz olmanızdan bahsetmiyorum bile.
Anlayacağınız, gazetecilik her zaman tetikte çalıştığımız, tutuklanma riskinin yüksek olduğu bir meslekse; buna bir de LGBTİ+ olmayı eklediğinizde bu riskler ikiye, üçe katlanıyor. Ve maalesef bu sefer mesleki dayanışmadan da faydalanamıyor, o dayanışmanın dışına itiliyorsunuz.”
Haberin tamamına ulaşmak için tıklayın.
Etiketler: insan hakları, medya, çalışma hayatı