05/09/2019 | Yazar: Kaos GL

12 LGBTİ+ örgütü, kayyımlara ve antidemokratik uygulamalara karşı açıklama yaptı.

12 LGBTİ+ örgütünden kayyımlara ilişkin açıklama Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

12 LGBTİ+ örgütü, kayyımlara ve antidemokratik uygulamalara karşı açıklama yaptı.

BİZ Antalya Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Araştırmaları Derneği, Çanakkale LGBTİ+ İnisiyatifi, Gaziantep ZeugMADİ LGBTİ, Hacettepe Queer Deer, İHD Antalya LGBTİ+ Komisyonu, KeSKeSoR Amed LGBTİ+ Oluşumu, Kızıl Okyanus LGBTİ+, Kocaeli LGBTİ+ İnisiyatifi, Kuir Eskişehir LGBTİ, Lavender LGBTİQ+ Ege Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Topluluğu, şugarmekanlar ve Queer Anka, “Kayyımlara karşı LGBTİ+’lar olarak sesleniyoruz” diyerek açıklama yaptı.

Açıklamanın tam metni şöyle:

“Kayyımlara karşı LGBTİ+’lar olarak sesleniyoruz.

“19 Ağustos sabahı Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanları, haklarında başlatılmış soruşturmalar ve sonuçlanmamış davalar gerekçe gösterilerek hukuksuzca görevlerinden uzaklaştırıldı. Yüzlerce polis belediyelere kapılarını kırarak baskın yaptı. 31 Mart seçimlerinin ardından kaldırılan polis bariyerleri yeniden konuldu. Belediye başkanlarının yerlerine şehirlerin valileri kayyım olarak atandı. Birçok şehirde aynı saatlerde başta belediye çalışanları olmak üzere 418 kişi evlerine baskın yapılarak gözaltına alındı.

“Belediyelere kayyım atanması, siyasi darbedir.

“Bu siyasi darbe, saray rejiminin antidemokratik uygulamalarla halkın iradesini gasp etmesidir. Demokratik bir hukuk devletinde olması gereken ise devletin taraf olduğu temel hak ve özgürlükleri düzenleyen sözleşmelerdeki yükümlülüklerine uygun olarak anti demokratik uygulamalarla mücadele etmesidir. Demokratik hukuk devletinin pozitif ve negatif yükümlülükleri; seçmen iradesini tanımak, seçme ve seçilme hakkına saygı göstermek ve bu hakka müdahale etmemektir.

“OHAL’in hukuksuz uygulamaları sonucu hiçbir somut delil gösterilmeden siyasi saiklerle ve keyfi uygulamalarla binlerce kişi KHK’lerle ihraç edilmiş, tutuklanmış, hapsedilmiş ve hatta sivil ölüme sürüklenmişti. Bölgedeki 98 belediyeye kayyım atanmış ve halkın iradesiyle seçilmiş belediye başkanları görevlerinden uzaklaştırılmıştı. Kayyım döneminde LGBTİ+’ların kazanımlarına saldırılar artmış ve yerel yönetimle kurulan homofobi ve transfobi karşıtı ilke temelli tüm iletişim ve ilişkinin önü kesilmişti. Daha önce LGBTİ+’ların kullanımına açık pek çok mekan devletin kurumlarına tahsil edilmişti. LGBTİ+’ların sosyalleştiği ve etkinliklerini düzenlediği mekanlar polis ablukasına alınmış, kadın merkezleri kapatılmış, işlevsiz hale getirilmişti.

“Bedenimiz ve cinselliğimizden endişe ettiğini belirten İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun LGBTİ+’larla ilgili nefret söylemiyle belediyelere atanan kayyım arasındaki ilişki görünmez değildir. Son dönemde 2019 Onur Yürüyüşlerine müdahale edilmesi, Munzur Festivalinde gerçekleştirilmesi planlanan LGBTİ+ etkinliğinin valilik tarafından yasaklanması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, LGBTİ+’ların “sapkınlık ve ahlaki bozulma” içinde olduklarına dair verdiği fetva LGBTİ+’lara yönelik nefret suçlarını teşvik etmiştir. Kayyım atamalarıyla LGBTİ+’lara saldırıların aynı döneme denk gelmesi tesadüf değildir. Belediye başkanlarının görevden alınmaları ve kayyım atamaları bedenlerimizi denetim almaya çalışan saray rejiminin ve kalıcılaştırılmış OHAL sisteminin tezahürüdür. LGBTİ+ varoluşu yerel yönetimlerin merkezi yönetime bağlanmasıyla bilinçli ve sistemli olarak yok oluşa sürüklenmek istenmektedir.

“Bununla birlikte kayyımın atanmasına karşı toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını barışçıl yöntemlerle kullanan yurttaşlar biber gazı, plastik mermi ve tazyikli su kullanılarak darp edilmiş ve gözaltına alınmıştır. Çocuklara ters kelepçe takılmıştır. Temel hak ve özgürlükleri düzenleyen uluslararası metinlerde hiçbir sınırlamaya tabi tutulmayan işkence yasağı ihlal edilmiş, bu işkence görüntüleri medyaya yansımıştır. Türkiye’de son yıllarda Gezi Direnişi, Onur Yürüyüşleri, 8 Mart Gece Yürüyüşleri, 1 Mayıs Yürüyüşleri gibi barışçıl gösteri ve toplantı yürüyüşlerine yapılan orantısız müdahaleler yapısal bir sorun haline gelmiş ve pek çok yurttaşın başta yaşam hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlükleri ihlal edilmiştir.

“Walter Benjamin’in deyişiyle, "ezilenlerin geleneği, bugün yaşadığımız 'olağanüstü halin' kural olduğunu gösteriyor bize. Bizim yapmamız gereken de hakiki olağanüstü hali açığa çıkarmak ve böylece faşizm karşısındaki konumumuzu güçlendirmektedir."

“Bizler aşağıda imzaları bulunan LGBTİ+ örgütleri olarak kayyıma ve yasakçı başkanlık sisteminin antidemokratik uygulamalarına karşı sessiz kalmayacağımızı ve mücadelemizi barışçıl yollarla şimdiye dek nasıl sürdürdüysek bundan sonra da artırarak devam ettireceğimizi bildiriyoruz.”

İmzacı LGBTİ+ örgütleri: BİZ Antalya Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Araştırmaları Derneği, Çanakkale LGBTİ+ İnisiyatifi, Gaziantep ZeugMADİ LGBTİ, Hacettepe Queer Deer, İHD Antalya LGBTİ+ Komisyonu, KeSKeSoR Amed LGBTİ+ Oluşumu, Kızıl Okyanus LGBTİ+, Kocaeli LGBTİ+ İnisiyatifi, Kuir Eskişehir LGBTİ, Lavender LGBTİQ+ Ege Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Topluluğu, şugarmekanlar, Queer Anka


Etiketler: yaşam, siyaset
nefret