26/03/2022 | Yazar: Kaos GL
Defne Güzel’in yürütücüsü olduğu atölye 23 Mart akşamı Zoom üzerinden gerçekleşti.
17 Mayıs Derneği, HIV - 101 Atölyesi düzenledi. Derneğin Kaos GL ile ortak HIV Çalışma Grubu olan Pozitif Alan’dan Defne Güzel’in yürüttüğü atölye 23 Mart’ta Zoom üzerinden katılımcılarla buluştu.
Güzel atölyede HIV’e dair kavramların nasıl kullanılması gerektiği, toplumun HIV’e bakış açısı; HIV ile yaşayanların karşı karşıya kaldığı ayrımcılık ve damgalama, güncel tartışmalar ışığında B=B ve PReP/PeP kullanımını ele aldı.
“Antiretroviral ilaçlara erişim sağlandığında HIV+ olmak ölümcül değil kronik bir durumdur” diyen Güzel, B=B ilkesini şöyle anlattı:
“HIV ilaçlarının düzenli kullanımı kişilerin viral yüklerini düşürüyor. Bu duruma “belirlenemeyen” deniyor. İlaçların baskılaması sonrası belirlenemeyen duruma gelen HIV vücutta bir tahribat yaratamıyor. Belirlenemeyen durumu beraberinde ise “bulaşmayan” kavramını getiriyor. Yani B=B. Belirlenemeyen durumdaki HIV’le yaşayanların korunmasız cinsel ilişkide dahi aktarım özellikleri ortadan kalkıyor. B=B bilimsel bir sonuç. 77.000 kişi üzerinde yapılan çalışmada her cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinden olan biri HIV pozitif diğeri HIV negatif olan partnerler 100.000’in üzerinde korunmasız birliktelik gerçekleştiriyor ve aktarım oranının 0 olduğu görülüyor.”
PReP ve PeP’ten de bahseden Güzel, ilaç şirketlerinin sağlık hakkını ticarileştirmesini eleştirdi. Türkiye’de de devletin meseleye bakışının muhafazakar olduğunu, bu sebeple bir PReP/PeP düzenlemesi olmadığını belirtti.
LGBTİ+ ve insan hakları aktivistlerinin çabalarıyla HIV alanında ilaç, test, tanı, tedavi çalışmalarının hız kazandığını da hatırlatan Güzel, sözlerine şöyle devam etti:
“Veznede duran memurdan enfeksiyon uzmanına kadar HIV konusunda ayrımcılık uygulayabiliyor. Hasta dosyalarına kocaman HIV yazılıyor, hemşireler kan almayı reddediyor, uzmanlar hastaları korkutuyor. Enfeksiyonla ilgili olmayan diğer sağlık personelleri ayrımcılık uyguluyor. Dişçiler HIV pozitifllere yüksek fiyat çekiyor. Doktorlar HIV’le yaşayanları ameliyat etmiyor. Kayıtlı göçmenler dil bariyeriyle, kayıtsız göçmenler ilaca erişim bariyeriyle, LGBTİ+’lar LGBTİ+fobiyle, yabancı öğrenciler SGK tarihlerini kaçırmayla karşı karşıya kalıyorlar.
“İşe girişte yahut iş sırasında mesnetsizce HIV testleri isteniyor. İş yeri hekimleri HIV’le yaşayanları tehdit ediyor. Kişiler ifşa olduklarında işlerinden ediliyor, eğitim hayatları karartılıyor. Yurtlar mesnetsizce HIV testi isteyebiliyor. HIV’le yaşayanlar doktor kontrolleri için izin alırken, pandemide izin alırken açılma korkusu yaşıyor. HIV’le yaşayanlar maruz bırakıldıkları hak ihlalleri karşısında yargı yoluna gidemiyor. HIV’le yaşayanlar huzurevlerinde kalamıyor. HIV’le yaşayan mahpuslar ilaçlarına erişimde güçlük yaşıyor.”
Güzel, neler yapılması gerektiğini ise şöyle anlattı:
“HIV’le yaşayanlar kendi deneyimlerini aktarabilmeli, taleplerini duyurabilmeli. Bunun için uygun katılım koşulları yaratılmalı. Ayrımcılık yasağı maddeleri sağlık statüsünü HIV konusunda açıkça korumalı. Nefret suçlarına dönük mevzuat HIV’le yaşayanlar üzerinden genişletilmeli. HIV ile yaşayanlar maruz bırakıldıkları hak ihlalleri karşısında yargı yoluna gidebilecek şekilde güçlendirilmeli. Bu noktada yargı süresince ifşa olmalarının veya diğer hak ihlallerinin minimum seviye indirilmesi için gerekli prosedürel ve kurumsal düzenlemeler yapılmalı. HIV ile yaşayan kişilerin ayrımcılık riski nedeniyle kendi kendilerini kısıtlamadan hayat pratiklerini sürdürülebilmeleri için hak temelli psikososyal destekler kamu politikalarına entegre edilmeli. LGBTİ+ örgütleri, HIV örgütleri ve diğer sivil toplum örgütleri HIV ile yaşayanlara uygun danışmanlık ve yönlendirmeleri yapabilecek düzeyde kendilerini geliştirmeli.”
Etiketler: insan hakları, hiv