24/01/2025 | Yazar: Kaos GL
Dernek, “Tüm siyasilere, insan hakları aktivistlerine, işçilere, emekçilere ve vicdan sahibi herkese sesleniyoruz: Harekete geçmek için daha neyi bekliyorsunuz?” dedi.

20 Kasım Nefret Suçlarıyla Mücadele Derneği, sosyal medya hesaplarından “Tüm Siyasilere, İnsan Hakları Aktivistlerine, İşçilere, Emekçilere ve Tüm İnsanlığa Açık Mektubumuzdur” başlığıyla sosyal medya hesaplarından bir açık mektup yayınladı.
Dernek, “Herkes sözünü söylediyse, şimdi sıra bizde. Şimdi sıra, cins kırımı ve ayrımcılıkla mücadelede sesimizi yükseltmekte” diyerek şu ifadeleri kullandı:
“Bizler, sanıldığı gibi “Netflix” senaryolarından fırlamış hayatları yaşayan insanlar değiliz. Keşke öyle olabilseydik. Ama biz, yoksulluğun en derin uçurumlarında tutunmaya çalışan, toplumun en kırılgan noktalarında yaşam mücadelesi veren çocuklarız. Mücadelemiz, “aile” dediğiniz o kutsal kavramla yüzleşmekle başlıyor. Biz, Türkiye’nin gerçeklikleriyle büyümüş çocuklarız. Maddi kaygılarla yoğrulmuş, sevgiden yoksun, mutsuz ailelerin içinde kimliğimizle var olmaya çalışanlarız.
Birçoğumuz, varoluşumuzu açıkladığımız ilk anda, Netflix dizilerindeki gibi bir baba figürüyle topuklu ayakkabı almaya ya da anneyle takım elbise seçmeye gitme lüksünü yaşayamıyoruz. Tam tersine, ailelerimizden dışlanıyor, hayatta kalmanın yollarını kendi başımıza bulmaya mecbur bırakılıyoruz. Görece şanslı olan birkaç arkadaşımız ise birer istisna.
Bizim hayatlarımızın büyük bir kısmı, önce kendimizi yaşatmak, ardından yanımızdaki arkadaşlarımızı hayatta tutmak için mücadeleyle geçiyor. Bu, bireysel bir sorun olmaktan çok daha büyük bir yara: Bu ülkede LGBTİ+’lara, kadınlara, çocuklara ve hayvanlara yaşam hakkı tanınmıyor. Ve bugün görüyoruz ki sağ siyasetin açıkça nefret söylemleri ve cins kırımı politikalarına “ant” içtiği bir dönemde, sol siyasetin bir kısmı oy kaygısıyla sessizliğe gömülmüş durumda.”
Dernek, açıklamasına şöyle devam etti:
“Peki soruyoruz: Eğer şimdi değilse, ne zaman? Bu ülkede yaşayan her birey, toplumsal barışın ve eşitliğin tesisi için sorumluluk almak zorundadır. Eşitlik mücadelesi, yalnızca belli kesimlerin sırtına yüklenemez. Sessizlik de bir taraf olmaktır. Nefret söylemlerine sessiz kalanlar, bu suçlara ortak olur.
Buradan tüm siyasilere, insan hakları aktivistlerine, işçilere, emekçilere ve vicdan sahibi herkese sesleniyoruz: Harekete geçmek için daha neyi bekliyorsunuz?
Biz varız ve buradayız. Kimliğimiz, varoluşumuz ve mücadelemizle direnmeye devam edeceğiz. Ama yalnızca kendi çabalarımızla bu yükü taşımamız mümkün değil. Sorumluluğunuzu alın, bu mücadelede yanımızda olun. Çünkü mücadele bugün verilmezse, yarın herkes için daha karanlık olacak. YAŞAMAK İSTİYORUZ VE YAŞAMAK HEPİMİZİN HAKKI.”
Etiketler: insan hakları, nefret suçları, aile, siyaset