11/05/2023 | Yazar: Aslı Alpar
TİP Ankara 3. Bölge Milletvekili Adayı, hayvan hakları savunucusu Avukat Tuğba Gürsoy, KaosGL.org’a konuştu.
14 Mayıs Pazar günü gerçekleşecek Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçim’ne üç gün kala, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Ankara 3. Bölge Milletvekili Adayı Avukat Tuğba Gürsoy’la konuştuk.
Ankara Barosu Hayvan Hakları Birimi’nde ve sokaklarda hayvan hakları için yürüttüğü mücadelesini Meclis’e taşıyacak Av. Tuğba Gürsoy, TİP’le yolunun nasıl kesiştiğini, Meclis’te hayvan ve insan hakları için nasıl çalışmalar yürüteceğini KaosGL.org’a anlattı.
TİP’le yolunuz nasıl kesişti?
TİP özellikle geçtiğimiz seneden bu yana takip ettiğim, dünya görüşünü yakın hissettiğim bir siyasi parti. Depremin ardından alandaki çalışmalarını yakından takip ettim. Depremin yaşandığı illerde benim de bir ayı geçen gönüllü alan çalışmam var bu sırada da TİP’in bölgelerdeki çalışmalarına tanık oldum. Ankara Parti İl Örgütü’nden gelen teklifin ardından Ankara 3. Bölge TİP adayı oldum.
Adaylık süreciniz nasıldı?
TİP’ten ilk teklif geldiğinde hemen kabul ettim. Teklifin TİP’ten gelmesinin benim için ayrı bir önemi vardı depremin ardından çalışmalarını gördüğüm için. Hayvan hakları savunucusu olarak milletvekili adaylığının çok önemli olduğunu düşünüyorum bu sebeple hemen kabul ettim.
Bu önemden bahsedebilir misiniz?
Tabi… Hayvan hakları mücadelesi bin adım attığımız ama bir adım yol katedemediğimiz bir mücadale alanı ne yazık ki. Meclis’ten elimizin çok boş döndüğü oldu. Hayvanlar Türkiye hukukunda halen hissedebilir bir canlı, birey olarak kabul göremedi, aksine canlı birer varlık olan hayvanlar mevzuatta halen “eşya” statüsünde geçiyor. Hayvanların eşya değil birey olduğunun yasalar tarafından kabulü toplumda da önemli bir değişime yol açar, birçok hak ihlalinin önüne geçer. Bu sebeple hayvan hakları savunucularının Meclis’te olması daha da önemli.
“Hayvan hakları savunucularının Meclis’te olması gerekiyor”
Siz hayvan hakları savunucularının milletvekili adaylığı için Türkiye’de yıllardır süren hayvan hakları mücadelesinin kazanımı diyebilir miyiz?
Diyebiliriz. Yıllardır hayvan hakları mücadelesinden insanlar olarak boşa kürek çekmemişiz diye düşünüyorum. Mücadelemiz bir şekilde siyasi partilerde de ses getirmiş. Çünkü siyasi partilerin bir kısmında hayvan hakları politikaları üretiliyor. Tabi bunun bir sebebi gezegenimizin ömrünün bitmesi yaşanan iklim krizi. Ancak hayvan hakları mücadelesinin de bunda bir payı olduğunu görüyorum. Hayvan hakları mücadelesi ve ekolojik mücadele çok ortak; iklim krizine karşı politika üretmek, hayvan hakları için politika üretmek gerekiyor. Bireylerin tek tek verdiği mücadele de önemli ancak yasamada bu politikaların üretilmesi gerekiyor.
2019’da Hayvan Hakları Yasası beklerken mevcut yasanın güncellenmiş haliyle karşılaştık. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Meclis Hayvan Hakları Komisyonu çalışmaları için çok çaba sarfettik. Sadece Meclis’te değil hayvan hakları için belediyeler, kaymakamlar, Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileriyle beş dakika görüşebilmek için günlerce uğraşırız. Mesela, 7332 sayılı kanun çıktığında partilerin kapısında yattık, kanunu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyabilmek için mücadele ettik ve son anda AYM’ye gönderebildik. Burada şunu söylemek istiyorum, hayvan hakları aktivistlerinin mücadelesi için bugüne dek hep bi aracı vardı ve mücadelemiz aslında yetkililerin bizi gördüğü kadardı. Yani ne yaparsan yap kazanım onların bakış açılarıyla sınırlıydı. Bugün hangi partiden olursa olsun Meclis’te hayvan hakları savunucularının bulunması çok önemli. Bu alan biraz hayvanlarla bire bir temasla öğreniliyor, bu sebeple bizlerden birinin Meclis’te olması gerekiyor.
Hayvan hakları bağlamında TİP’in Hayvan Hakları Komisyonu’yla ilerliyoruz ancak komisyon diğer hayvan hakları sivil toplum kuruluşları ve alanda çalışan insanlarla da ortak çalışacak.
“Onur Yürüyüşleri’nin katılımcıların güvenliği tesis edilecek şekilde gerçekleşmesi ilk adımlarımızdan biri olmalı”
Meclis’te LGBTİ+ hakları için neler yapacaksınız?
Öncelikle şunu söylemem gerekir, tüm hak temelli mücadelelerin birbiriyle kesişimseldir, hiçbirini diğerinden ayrı tutmak mümkün değil. Bu bağlamda insan ya da hayvan hakları da bir bütün.
SPoD’un LGBTİ+ Hakları Sözleşmesi’ni imzalayan adaylardan biriyim, Meclis’te olursam bu taahhütnamede yer alan her şey için mücadele edeceğim. İnsanların dini, dili, ırkı, cinsiyet kimliği, cinsel yönelimi ya da cinsiyet ifadesi fark etmeden eşitlik, adalet ve özgürlüğünü savunmaya Meclis’te de devam edeceğim.
Herkesin eşit, adil haklardan yararlandığı bir ülke hayal ediyorum aslında bu hayal değil olması gereken. En temel haklara herkesin erişimini sağlamak ne TİP ne de diğer partilerin sağladığı bir lütuf değil, olması gerekendir. Bu konuda çalışmak görevdir. Meclis’te olursam tüm insan haklarını gözetecek bir yasama faaliyeti içinde olmayı öngörüyorum.
Tabi ilk işimiz İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar kazanımı ve LGBTİ+ haklarını içeren uluslararası mevzuatla eşitlenmek olmalı. Sağlık, barınma, eğitimde eşitliğin sağlanmasının yanı sıra ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkı alanda da LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılığın sonlandırılması için çalışmamız gerekiyor; Onur Yürüyüşleri’nin katılımcıların güvenliği tesis edilecek şekilde gerçekleşmesi bu konudaki adımlardan ilki olabilir. İnsanların korkusuzca istediği gibi yaşamalarını yasama faaliyetiyle güvenceye alınmamız lazım.
Tıpkı hayvan haklarında olduğu gibi LGBTİ+ hakları için de bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşları ve inisiyatifleriyle ortak çalışacağız.
Seçim kampanyası boyunca iktidar partisi ve ortaklarının LGBTİ+’lara yönelik nefret siyaseti hakkında ne söylersiniz?
Son olarak, iktidar toplumu kutuplaştırarak gündem değiştirmeyi çok iyi öğrendi bunun ortadan kalkması gerekiyor. LGBTİ+’lara dair nefret dilini ortadan kaldırmak, toplumu da değiştirir.
Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları, siyaset