14/11/2024 | Yazar: Songül Karadeniz

Sekiz yıldır birlikte olan lezbiyen çift Rojo ve Sardunya ile ilişkilerini, ciddiye alınmamadan “kim erkek, kim kadın” sorularına uzanan tepkileri ve sosyal hayattaki heteronormatif yapıları konuştuk.

“8 yılı devirdik ama ilişkimiz hâlâ gerçek bir ilişki olarak görülmüyor” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Toplumda hâlâ LGBTİ+ çiftler, sadece kendi içlerinde yaşadıkları zorluklarla değil, aynı zamanda yakın çevrelerinden gelen önyargılar ve dayatmalarla da mücadele ediyor. 8 yıldır birlikte olan lezbiyen çift Rojo ve Sardunya’nın deneyimleri, bu mücadelenin çok boyutlu yapısını da gözler önüne seriyor. Aile, arkadaş çevresi ve iş hayatında maruz kaldıkları ayrımcılık ve ciddiye alınmama sorunları, ilişkilerinin dayanıklılığını sınarken; toplumun, cinsiyet rolleri ve heteronormatif kalıplar üzerinden ilişkilere nasıl yaklaştığını da sorguluyor.

Çift, "İlişkinin ‘kendi dilinden’ konuşarak sorunlarımızı çözüme kavuşturuyoruz" diyerek, toplumun ilişki anlayışındaki eksikliklere dikkat çekiyor. Sardunya ve Rojo, yaşadıklarını KaosGL.org’a anlattı.

Rojo ile üniversitede tanıştıklarını ancak ilişkilerinin birbirlerinden uzakken başladığını ifade eden Sardunya, “Birbirimizin ‘geçici’ ilişkileri için fikirler veren iki yakın arkadaştık aslında. Hiç sevgili açısından bakmamıştık birbirimize. Sonrasında çok önemli bir söyleşi için ikimize yolcu bileti alınca kafamda bir ışık yandı ve hiç beklemediğim yerden geldi bu aşk” dedi.

“Nefret içerikli fikirleri olmasın kâfi”

Başta dert ortağı gibi olduklarını fakat sonrasında birbirlerine karşı arkadaştan öte hisleri olduğunu fark ettiklerini belirten Rojo ise, ilişkilerinin nasıl başladığının hikayesini kendi açısından şöyle anlattı:

“Bir gün ona, ‘İkimiz de aktif olmasaydık nasıl olurdu?’ diye sordum. Sonra onu mutlu etmekten aldığım mutluluğun, başka hiçbir şeyden gelmediğine emin oldum ve her şey bundan sonra başladı. O süreçte başka biriyle ilgili karışık, hatta belki aptalca denebilecek fikirlerimden emin olmam gerekiyordu. Bu yüzden iki ay boyunca bekledim ve istemeden peşimden koşturmuş oldum ama sonrası çorap söküğü gibi geldi.”

İlişkilerini arkadaş ortamında ya da yeni tanıştıkları kişilerle paylaşmadan önce LGBTİ+’lar hakkındaki fikirlerini öğrenmeye çalıştıklarını ifade eden Rojo şöyle devam etti:

“Neyse ki çoğu kişi bizim için gayet iyi dileklerde bulunuyor ve hakkımızdaki fikirleri değişmiyor. Tabii bazıları, istemsizce heteroseksüel çiftlere verilen tepkilerden farklı tepkiler verebiliyor. Ama benim şahsi düşüncem, bize karşı negatif düşünce veya nefret içerikli fikirleri olmasın, gerisi kâfi. Yetiştikleri aile yapısı kaynaklı olan şeyleri törpülemek kolay değil sonuçta.”

“Bizim ciddi bir tartışmamız hetero çiftlerin birbirine alacağı hediyeden daha önemsiz görülüyor”

Sardunya ise farkındalık seviyesinin düşük olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:

“Yönelimimizi bilmeyen insanlar ‘olabilir’ diyerek tepki veriyor ama daha çok ‘Asla yargılamam, olabilir tabii ki’ diyerek sanki bir hastalıkmış da bana iyi bir enerji vermek istiyormuş gibi bir cevap alıyoruz. Aslında niyet kötü değil, fakat farkındalık seviyesi ülke genelinde çok düşük bence. Çünkü LGBTİ+ bireylerde bile bir bilinç oturmama sorunu var aslında. Bunun dışında, yönelimimizi bilen kişiler açısından söyleyeyim: Bizim ciddi bir tartışmamız, hetero bir çiftin birbirine ne hediye alacağı düşüncesi gibi daha değersiz bir mesele olarak görülüyor ve daha az konuşuluyor, daha az fikir alınıyor.”

İlişkilerini açıkça ifade edebilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Rojo, “Çünkü bu benim kimliğim. Eğer beni zorunlu olmayan ortamlarda (iş yeri gibi) görmek istiyorsan bunu bil; ama fikir belirtmek zorunda değilsin, çünkü fikrine göre değişmeyeceğim. Bu, benim için bir bacağımı almanla aynı şey. Zaten belli bir seviyeye gelmediğimiz insanlara bu konuyu da açmıyoruz. Arkadaş çevremizde bizimle olanlar var. Kendimi onların da olduğu ortamlarda daha rahat hissediyorum açıkçası” şeklinde ifade etti.

“İş yerinde hetero ilişkilerde sunulan toleransları göremedik”

İlişkilerinin açıkça ifade edilebildiği ortamlarda daha rahat hissettiklerini belirten Sardunya, uygun buldukları kişilere kendilerini açtıklarını aktardı:

“Bir süre sonra aramızdaki sorunların ciddiyeti ‘iki kız arkadaş’ seviyesinden fazla tepkili görünüyor. Sevgili olduğumuzu söylediğimizde de çok bir şey değişmiyor, ama sonuçta gerçek bir ilişki olarak da görülmüyor. Oysa biz 8 yılı devirdik. Örneğin, kafede otururken bile en azından birbirimize tensel temasımız daha açıklanabilir oluyor. Ama dediğim gibi, söylemesek de olur. Toplumun belli noktalarında hâlâ güvenliğimiz için açık açık ifade edemediğimiz yerler var; en basitinden, çalıştığımız iş yerleri. Söylediğimiz yerler de oldu, fakat hetero ilişkilerde sunulan toleransları göremedik. Örneğin, yıl dönümü yemeği için erken çıkan iş arkadaşları varken bize böyle bir teklif dahi edilmedi. Ailem de hala bilmiyor, onların sağlığı için kendimi açıklamadım ve bilmelerine gerek olduğunu düşünmüyorum.”

İlişki içindeki sorunlarda fikir aldıkları heteroseksüel bireylerin kendilerine heteroseksüel bir çiftmiş gibi öneriler verdiğine değinen Rojo, “Ben genel yapım gereği çevreme sorunlarımı açan biri değilim; ama açsam da bunun benim için pek bir etkisi olmuyor. Destekleri genellikle birbirimizi dinlememiz ve karşı tarafı düşünmemiz gerektiği yönündeki cümlelere dayanıyor. Heteroseksüel bir çift olsaydık yaşamayacağımız en büyük sorun genellikle evlilik konusu. Bu konu da bilindiği üzere bu ülkenin kaldırabileceği bir nokta değil” dedi.

“İlişkinin ‘kendi dilinden’ konuşarak sorunlarımızı çözüme kavuşturuyoruz”

Genellikle "ilişkide kim erkek kim kadın?" ya da "sahiplenici bir erkek istemez misin?" gibi cinsiyet rolleri üzerine meraklı sorularla karşılaştıklarını ifade eden Sardunya konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Toplumumuzda oturmuş bir ‘çift’ kalıbı var ve bu kalıplara dayalı olarak, ‘Sen değil, Rojo özür dilesin’ diyenler oluyor, çünkü ilişkinin erkek tarafı o olarak görülüyor, sadece maskülen olduğu için. Oysa çok da güzel bir kadın; cinsiyeti kadın, kalbi kadın. Bu da demek olmuyor ki, cinsiyeti kadın olduğu için kibar, sakin, kırılgan ya da narin olmak zorunda. İlişkimizde standart yapılan jestler, aslında her ilişkide olması gereken şeyler, bize bir çözüm gibi sunuluyor. ‘Bir çiçek al gönlünü yap.’ Oturup konuşmak yok. Kadınlar arasında ‘göster ama elletme’ gibi bir kavram var sanki karşındaki kadın değil, erkekmiş ya da seks sadece bir erkeğin ihtiyacıymış gibi konuşmalar dönüyor. Bu baskılar, çözüm arayışımızı pozitif etkiliyor aslında. Bir şekilde yine birbirimize dönüp, ilişkinin ‘kendi dilinden’ konuşarak sorunlarımızı çözüme kavuşturuyoruz. Dolayısıyla, ilişkimiz daha olgun bir hale evriliyor.”

Sorunlarının küçümsenmesinin birbirine daha fazla kenetlendirdiğini söyleyen Rojo, “Hem arkadaş, hem sırdaş, hem destekçi, hem de ilişki tarafları olarak birbirimize daha fazla güvenip; çıktığımız yolda hem bireysel, hem de ilişki içindeki standartlarımızı yükselttiğimizi düşünüyorum. ‘Bizim bizden başka kimsemiz yok’ dediğimiz için, dışarıda ne olduğunu pek umursamıyorum açıkçası” diye konuştu.

“Bu konudaki düşünceler hayatımızda turnusol kağıdı gibi”

Sardunya ise verilen tavsiyelerin ve tepkilerin hetero ilişkide sunulan konuşmalar kadar net ve yeterli olmadığını belirterek ekledi:

“Hatta çoğu zaman çocuk gibi görülüyoruz. İnsanların LGBTİ+ ilişkilerini ciddiye almaması tabii ki bir seçenek; ama bence toplumun bu konuda pek bir fikri olmamasından kaynaklanıyor. Genelde bu konudaki ilk soru, "İki kız nasıl yapıyorsunuz, 'o şey' olmadan?" şeklinde oluyor. Bunu hemen dile getirmeseler de kafalarında hep bu soru var, eminim. Hayatımızdaki insanlarla sohbet etmemizin ve diyalog içinde olmamızın sebebi, bu konuda değerlendirip süzgeçten geçmiş olmaları. Çünkü bu konudaki düşünceler ve davranışlar, ister istemez hayatımızda turnusol kağıdı gibi oluyor. Hayatımızda ilişkimize gerçek bir ilişki olarak bakan, destekleyen arkadaşlarımız var; bunlar çok değerli. LGBTİ+ sayısı ise bu çevrede daha fazla diyebilirim.”

Lezbiyen çiftlerin toplumda "yakın arkadaş" sanılarak tolere edilebildiğini belirten Sardunya, şöyle ekledi:

“Gey arkadaşlarımız için ise ‘erkek adam’ tabusu var. İki erkek el ele tutuştuğu zaman ‘yakın arkadaş’ değil de ‘ibne’ damgası yiyip, dövülüp hatta öldürülebiliyorlar. Toplumumuzun büyük bir kısmında kabullenme oranı günden güne artıyor, fakat ilişki kavramı hala tadilat aşamasında gibi, hatta daha sadece projesi çizilen bir bina gibi. Gey çift arkadaşlarımızın ilişkilerinin uzun sürmemesinin sebebi de bu anlattığım sorunlar. İlk önce ‘ölmeden kendim olmak’ kavramını bireysel olarak öğrenme ve toplumda ayakta kalma süreci zaman alıyor. LGBTİ+ çift terapi sayılarının az olması da bu durumdan kaynaklanıyor. Toplumumuzda hala eşcinselliği bir hastalık olarak gören psikolog ve psikiyatrist arkadaşlarımız var maalesef. Ayrıca, kimin nasıl seviştiğinden çok, ne inceliklerle ve düşüncelerle birbirini sevdiğini düşünmek daha doğru olacaktır. Toplum olarak başkalarının hayatına burnumuzu sokmamayı öğrenirsek, bu hem eşcinsel hem de heteroseksüel ilişkileri pozitif yönde etkileyecektir.”

Toplumdan ayrıcalık ya da özel bir ortam beklemediğini, sadece herkesle eşit şartlarda ve aynı saygı çerçevesinde yaşamayı yeterli bulduğunu ifade eden Rojo, “kimsenin amacının da tüm tabuları yıkmak ya da tüm insanlığı yeniden yazmak olduğunu” düşünmediğini belirtti.

8-yili-devirdik-ama-iliskimiz-hala-gercek-bir-iliski-olarak-gorulmuyor-1*Bu haber, Avrupa Birliği’nin maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla KaosGL.org’un sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.


Etiketler: kadın, yaşam, aile, özel haber, beda
2024