13/10/2021 | Yazar: Kaos GL

Eski mahpuslar Cihan Erdal ve Can Memiş hapishanelerdeki hak ihlallerini ve pandemi sürecinin hapishanelere etkisini anlatıyor.

“Açık kimlikli bir LGBTİ+ mahpus olmak bir tedirginlik hali yaratıyor” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin Hapiste LGBTİ+ Tematik Alan temsilcisi Meriç Doğan ve Hapiste Öğrenci Tematik Alan temsilcisi Özge Akyüz, eski mahpuslar Cihan Erdal ve Can Memiş’le hapishane deneyimleri, hak ihlalleri, öğrenci mahpusların eğitime erişimleri üzerine konuştu.

Dört bölüm halinde tamamlanacak olan söyleşinin ilk iki bölümü yayınlandı.

“LGBTİ+ mahpus olmak daha yoğun ve sürekli bir tedirginlik hali yaratıyor”

İlk bölümde Cihan ve Can hapishanelerde mahpusların karşılaştıkları hak ihlalleriyle ilgili deneyim ve fikirlerini paylaştılar.

Kaldığınız hapishanelerde herhangi bir ayrımcılığa maruz kaldınız mı, idareden ya da infaz koruma memurlarından doğru bir ayrımcılıkla karşılaştınız mı?

Cihan Erdal: Ben aynı zamanda bir LGBTİ+ aktivistiyim ve hayatımızın her alanında bir ayrımcılığa uğramak hissiyle yaşıyoruz. Ama bu hapishanede biraz daha yoğun bir hal alabiliyor. Açık kimlikli bir LGBTİ+ mahpus olmak daha yoğun ve sürekli bir tedirginlik hali yaratıyor sizde. Her an infaz koruma memurları tarafından, hapishane yönetimi tarafından maruz kalabileceğiniz ayrımcılıkları aklınızda tutmanız gerekiyor. Bu tedirginliği dışarda beni destekleyen sevdiklerimin de yoğun olarak yaşadıklarını biliyorum.

OHAL ve Pandemi sürecinde hapishane deneyimi yaşadın bu iki dönem arasında bir farktan bahsedebilir misin?

Can Memiş: OHAL sırasında nasıl ki KHK’lara (Kanun Hükmünde Kararname) dayanılarak bir takım kısıtlamalar yapılıyorduysa, şimdi de pandemi var bahanesiyle benzer kısıtlamalarla karşı karşıyayız. Örneğin Cihan’la aynı odayı paylaşıyoruz F Tipi bir hapishanede ama pandemi gerekçesiyle birlikte fotoğraf çekilemiyoruz. Pandemi dolayısıyla aynı fotoğraf karesinde olmamız sakıncalıymış ama aynı odada kalıyoruz gibi durumlarla karşılaştık. Pandemiyi tıpkı OHAL (Olağanüstü Hal) gibi değerlendirdiklerini düşünüyorum. OHAL’de birinci dereceden akrabalar, eş ve çocuklar, bir de babaanne-dede ile görüşebiliyordun. Arkadaş görüşü yasaktı. Sevdiklerimle, arkadaşlarımla görüşüme izin vermiyorlardı. Ben bu sebepten dolayı evlenmek durumunda kaldım o kısıtlamayı aşmak adına. Arkadaş görüşü var ama aylar sonra açılıyor, bazı arkadaşlarımıza o da mümkün olmadı.  Bizim açıldı ama zaten pandemi dolayısıyla görüşler de doğru düzgün yapılamadı. İki haftada bir yapılıyor, hepsi kapalı görüş, bayramda dahi açık görüş yapılamadı.

İlk bölümü buradan okuyabilirsiniz.

“İçme suyunun ücretsiz temin edilmesi gerekir”

Can ve Cihan, ikinci bölüm ise hapishanede sağlık hakkına erişim üzerine deneyimlerini paylaştılar:

Pandemi Sürecinde en çok ne konularda sorunlar yaşıyordunuz? Örneğin kantinden yeterli malzemelere erişiminiz var mıydı ya da sağlığa erişim konusunda nasıl sıkıntılarla karşılaşıyordunuz? Hastaneye ya da revire gidebiliyor muydunuz?

Can Memiş: Aradığımız pek çok gıda maddesine ulaşamadığımız oldu. Bu noktada Cihan’ın da dediği gibi örneğin su ücretsiz olmalı, içme suyunun tutuklulara ya da hükümlülere ücretsiz olarak hapishane idaresi ya da Adalet Bakanlığı tarafından temin edilmesi gerekir. Hele de özellikle uzun yıllardır hapishanede olanları düşündüğümüzde bu durum hayati bir ihtiyaç, ekonomik duruma bakılmaksızın sosyal devlet gereği olması gerekir. Nasıl ki gıda her gün üç öğün verilebiliyorsa, su, temizlik malzemeleri, telefon kartı da hiç koşul aranmaksızın verilmeli. Çünkü örneğin telefonla görüş hakkınız var ama telefon kartınız olmadığı sürece görüş gerçekleştiremiyorsunuz. Aslında baktığınızda çok kısıtlayıcı bir durum, olmaması gereken bir durum.

Cihan Erdal: Yemek konusunda epey bir sıkıntı çekiyorduk. Yemekhaneden verilen yemekler yoksul bir insan için, parası olmayan, kantinden takviye gıdaya erişemeyecek kimseler için yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. Sulu yemekler özellikle… Yağın kokusundan yemeğe yaklaşılamayacak derecede kötü bir yağdan söz ediyoruz. Dışarıda, içeride bir insanın asla tüketmemesi gereken bir yağ. Kendi bütçemizle kantinden aldığımız gıda ürünleriyle farklı menüler oluşturmaya çalıştık bu da başlı başına bir işti bizim için. Bir insanın hapishanede sağlıklı olarak yaşamaya devam edebilmesi için dışarıdan bir desteğe ihtiyacı var.

İkinci bölümün tamamını buradan okuyabilirsiniz.


Etiketler: insan hakları, sağlık hakkı
nefret