24/06/2011 | Yazar: Murat Köylü

‘Hem kadın, hem de kadınları seven kadınlar olduğumuzdan görünür olduğumuzda homofobik, bifobik ya da pornografik önyargılar ve şiddet ile karşılaşıyoruz.’

 

“Hem kadın, hem de kadınları seven kadınlar olduğumuzdan görünür olduğumuzda homofobik, bifobik ya da pornografik önyargılar ve şiddet ile karşılaşıyoruz.” Damla’ya göre lezbiyenlerin ve biseksüel kadınların görünürlük problemi sadece toplum genelinde değil, LGBT topluluğunda içinde de var.
 
Uluslararası Af Örgütü’nün (UAÖ) düzenlediği "Eşitlik Hemen Şimdi! Türkiye’deki LGBT’lere Yönelik Ayrımcılığa Son Ver" paneli Beyoğlu’ndaki Cezayir Büyük Salon’da gerçekleşti. Moderatörlüğünü Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü Murat Çekiç’in yaptığı panelde Türkiyeli LGBT örgütlerinden konuşmacılar yer aldı. Katılımcı örgütler; Kaos GL (Ankara), Lambdaistanbul, MorEl (Eskişehir), Pembe Hayat (Ankara), Siyahpembeüçgen (İzmir) ile Hevjin (Diyarbakır) idi. Ayrıca UAÖ Uluslararası Sekretarya’dan Türkiye raportörü Andrew Gardner de konuşmacılar arasındaydı. Gardner, 21 Haziran’da dünyanın pek çok ülkesi ile birlikte Türkiye’de de yayımlanan Türkiye LGBT Raporu’nun da yazarı.
 
Panel UAÖ’nün LGBT hakları ile ilgili raporunun açıklanması ile başladı. Daha sonra çeşitli video gösterimleri oldu. LGBT aktivistleri ve hak savunucuları raporun sonuçları, Türkiye yetkililerinden istekler ve bu istekleri gerçekleştirmek için Af Örgütü’nün yürüteceği kampanya üzerine konuştular.
 
UAÖ Türkiye Şubesi Direktörü Murat Çekiç, LGBT bireylere yönelik ayrımcılığın hem toplumsal ve kültürel niteliklerden, hem de yasal mevzuattan beslendiğini söyledi. Ayrıca sadece raporun yayımlanmasının gerekli olan dönüşüm için yeterli olmayacağını, raporu uzun süreli ve kapsamlı bir kampanya ile destekleyeceklerini ifade etti. Kampanya, ayrımcılığa karşı yasa ve anayasa değişikliklerinin “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği” ibarelerini içermeleri; homofobik ve transfobik nefret suçlarının soruşturulması ve bu suçları işleyenlerin cezasızlığına son verilmesi ve örgütlenme ve ifade özgürlüğü haklarının korunması konularına odaklanacak. Çekiç, İçişleri Bakanlığı ile görüştüklerini ve Bakanlık’ın özellikle LGBT örgütlerinin kapatılması davalarıyla ilgili olarak “üzgün” olduklarını gözlediğini söyledi.
 
Pembe Hayat’tan Buse Kılınçkaya ise LGBT insan hakkı savunucularının kamu görevlilerinden kaynaklanan insan hakkı ihlallerine de sıklıkla uğradığını aktardı. Siyahpembeüçgen’den Deniz San da İzmir üzerinden bu görüşü destekleyerek, bununla birlikte LGBT’lere yönelik pek çok suçun cezasız kaldığının altını çizdi. Kaos GL’den Damla da, lezbiyen ve biseksüel kadınların önemli sorunlarından birinin de görünürlük meselesi olduğunu anımsattı. “Hem kadın, hem de kadınları seven kadınlar olduğumuz için görünür olduğumuz zaman da homofobik, bifobik ya da pornografik önyargılar ve şiddet ile karşılaşıyoruz” dedi. Damla’ya göre lezbiyenlerin ve biseksüel kadınların görünürlük problemi sadece toplum genelinde değil, LGBT topluluğunda içinde de var. 


Etiketler: insan hakları
nefret