12/01/2017 | Yazar: Kaos GL

Af Örgütü, Barbaros Şansal’ın serbest bırakılması ve Şansal’a saldıranların yargılanması için imza kampanyası başlattı.

Af Örgütü’nden Barbaros Şansal için imza kampanyası Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Af Örgütü, Barbaros Şansal’ın serbest bırakılması ve Şansal’a saldıranların yargılanması için imza kampanyası başlattı.

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, Barbaros Şansal’ın serbest bırakılması için acil eylem başlattı. Af Örgütü imzaya açtığı metninde, “Türkiye yetkililerini Barbaros Şansal'ı derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakmaya ve kendisine yönelik suçlamaları düşürmeye, Barbaros Şansal'ın maruz kadığı saldırıya yönelik cezai kovuşturma başlatmaya ve tüm sorumluları adalet önüne getirmeye ve TCK’nın 216. maddesinin 2. ve 3. paragraflarını kaldırmaya çağırıyoruz” dedi.

TCK maddeleri

Af Örgütü’nün kaldırılmasını talep ettiği Türk Ceza Kanunu maddeleri şöyle:

TCK 216: (2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Şansal’ın tutuklanması ve sorgulanması

Şansal’ın yılbaşında sosyal medyada paylaştığı bir video mesaj ve tweet nedeniyle “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ile suçlandığının belirtildiği açıklamada yaşananlar şöyle özetleniyor:

“Barbaros Şansal, 2 Ocak akşam saatlerinde, Atatürk Havalimanı'na varışında polisler tarafından gözaltına alınmadan önce uçağı terk ederken bir grup havalimanı personelinin saldırısına uğradı. Avukatı Uluslararası Af Örgütü'ne fiziksel saldırı sonucu vücudunda kesikler ve yaralar olduğunu ve 4 Ocak itibarıyla henüz saldırıya yönelik cezai soruşturma olmadığını belirtti. Avukat, saldırıya ilişkin bir videonun internette paylaşılmasının ardından personelin çalıştığı şirketin üç kişiye yönelik bir disiplin soruşturması başlatıldığını duyurduğunu ifade etti.

“Barbaros Şansal 3 Ocak'ta, 1 Ocak 2017'nin erken saatlerinde sosyal medyada paylaştığı video mesaj ve tweet nedeniyle TCK 216 uyarınca "halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek"ten suçlanarak yargılanmak üzere tutuklandı.  Şu anda Silivri Cezaevi'nde tutuluyor. Barbaros Şansal'ın paylaştığını kabul ettiği video mesaj ve tweet ifade özgürlüğü hakkı kapsamında koruma altındadır ve cezai kovuşturmaya konu olmamalıdır. Uluslararası Af Örgütü uzun süredir TCK 216'nın değiştirilmesini ve, ifade özgürlüğü hakkında getirilebilecek kısıtlamaları aşan 2. ve 3. paragraflarının kaldırılarak uluslararası hukuk ile uyumlu hale getirilmesi çağrısında bulunmaktadır.

“Savcılık sorgulamasında Barbaros Şansal, "Bokunda boğul Türkiye" ifadesine dair, “İki yıl kadar önce bir internet sitesinde yaptığım röportajın anısına sosyal paylaşım sitesinde zaman zaman bu espriyi de kullanarak video çekimleri yayınlamaktayım” ifadesinde bulundu.

“Barbaros Şansal'a iki tweeti hakkında da sorular soruldu. İlki, yılbaşında 39 kişinin öldürüldüğü ve 65 kişinin yaralandığı Reina'ya yönelik silahlı saldırıya dair yazdığı “Mal sahibi Musevi, davacı Sünni, işletmeci Alevi… Noel Baba ha HS!…” paylaşımıydı. Şansal bu tweete dair, "Hiciv üslubumla bunun bir din ve mezhep çatışması olmadığını ifade etmek için yazdım” yorumunda bulundu.

“İfade tutanağında Barbaros Şansal, kendisine sorulan "İşletmecisi ve tüm çalışanları Alevi olduğu için Noel Baba kılığındaki Sunni Müslümanlar İstanbul’da silahla insanları taradı" içerikli ikinci tweeti kendisinin paylaşmadığını belirtti. Tweetin paylaşıldığı zaman ve yer, tweetin Barbaros Şansal'ın o sırada bulunduğu Kuzey Kıbrıs'tan değil Türkiye'den gönderildiğini gösteriyor.

“15 Temmuz darbe girişiminden bu yana ifade ve örgütlenme özgürlüğü haklarına yönelik geniş kapsamlı baskılar sonucu, uluslararası alanda kabul görmüş suç içeren fillere dair güçlü kanıtlar olmaksızın, aralarında gazeteciler, insan hakları savunucuları, aktivistler de olmak üzere yüzlerce kişi yaygın ve rutin bir şekilde kullanılan uzun süreli yargılama öncesi tutuklamalara maruz kaldı. 

“20 Temmuz 2016'da ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) 4 Ocak 2017'de ikinci kez üç ay süreliğine uzatıldı. OHAL döneminde kabul edilen kanun hükmünde kararnameler gözaltında tutulanların avukatlarına erişimini kısıtladı ve gözaltı süresini dört günden 30 güne uzattı.”

İmza kampanyasına katılmak için tıklayınız.


Etiketler: insan hakları
İstihdam