30/11/2006 | Yazar: Kaos GL

Geçen ay, herkesten gizlenmeye çalışırcasına bir Türkiye AIDS Kongresi yapıldı. Büyük olasılıkla hakkında hiçbir şey duymadığınız kongre, 8–10 Nisan arasında Kuşadası'nda gerçekleştirildi. Düzenleyenler (İstanbul AIDS Savaşım Derneği adına İzmir AIDS Savaşım Derneği ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi) bu mevsimde tenha bir yer seçmekle kalmayıp, ulaşımı zor ve çevresinde başka yerleşim olmayan Pine Bay'i seçmişler. İnsanın tam da tatile gidilecek yer ve zaman diyesi geliyor.

Geçen ay, herkesten gizlenmeye çalışırcasına bir Türkiye AIDS Kongresi yapıldı. Büyük olasılıkla hakkında hiçbir şey duymadığınız kongre, 8–10 Nisan arasında Kuşadası'nda gerçekleştirildi. Düzenleyenler (İstanbul AIDS Savaşım Derneği adına İzmir AIDS Savaşım Derneği ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi) bu mevsimde tenha bir yer seçmekle kalmayıp, ulaşımı zor ve çevresinde başka yerleşim olmayan Pine Bay'i seçmişler. İnsanın tam da tatile gidilecek yer ve zaman diyesi geliyor.

Bu sene dördüncüsü düzenlenen kongre, iki yılda bir İstanbul AIDS Savaşım Derneği'nce yapılıyor. İlk ikisi İstanbul'da, üçüncüsü Ankara'da düzenlenmiş. Kongre için yurdun dört bir yanından, konuyla ilgili çalışan bilim adamları, sağlık personeli ve sivil toplum örgütleri çalışanları bir araya geldi. Belki yer konusunda bence yanlış olan seçimi yapmasalardı, halk, özellikle de gençler de katılabilirdi.
Kongre boyunca, AIDS eğitiminde, mücadelesinde, tanı ve tedavisinde, HIV(+) bireylerce toplumda yaşanan sorunlar, çözüm için yapılmış ve yapılabilecek olanlar konuşuldu. Birkaç yabancı konuk da, bizimkilerin pek ilgisini çekmediyse de, virüsün yapısı, tanısı, tedavi ve aşısındaki gelişmelerden bahsetti (ümit var gibi ama çok yakın bir zamanda değil).

Kongrede eşcinseller yoktu!

Düzenleyenlerin aklına gelmiyor olabiliriz. Artık bizim dayatmamız gerekmiyor mu sizce? İlk olgular ortaya çıktığında AIDS'e para harcamaya tenezzül bile etmeyen devletler sizce nasıl şimdi tedavi masraflarını karşılıyorlar? Merhametlerinden değil tabi ki. Bu hakları için mücadele eden binlerce gey, AIDS ile mücadelenin motor gücünü oluşturdular. Çünkü gördüler ki hastalık ırk, dil, din ayrımı yapmadığı gibi cinsel yönelim ayrımı da yapmasa da, devlet, sigortalar, sağlık personeli ayrım yapabiliyordu. Hem hastalıktan dökülüyorlar, hem de zevk uğruna bu belaya yol açtıkları için lanetleniyorlardı. Şimdi dünyada heteroseksüel hasta sayısı eşcinselleri solladı ve hasta sayısında artışın Amerika'da azalmış olmasından eşcinsellerin konuya dört elle sarılmış olmaları gösteriliyor.
Bizde de sağlık bakanlığındaki rakamlar heteroseksüel hastaların daha çok olduğunu gösteriyor, tabi hangimiz sorulduğunda eşcinsel olduğunu söyleyebilir ki? Şimdiden kendimize sormamız gereken soru şu: bu yılın başında 864 olan hastanın yılda hasta başına en az 12.000 dolar tutan tedavi masraflarını karşılayan devlet, bu sayı kaça çıkınca homurdanmaya başlayacaktır?

Bu konunun artık bir tarafınıza batmasını dileyerek kongreden bahsetmeye devam edeyim. Kongrede eşcinsellerden bahsedebilenler, İstanbul AIDS Savaşım'dan bazıları ve zaman zaman birlikte çalıştığımız Hacettepe Üniversitesi AIDS ile Savaşım Topluluğu vardı. Bunların dışında eşcinsellerle ilgilenen bir oluşum daha vardı, AIDS Danışma Merkezi. Almanya'da, Berlin'de faaliyet gösteren bu kuruluş, Almanya'daki yabancılara, özellikle Türk, Kürt ve Araplara yönelik hizmet veriyormuş. Kongreye katılan temsilci Almanya'da yabancı eşcinsellere yönelik AIDS ile ilgisiz birçok etkinlikten bahsetti, ileride yaptıkları ile ilgili bir yazıyı da dergimize gönderecekler.

Kongreye katılanlar biraz bilgi, biraz enerji tazelediler. Biraz eğitim modelleri üzerinde düşündüler ve evlerine döndüler. Umarım bizim yerimize mücadele veren(?) bu akademisyenler ordusu ve onların akademisyen tabanlı, üniversite hastanesi yerleşimli sivil toplum örgütleri bizim aklımız başımıza gelene kadar ayakta kalmayı başarırlar.



Kaynak: Kaos GL, Mayıs 1999, Sayı 57


Etiketler: insan hakları, sağlık
İstihdam